Mezunumuz "En etkili 100 kadın lider listesinde"

Mezunumuz "En etkili 100 kadın lider listesinde"

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi 2004, Ekonomi lisans mezunumuz İmge Emine Kaya Sabancı en etkili 100 kadın lider listesinde yer aldı.

İş dünyası ve aktüel konularda ilham veren içerikler sunan dijital bir platform olan RichTopia tarafından hazırlanan en etkili 100 kadın lider listesinde 96. sırada yer buldu. Listede Hillary Clinton, Dilma Rousseff, Michelle Obama, Christiane Amanpour ve Melinda Gates gibi bir çok başarılı kadın lider de yer alıyor. 

Ernst & Young Kadın Girişimci Kazandırma Programı Bölge Direktörü olan İmge Kaya Sabancı, listede yer almanın daha çok kadına destek olma konusunda oldukça motive edici olduğunu belirtti.

56. Venedik Bienaline davet edilen 11 genç sanatçıdan biri

56. Venedik Bienaline davet edilen 11 genç sanatçıdan biri

Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı 2007 mezunumuz sanatçı Meriç Algün Ringborg ile söyleşimiz kaldığı yerden devam ediyor.

Meriç Algün Ringborg: “Sabancı Üniversitesi’nin sanat eğitimi insana kendini ifade edebilmesi için çeşitli araçlar ve yöntemler sunuyor. Bu ifade araçlarını orada ediniyorsun ama henüz hayatı deneyimlememiş birisi olarak ne söylemek istediğine karar vermek kolay değil ve oldukça zaman alan bir şey. Dolayısıyla hemen vazgeçmemek gerektiğini düşünüyorum. Bence zaten 'Buluşma' sergisindeki işlerin çoğunluğunun gücü buradan kaynaklanıyor.


Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde bu yıl 9 Nisan-26 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen, 20 Sabancı Üniversiteli sanatçının işlerinin yer aldığı “Buluşma” sergisinde “Ödünç alınmamış kitaplar kütüphanesi” başlıklı çalışman sergilendi. Bu çalışmayı dünyanın değişik yerlerinde yaptın. Biraz bundan söz eder misin? Nerelerde yaptın? Hep aynı şekilde mi yaptın? 

Her seferinde başka kütüphanelerle işbirliği yaptığım için hep farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Ama mutlaka hangi şehirde sergilenecekse, o şehirden bir kütüphane ile çalışıyorum. Tekrarlandıkça işin çoklu kimliği de bir o kadar ortaya çıkıyor çünkü hiçbir enstalasyon birbirine benzemiyor. İlk kez Stockholm’de Halk Kütüphanesi ile işbirliği kurdum ve yaklaşık 600 tane ödünç alınmamış kitabı ödünç aldım. Daha sonra 2013 yılında New York’ta Art in General diye bir sanat enstitüsüne davet edildim ve bu sefer Kurgu Merkezi isimli bir kütüphane ile çalıştım. Sadece kurgu kitaplarının olduğu bir kütüphaneydi burası ve 1001 tane ödünç alınmamış kitap çıktı ortaya. Daha sonra 2014 yılında arka arkaya önce Sidney’de, sonra Ekvador’da ve daha sonra Atina’da çeşitli sergilerde gösterildi. Sakıp Sabancı Müzesi’nde ise Sabancı Üniversitesi’nin Bilgi Merkezi’yle işbirliği yaptık. Burada daha önce ödünç alınmamış 500-600 kitap sergilendi. Bu bir üniversite kütüphanesi olduğu için kitaplar daha çok eğitim ağırlıklıydı ve en çok dikkatimi çeken konu ise teknolojiydi. Kanımca bunun bir sebebi, teknolojinin kitaptan çok daha hızlı bir şekilde gelişmesi. 

Venedik Bienalinden

Uluslararası sanat arenasına çıkmandan söz etsek. Bu yıl aynı aylarda, 56. Venedik Bienali (5 Mayıs – 22 Kasım) ile 14. İstanbul Bienali’nde (5 Eylül – 1 Kasım) çalışmaların yer aldı. 

Benim uluslararası sanat kariyerim henüz yüksek lisans programında öğrenciyken 2011 yılında İstanbul Bienali’ne katılmam ile başladı. Bienal açılmadan bir sene evvel açık bir davet ile genç sanatçılardan portfolyo göndermelerini istemişlerdi ve ben de göndermiştim. İki ay sonra Adriano Pedrosa ile birlikte İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü yapan Jens Hoffmann’dan davet geldi. “Tüm ve Eksiksiz Vize Başvuru Formları Kitabı” adlı çalışmamı İsimsiz (Pasaport) başlıklı grup sergisinde göstermek istiyordu. Bu beni gerçekten çok mutlu etmişti. Daha sonra sergi açılmadan iki ay önce Adriano Pedrosa çalışmalarımı görmek ve projelerim ile ilgili bilgi almak için Stockholm’e beni ziyarete geldi. Akademideki atölyemde iki saati aşkın bir süre sohbet ettik. O sırada İsveç ve Türkçe dillerinin ortak kelimeleri ile ilgili bir proje üzerine çalışıyordum fakat bu henüz fikir aşamasındaydı. Beni davet etti, beraber çalışmaya başladık ve bu projeyi bienal için birlikte geliştirdik. Kısacası, bienalin uluslararası davetler almamdaki rolü oldukça önemli. Açıkçası ben o sırada hala okuldaydım ve hiç böyle bir şey olabileceğini bile düşünmüyordum.

Yüksek lisanstan mezun olduktan sonra ise Stockholm’de devletin düzenlemiş olduğu IASPIS isimli sanatçı programından 6 aylık bir atölye bursu aldım. Dördü İsveç’ten, beşi yurt dışından dokuz farklı sanatçıyı bir araya getiren bu programa düzenli aralıklarla yurt dışından küratörler davet ediliyordu. Burada bir çok profesyonel küratörle tanışma imkanım oldu ve bu sayede Sidney, Cuenca ve Selanik Bienali gibi çeşitli sergilere davet edildim. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında ise Venedik Bienali’nin ana sergisinin küratörlüğünü yapan Okwui Enwezor Stockholm’e geldi. Aralarında benim de bulunduğum birçok sanatçı ile atölye ziyaretleri düzenledi ve sonrasında yeni bir iş yapmam için beni bienale davet etti. 

Çok güzel. Uluslararası sanat kariyerin İstanbul Bienali’yle başladı ama sonuç olarak orijinal fikirlerin ve çalışmaların ile sanat otoritelerinin dikkatini çektin. İlk adım İstanbul Bienali.

İlk adım sanat pratiği ile başlıyor kesinlikle fakat doğru yerde doğru zamanda bulunmadan da olmuyor. 

Bir çok genç sanatçı var ve o genç sanatçıların arasından sıyrılıp Venedik Bienali, İstanbul Bienali gibi uluslararası çalışmalarda işlerinin sergilenmesi, uluslararası arenada kendini kabul ettirmen ciddi bir başarı.

Venedik Bienali çok büyük bir sergi; içinde bir sürü farklı sergiler var ama bu yılki ana sergiye 136 sanatçı davet edilmişti ve bunlardan sadece 11’i 1980 ve sonrası doğumlu ve onların aralarında olabilmek tabii ki büyük bir onurdu benim için.

Venedik Bienalinden

Venedik Bienali’nde ana sergide yer alan 11 genç sanatçıdan birisin yani; çok güzel, gurur duyuyoruz. 

Teşekkür ederim. 

Eklemek istediğin bir şey var mı? Sabancı Üniversitesi öğrencilerine, sanatla ilgilenenlere söyleyeceğin bir şey var mı?

Sabancı Üniversitesi’nin sanat eğitimi insana kendini ifade edebilmesi için çeşitli araçlar ve yöntemler sunuyor. Bu ifade araçlarını orada ediniyorsun ama henüz hayatı deneyimlememiş birisi olarak ne söylemek istediğine karar vermek kolay değil ve oldukça zaman alan bir şey. Dolayısıyla hemen vazgeçmemek gerektiğini düşünüyorum. Bence zaten Buluşma sergisindeki işlerin çoğunluğunun gücü buradan kaynaklanıyor.

İstanbul Bienalinden

14. İstanbul Bienalinde yer alan çalışmandan söz eder misin? 

Bienal’de Adahan Otelin üç odalı bir süitine özel olarak hazırladığım, altı-yedi farklı çalışmadan meydana gelen bir yerleştirme sergiledim. Zamanında Kamondo Ailesinin yaptırmış olduğu bu binanın kimliği günümüz sahipleri Lale Platin ve Sedat Sırrı Aklan tarafından restore edilirken korunmuş. Ben de otelin karakterini elimden geldiğince bozmayarak, işi mekânla bütünleştirmeye çalıştım. İşin esinlendiği konu incir ve başlığı “Siz hiç incir ağacının çiçek açtığını gördünüz mü?” İncir çok sembolik bir meyve; etimolojik kökeni Farsça’da oyuk kelimesinden geliyor ve bu oyuğu deştikçe içinden kadın/erkek rolleri, ataerkil toplum düzeni, cinsellik, örtünme, sansür gibi birçok mesele ortaya çıktı. Sergi bienal kapsamında 1 Kasım’a kadar devam etti. 

14. İstanbul Bienali’ni iki ayda beşyüzbin kişinin izlediği söyleniyor, müthiş bir sayı. Bu güzel söyleşi için teşekkür ederim sevgili Meriç, uluslararası sanat dünyasındaki serüvenini gururla ve heyecanla izleyeceğiz. 

Buluşma Sergisinden

Bilinçli Ebeveynlik Projesi

Bilinçli Ebeveynlik Projesi

Toplumsal Duyarlılık Projeleri (CIP) Sabancı Üniversitesi'nde çalışan anne ve babaların ve çocuk sahibi olmak isteyen bireylerin çocuk yetiştirmede dikkat etmeleri gereken konular ile ilgili bilinçlendirici çalışmalar içerecek yeni bir projeye; Bilinçli Ebeveynlik Projesine başlıyor

Proje kapsamında aile yaşamı, anne baba olmak, sağlıklı bağlanma, yaratıcı çocuk, öfke yönetimi, teknoloji ve zorbalık gibi değişik konularda seminerler düzenlenecek.

2016 Mayıs ayına kadar ayda iki defa gerçekleştirilecek bu seminerlerde alanında uzman psikologlar ve blog yazarları sunum yapmak üzere Üniversitemize konuk olacaklar.

Projenin açılış etkinliği olarak  4 Kasım Çarşamba günü saat 12.30-14.00 arasında Sinema Salonunda Doğan Cüceloğlu bir seminer verecek. Seminer sonrası Doğan Cüceloğlu kitap standında kitaplarını imzalayacaktır.

Güz Dönemi için seminer programı aşağıdaki gibidir:

Not: 2016 seminer programı Ocak ayının ilk haftasında açıklanacaktır.

Aileler yeniden öğrenci sıralarında 2015

Aileler yeniden öğrenci sıralarında 2015

Sabancı Üniversitesi, bu yıl altıncı kez düzenlenen “Aile ve Eğitim Günü”nde aileleri ağırladı.  Bilimden girişimciliğe;  enerjiden politikaya kadar uzanan geniş yelpazedeki konular hakkında bilgi sahibi oldular.

Sabancı Üniversitesi “Aile ve Eğitim Günü” 24 Ekim 2015, Cumartesi günü Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla’daki kampüsünde gerçekleşti. Gelenekselleşen Aile ve Eğitim Günü etkinlikleri, Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde Rektör Nihat Berker’in açış konuşması ile başladı.

Rektör Nihat Berker

Aile ve Eğitim Günü’nün ilk sunumu Rektör Yardımcısı Sondan Durukanoğlu Feyiz  tarafından gerçekleştirildi. Sondan Durukanoğlu Feyiz, “Küresel Enerji ve Su Ayrılmaz İkizleri ve Onların Diğer Kardeşleri”  başlıklı bir konuşma yaptı. Ardından, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Yusuf Menceloğlu “Laboratuvardan Günlük Hayata Nanoteknoloji, Moleküllerden Malzemeye Nanomühendislik” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dilek Çetindamar “Girişimcilikte ve Yenilikçilikte Birinci Olmak Şans Eseri Değildir” başlıklı bir konuşma yaptı. Son olarak Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Emeritus Öğretim Üyesi Ahmet Evin de “Enerji, Politika ve Devletler” başlıklı bir konuşma yaptı. 

Sunumlarından ardından geçilen öğle yemeğinde aileler öğretim üyeleri ile birlikte yemek yeme ve sorularını sorma fırsatına sahip oldular. Öğle yemeğinin ardından Bilgi Merkezi ve SUNUM turları ile fakülte programlarına geçildi. Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (SUNUM) aileleri SUNUM Direktörü Volkan Özgüz karşıladı ve SUNUM hakkında ailelere bilgi verdi.

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı Cem Güneri, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Dekan Ayşe Kadıoğlu, Yönetim Bilimleri Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı Burçin Bozkaya ile Diller Okulu’nda Direktör Jacqueline Einer ailelere bilgi vererek, onlardan gelen soruları yanıtladılar.

2014-2015 Yılı Öğretim Ödülleri verildi

Temel Geliştirme Yılı Öğretim Görevlisi Ödülü kategorisinde Neslihan Demirdirek birincilik, Sharon Turner ikincilik ve Michael John Thomas üçüncülük ödülünün sahibi oldular.

Birinci Sınıf Üniversite Derslerine Katkı Ödülü – Küçük Sınıf Dersleri kategorisinde David Hill birinci olurken, Brian Rodrigues ikinci ve Ekrem Sabit Şimşek üçüncü oldular.

Birinci Sınıf Üniversite Derslerine Katkı Ödülü - Amfi Dersleri kategorisinde de Hakan Erdem birinci, Cemil Koçak ikinci ve Akşin Somel üçüncü oldu.

Lisans son sınıf öğrencilerinin oyları ile belirlenen Bu Yılın Mezunları Ödülü kategorisinde ise Murat Kaya birinci, Güvenç Şahin ikinci, İlker Birbil üçüncü oldu.

Birinci Sınıf Eğitim Asistanı Ödülü kategorisinde Işın Taylan birinci, Abba İbrahim Ramadan ikinci ve Hatice Sezer üçüncü oldular.

Birinci sınıf üniversite dersleri dışındaki Eğitim Asistanları için tasarlanmış Eğitim Asistanı Ödülü kategorisinde birincilik ödülünü Marco Chiappetta, ikincilik ödülünü Can Çalışkan, üçüncülük ödülünü ise Periklis Tsekouras kazandı.

Kazananlar ödüllerini Rektör Nihat Berker, YBF Dekanı Füsun Ülengin, SSBF Dekanı Ayşe Kadıoğlu ve MDBF Dekanı Yusuf Menceloğlu’ndan aldılar.

Sunumlar dans gösterisi ile renklendi

Sabancı Üniversitesi öğrenci kulübü SUDans tarafından sergilenen performanslar Aile ve Eğitim Günü’ne renk kattı.

 

CDP 2015 Küresel Su Raporu ve Türkiye sonuçları

CDP 2015 Küresel Su Raporu ve Türkiye sonuçları

Garanti Bankası’nın desteğiyle hazırlanan “CDP 2015 Küresel Su Raporu” ve Türkiye” sonuçları açıklandı

Dünyanın en güçlü ve etkin yeşil sivil toplum kuruluşu CDP’nin, su kaynakları konusunda özel sektörü harekete geçirmeyi amaçladığı CDP Global Su Raporu ve Türkiye sonuçları, 27 Ekim 2015 tarihinde Salt Galata’da yapılan toplantıyla açıklandı. 


CDP’nin ‘Aksiyonu Hızlandırma’ (Accelerating Action) başlıklı yeni Küresel Su Raporu’na göre dünyada toplamda sekiz şirket, su yönetimine yaklaşımlarından ötürü CDP Su A Listesi'ne girmeye hak kazandı. Bu liderler listesinde Türkiye’den bir şirket bulunmuyor. 

Bu yıl ilk defa açıklanan Türkiye sonuçlarına göre ise şirketlerin %36'sı son raporlama yılında sudan kaynaklı olumsuz etkilere maruz kaldığını bildiriyor. Şirketlerin %64'ü suyun işletmeleri için önemli bir risk haline geldiğini bildirirken, %86’sı ise suyun şirketleri için fırsat yarattığını belirtiyor.

CDP Su Programı ilk kez 2015 yılında Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası’nın desteği ve işbirliğiyle hayata geçirildi. CDP 2015 Küresel Su Raporu’nun çıktılarının yanı sıra Deloitte Türkiye’nin de desteğiyle hazırlanan Türkiye’den yanıt veren şirketlerin analizini içeren CDP Türkiye Su Sonuçları Raporu 27 Ekim 2015 Salı günü Salt Galata’da gerçekleştirilen toplantıyla kamuoyuna duyuruldu.  

CDP Küresel Su Raporu’nun ana çıktılarının ve CDP Su Programı’nın Türkiye sonuçlarının paylaşıldığı toplantıda açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Sondan Durukanoğlu Feyiz ve Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin yaptı. CDP Su Programı Başkanı Cate Lamb’in video mesajından sonra Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Dr. Melsa Ararat CDP Küresel Su Raporu ve Türkiye sonuçlarını sundu.

“Hesaplamalar, süregelen anlayışla yaşamaya devam edersek 2030 yılına kadar Türkiye'nin su sorunu yaşayan ülkeler değil su kıtlığı yaşayan ülkeler arasına gireceğine işaret ediyor.”

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Sondan Durukanoğlu Feyiz “Hesaplamalar, süregelen anlayışla yaşamaya devam edersek 2030 yılına kadar Türkiye'nin su sorunu yaşayan ülkeler değil su kıtlığı yaşayan ülkeler arasına gireceğine işaret ediyor.  Bu gidişatı önleyebilmek için birey, kamu ve özel kurumlar olarak hepimizin sorumluluğu var.  Endüstrinin hemen hemen tüm sektörlerinin en önemli tüketim girdisi maalesef su... CDP Su Programı gibi programların Türkiye'de  iş dünyasının su konusunda duyarlılığı arttırmaya yardımcı olacağına hiç şüphem yok ve biliyorum ki programa katkı verecek kurumların desteği ile iş dünyasında farkındalık yaratılacak ve böylece sürdürülebilir güzel iş örnekleri oluşturulacaktır ” dedi.

“CDP Su Programı’na verdiğimiz destekle Türkiye’de entegre su yönetimi anlayışının daha geniş kitlelere yaygınlaştırılması ve su kaynaklarına ilişkin risklerin özel sektör tarafından benimsenmesi hedefliyoruz.”

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin “Ülkemizde suyun durumunu çarpıcı sonuçlarla ortaya koyan CDP Global Su Raporu, bugünkü tüketim alışkanlıkları devam ettiği ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde, suyun yakın bir gelecekte küresel bir kriz konusu olacağına, ülke ekonomilerinin ve dolayısıyla toplumların üzerinde ciddi etkileri olacağına işaret ediyor. Garanti Bankası olarak, sorumlu ve sürdürülebilir bankacılığın temel prensibinin, attığımız adımların sonuçlarını önceden düşünerek hareket etmek olduğuna inanıyoruz. İş dünyası olarak, operasyonlarımızda suyu verimli kullanmanın ötesine geçerek gereken önlemleri tüm değer zincirinde uygulamamız gerekiyor. Bu doğrultuda, CDP Su Programı’na verdiğimiz destekle Türkiye’de entegre su yönetimi anlayışının daha geniş kitlelere yaygınlaştırılmasını ve su kaynaklarına ilişkin risklerin özel sektör tarafından benimsenmesini hedefliyoruz. Ülkemizde hayata geçirilişinin ilk yılında, CDP Su Programı’na 15 firmanın yanıt vermiş olması bizim için ayrı bir gurur kaynağı oldu. Bu sayıyı her yıl arttırarak, su kaynaklarının tükenmesini, toplum ve çevre için doğuracağı yıkıcı sonuçları omuz omuza engelleyebilmek en büyük dileğimiz.” dedi.

“Dünya Ekonomi Forumu'nun dünyayı önümüzdeki yıllarda kötü etkileyebilecek kuraklık, artan sel tehlikesi ve bozulan su kalitesi gibi küresel su krizlerine dikkat çektiği 2015 zor bir yıl oldu.”

CDP Su Programı Başkanı Cate Lamb, “Dünya Ekonomi Forumu'nun dünyayı önümüzdeki yıllarda kötü etkileyebilecek kuraklık, artan sel tehlikesi ve bozulan su kalitesi gibi küresel su krizlerine dikkat çektiği 2015 zor bir yıl oldu. Su riski bu yıl bir numaradayken, üç yıl önce ilk 20’de bile değildi.  Bence bu, kurumların su sorununa ve gelecekte ekonominin istikrarlı ve dirençli bir şekilde büyümesi için yapılması gerekenlere dair bilinçlenmelerinin bir yansıması... Bu yıl yaptığımız analizlerde, lider şirketlerin geride kalanlarla arayı açmasına rağmen genel performansta ciddi bir boşluk olduğu görüldü. Çok sayıda şirket hâlâ su risklerini anlamlı bir şekilde ele almıyor. CDP, bu ‘olağan akış’ yaklaşımını değiştirebilmeleri için şirketlere bir çerçeve ve kendilerini ispatlayabilecekleri bir alan sunuyor" dedi.

“CDP Su Programını başlatmamızın sebebi su ile ilgili risklerin daha kapsamlı ve sistematik bir biçimde ortaya çıkmasına aracılık etmek ve su güvenliğinin yeniden tesis edilmesine yönelik diyaloglar için itibarlı bir düzlem sağlamak”

CDP Su Raporu çıktılarını aktaran Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, “Su ile ilgili riskler 2010 yılından bu yana CDP İklim Değişikliği programı kapsamında şirketler tarafından raporlanan iklim değişikliği kaynaklı iş riskleri arasında giderek artan bir yer tutmakta. Türkiye’nin genel olarak su güvenliği açısından yüksek riskli ülkeler arasında olduğu da son zamanlarda sıkça dile getirildi. Bu  yıl CDP Türkiye operasyonu kapsamında CDP Su Programını başlatmamızın sebebi su ile ilgili risklerin daha kapsamlı ve sistematik bir biçimde ortaya çıkmasına aracılık etmek ve su güvenliğinin yeniden tesis edilmesine yönelik diyaloglar için itibarlı bir düzlem sağlamak” dedi.

CDP 2015 Küresel Su Raporu Ana Çıktıları 

CDP şirketlere yönelttiği su ile ilişkili sorulara aldığı yanıtlar sayesinde su riskleri ve fırsatlarına dair dünyanın en kapsamlı kurumsal veri tabanını oluşturdu. Bu yıl 617 kurumsal yatırımcı, üretim sektörlerinde faaliyet gösteren ve su güvenliğinden büyük oranda etkilenen, dünyanın halka açık en büyük şirketlerinin 1.073'ünden su ile ilgili sıkıntılara nasıl uyum sağladıklarını ve kötüleşen su güvenliğine karşı nasıl önlemler aldıklarını açıklamalarını istedi.  CDP'nin yeni küresel su raporunda, bu talebe yanıt veren (Türkiye'den şirketler de dahil) 405 şirket analiz edildi. 

CDP tarafından bu yıl ilk kez yanıt veren şirketlere uygulanan CDP Su Derecelendirmesi sonuçları açıklandı.  Asahi Group Holdings, Colgate Palmolive, Ford Motor Company ve Toyota Motor Corporation’ın da içinde yer aldığı sekiz şirket su güvenliğini arttırmaya yönelik çabaları ve su yönetimine yaklaşımlarından ötürü CDP Su A Liderlik Listesi'ne girmeye hak kazandı. Türkiye’den bu listeye girebilen bir şirket olmadı. 

Küresel rapordan temel bulgular:

- Su güvenliğini iyileştirmeye yönelik aksiyonlar pek çok şirket için temel ticari bir zorunluluk haline geldi. Kurumsal su yönetiminin özellikle büyük şirketler tarafından daha iyi anlaşıldığı sonucuna varıldı. Yanıt veren şirketlerin neredeyse üçte ikisi su riskiyle karşı karşıya olduğunu, su riskinin finansal etkilerinin 2015 yılında 2,5 milyar doları aştığını söylüyor. 

- Yatırımcılara karşı en az şeffaflık sergileyen şirketler su riskinin en büyük tehlikeyi oluşturduğu petrol ve gaz şirketleri oldu. Dünyanın en büyük halka açık enerji şirketlerinin sadece %22'si su yönetimi stratejilerini açıkladı.

- CDP Su A Listesi'nde yer alan 8 şirket piyasadaki performansın artmasına yardımcı olacaktır. Son beş yılda yapılan bildirimler analiz edildiğinde su yönetimi konusunda ciddi bir ilerleme kaydedildiği ama bazı konulara yeterince önem verilmediği ortaya çıkıyor. Tedarik zinciri riskleri, tamamlanmamış su risk değerlendirmeleri, anlamlı su politikalarının olmayışı ve açıklamaların evrensellikten uzak oluşu acilen ciddiye alınması gereken konular olarak karşımıza çıkıyor.

- Su yönetimi konusunda büyük şirketler ve diğerleri arasındaki uçurumun kapanması için acilen harekete geçilmesi gerekiyor. Yatırımcıların artan ilgisine rağmen piyasa yeterince şeffaf değil – CDP tarafından açıklama yapması için davet yollanan 1.073 şirketin sadece %38'i CDP’ye olumlu yanıt verdi. 

- Su yönetimi risk altındaki şirketlere net faydalar sunuyor. Su yönetimine ilişkin olağan yaklaşımlarını stratejik su yönetimi çabalarına dönüştürebilen şirketlerin risk azaltımı, strateji geliştirme, yatırımcıların radarına girebilme ve daha dayanıklı bir hale gelebilme konularında ön plana çıktıkları görülüyor. 

CDP Türkiye 2015 Su Programı Sonuçları

CDP Su Programı kapsamında, BIST-100 endeksinde yer alan şirketlerden suya bağlı risklere en çok maruz kalma olasılığı olan sektörlerde yer alan 51 şirkete davet gönderildi. Davet alan şirketler içerisinden yanıt veren 8 şirketin yanı sıra CDP’den davet almadığı halde gönüllü yanıt veren 7 şirket ile beraber bu sene toplamda 15 şirket CDP’ye yanıt verdi. 

Temel Bulgular:

- Türkiye’de CDP’nin davet yolladığı şirketlerin yanıt verme oranı çok düşük. Davet yollanan 51 şirketin %84'ü 2015 yılında CDP Su Programı’na yanıt vermedi. Öte yandan CDP tarafından davet edilmeyen yedi şirket gönüllü olarak açıklama yaptı. Yanıt verme oranının düşüklüğü CDP Su Programı'na ilk defa davet edilmiş olma, şirketin etkin bir su politikasının olmaması, suya ilişkin verilerin eksikliği ve ulusal bir su stratejisinin olmayışı gibi birçok nedenle bağdaştırılabilir.

- CDP’ye yanıt veren şirketlerin %36'sı son raporlama yılında sudan kaynaklı olumsuz etkilere maruz kaldığını bildiriyor.  

- Su güvenliği, Türkiye'deki pek çok şirket için temel bir ticari problem. Raporlama yapan şirketlerin %64'ü suyun işletmeleri için önemli bir risk haline geldiğini bildiriyor. 

- Türkiye'deki hiçbir şirket etkili ve kapsamlı bir su politikası benimsemiş değil. Böyle bir politika için suya yönelik stratejilerin şirketin tüm stratejilerine entegre edilmesi, doğrudan operasyonlar ve tedarik zincirlerine yönelik performans standartlarının belirlenmesi, atılacak adımların net bir şekilde belirlenmesi, su, sağlık ve hijyenin insanların temel hakkı olduğunun kabul edilmesi gerekiyor. 

- Artan su kıtlığı veya stresi, bozulan su kalitesi, kuraklık gibi fiziksel risk faktörleri yanıt veren şirketler tarafından en çok dile getirilen risk faktörleri. Suya ilişkin raporlanan 35 farklı riskin dörtte üçünün (%75) fiziksel riskler olduğu görülüyor. 

- Yanıt veren şirketlerin %86'sı suyun operasyonel, stratejik veya ekonomik fırsatlar sunduğunu bildiriyor. Bu fırsatlardan en önemlileri 'maliyet tasarrufu' ve 'artan su verimliliği' ile ilişkili. Açıklamada bulunan şirketlerin çoğu su tüketimini azaltarak maliyet tasarrufu sağlanabileceğini düşünüyor. 

- Su riski değerlendirmesi konusunda da büyük eksikler var. Bu şirketlerin sadece %14'ü doğrudan operasyonlarını ve tedarik zincirlerini kapsayan genel bir risk değerlendirmesi yapmış durumda. Türk şirketlerinin çoğu henüz değer zincirinde tedarikçileri su konularına dahil eden kapsamlı politikalar benimsemiş değil. 

- Yanıt veren şirketlerin %79'u su politikalarının, stratejilerinin ve planlamasının, yani bütünüyle kurumsal su yönetimi konusunun yönetim kurulu seviyesinde ele alındığını bildiriyor. 

- Yanıt veren şirketlerin yarısı suya yönelik hedefler belirlemiş durumda. Şirketlerin %79'u su yönetimini iyileştirmeye yönelik niteliksel hedefler koyarken, %50'si ise niceliksel hedefler bildiriyor.

- Şirketlerin bildirdiği niceliksel hedeflerin başında 'çekilen suyun azaltılması', 'su kullanımı takibinin iyileştirilmesi' ve 'su yoğunluğunun azaltılması' geliyor. Niteliksel hedeflerin başındaysa 'sürdürülebilir tarım', 'müşterilerin eğitimi' ve 'bölge halkıyla ilişkileri kuvvetlendirmek' geliyor.  


CDP Küresel Su Raporu 2015 için tıklayınız.

CDP Su Programı 2015 Türkiye Sonuçları için tıklayınız.

Akbank Girişimci Geliştirme Programı başvuruları başladı

Akbank Girişimci Geliştirme Programı başvuruları başladı

Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu ve Akbank işbirliği ile gerçekleştirilen “Akbank Girişimci Geliştirme Programı”na başvurular başladı. Programa Türkiye'de kurulmuş bir şirketin yönetimde aktif olan bir ortağı veya üst düzey yöneticisi başvurabilecek. Değerlendirme sürecinde ise; projelerin yarattıkları katma değer ve hedefler ön planda tutulacak.

Akbank ve Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu işbirliği ile gerçekleştirilen “Akbank Girişimci Geliştirme Programı” başvuruları 2 Kasım 2015’e kadar devam edecek. Programa Türkiye'de kurulmuş bir şirketin yönetimde aktif olan bir ortağı veya üst düzey yöneticisi başvurabilecek. Programda yapılacak değerlendirme ve seçim sürecinde; projelerin yarattıkları katma değer, ne kadar inovatif oldukları, kat ettikleri yol, büyüme potansiyelleri ve hedefleri gibi konular göz önünde bulundurulacak.  

Akbank Girişimci Geliştirme Programı kapsamında girişimcilere, toplam beş gün süren ve büyüme yolculuklarında bilmeleri gereken strateji, inovasyon, pazarlama, operasyon, finans, insan kaynakları, hukuk, fikri mülkiyet ve kamu destekleri konularında bilgi verilecek. Eğitimler 23-27 Kasım 2015 tarihlerinde Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek ve program sonunda katılımcılara Sabancı Üniversitesi tarafından sertifika verilecek. Son dönemlerin aktif melek yatırım ağı Şirket Ortağım’ın kurucusu ve Temsa’nın eski CEO’su Mehmet Buldurgan sertifika töreninin ana konuşmacısı olacak.

“Girişimcilere desteğimiz sadece finansmanla sınırlı değil, girişimcilik ekosistemine değer katan birçok çözüm sunuyoruz.”

Program’a ilişkin bilgi veren Akbank KOBİ Bankacılığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, ekonomik büyümeye dinamizm ve ivme kazandırmak için girişimcileri desteklemenin büyük önemi olduğuna işaret etti ve ekledi:

“Yeni düşüncelerin yaratılmasında, yeni endüstrilerin doğmasında aktif rol oynayan girişimciler, müşteri ihtiyaçlarını en hızlı ve doğru şekilde analiz ederek, içinde bulundukları ekonomiye dinamizm katıyorlar. Bu nedenle Akbank olarak girişimcilere desteğimiz sadece finansmanla sınırlı değil, girişimcilik ekosistemine değer katan birçok çözüm sunuyoruz. Bu kapsamda Sabancı Üniversitesi ile birlikte hayata geçirdiğimiz KOBİ’ler için mini MBA programı olan Akbank Girişimci Geliştirme Programı ile katılımcılara uzun soluklu bir gelişim stratejisinin, sürdürülebilir büyümenin yolunu açmayı hedefliyoruz. Önemli olan şirketi sağlıklı büyüyen bir şirket haline getirmek ve bunu sürekli kılmak. Hayata geçirildiğinden bu yana pek çok girişimciyi destekleyen Akbank Girişimci Geliştirme Programı ile bu sene de birbirinden değerli girişimciler arasından belirlenecek 50 girişimciye eğitim imkanı sağlayacağız. Umarız ki programla, girişimcilerimiz işlerini daha büyüterek yarının iş dünyasında önemli bir yer edinir.”

Eğitimler, Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri ve iş dünyasından konusunda uzman isimler tarafından verilecek. Program kapsamında; Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi  Dilek Çetindamar “KOBİ’lerde İş Planı & İş Modelleri”, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi  Cenk Kocaş “KOBİ’lerde pazarlama ile değer yaratma”, Yalın Enstitü’den Uzman Hüsrev Yaman “KOBİ’lerde Operasyonlar, Yalın Üretim & Yönetim ile rekabetin önüne geçme”, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Işın Güler “KOBİ’lerde Strateji & İnovasyon ile fark yaratma”, Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu Direktörü Kutlu Kazancı “KOBİ’lerde doğru finans yönetimiyle büyüme”, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi “KOBİ’lerde liderlik ve insan kaynakları yönetimi”, Diffusion Capital Partners Kurucu Ortağı Ömer Hızıroğlu “KOBİ’ler için Hukuk & Fikri Mülkiyet”, Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu uzmanı Başar Kaya “KOBİ’ler için Kamu Destekleri” konu başlıklarına değinecek. 

Akbank Girişimci Geliştirme Program’ına ilişkin bilgi veren Sabancı Üniversitesi Girişimcilik Kurulu Direktörü Kutlu Kazancı, küresel rekabette Türk KOBİ’lerinin inovasyon, hız ve icraat vektörlerinde bir sıçrama yaşamalarının önemi olduğuna işaret etti ve “Akbank’ın destekleriyle her sene Türkiye ekonomisinin bel kemiği KOBİ’lerimizden 50 KOBi’mizin rekabetçi gücünü artttırmak için geniş kapsamlı bir sertifika programı hazırladık” dedi.

Akbank Girişimci Geliştirme Programı Hakkında:

2003 yılından beri devam eden ve Endeavor, Kagider ve Inovent tarafından da desteklenen “Akbank Girişimci Geliştirme Programı”; girişimcilere başarılı, verimli bir işletme kurmalarını sağlayacak sağlam bir altyapı sunabilmek, gerekli eğitimleri vermek ve uygulamalı proje çalışmaları gerçekleştirmek için planlandı. 12 yıl önce ilk uygulaması gerçekleştirilen proje, dünya örneklerinin sonuç ve deneyimlerinden yola çıkarak Türkiye koşullarına göre tasarlandı ve süreç içinde sürekli geliştirildi. Program; girişimciliğe adım atmış/bir süredir faaliyette bulunan ve büyüme aşamasına gelen girişimcilere büyümeyi nasıl gerçekleştireceği konusunda bilgi birikimi kazandırmayı amaçlıyor.

Sabancı Üniversitesi tarafından verilen eğitimler ile kuruluşlarını büyütmek isteyen girişimcilere bu fırsatı sunan programın seçici jürisi, başvuruları fikir aşamasındaki girişimcilerden değil, en az 3 yıl faaliyette olan şirketleşmiş ancak büyüme aşamasında sorunlar yaşayan girişimcilerden seçiliyor. Akbank Girişimci Geliştirme Programı’nda Türkiye’nin her yerinden gelen KOBİ’lere bir hafta boyunca ücretsiz eğitim veriliyor. Eğitimlere hali hazırda şirketleri bulunan girişimciler katılabiliyor. 

Katılımcılar, Akbank Girişimci Geliştirme Programı kapsamında şirketlerin büyüme dönemindeki finansal hesaplamalarından farklı iş modellerine göre pazarlama ve operasyon planlarının yapılmasına kadar çok geniş bir çerçevede eğitim alıyorlar, seminerlerde kredi ve öz sermaye ihtiyaçlarının karşılanması, iç ve dış pazarlarda büyüme konularında da bilgi alma fırsatını yakalıyorlar. Program kapsamında başarılı girişimciler ziyaret ediliyor veya derslere konuk edilerek başarı hikayeleri anlatılıyor. 2014 yılında düzenlenen Akbank Girişimci Geliştirme Programı’nın sertifika töreninde katılımcılar Hasan Aslanoba’nın başarı hikayesini dinleme fırsatını yakaladılar.

Ücretsiz olarak katılım sağlanabilecek programa başvurular www.akbank.com adresi üzerinden 2 Kasım 2015’e kadar devam edecek.   

 

Çocuklar sordu, Levent Hoca cevapladı: İklim değişikliği nedir?

Çocuklar sordu, Levent Hoca cevapladı: İklim değişikliği nedir?

Çocuklar sordu, Levent Hoca cevapladı: İklim değişikliği nedir? eğitim videoları ve öğretmenler için etkinlik kılavuzları yayında!

Mercator-İPM Araştırmacısı Prof. Dr. Levent Kurnaz, İstanbul Politikalar Merkezi-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi desteğiyle, ortaokul ve lise öğrencilerine dönük etkinlikler içeren eğitim videoları hazırladı.

Serinin ilk dört videosunda “Hava Durumu Nedir?”, “İklim Değişikliği Ne Demek?”, “Sera Etkisi Nedir?” ve “İklim Değişikliğinin Etkileri Nelerdir?” sorularının cevabı aranıyor.  Videolarda ayrıca öğretmenlere dönük hazırlanmış etkinlik yönergeleri bulunuyor. 

"İklim Değişikliği Nedir" Tanıtım Videosu from Istanbul Policy Center on Vimeo.

Videoların tamamına ulaşmak için tıklayınız.

QS EECA sıralamasında 14. sıradayız!

QS EECA sıralamasında 14. sıradayız!

QS EECA Sıralaması Açıklandı: Sabancı Üniversitesi 14. sırada

İngiltere merkezli yüksek öğretim derecelendirme kuruluşu QS, Gelişmekte Olan Avrupa ve Orta Asya Ülkeleri (Emerging Europe and Central Asia – EECA) Üniversite Başarı Sıralaması’nı açıkladı. Geçen yıl 17. sırada olan Sabancı Üniversitesi 3 basamak yükselerek bu yıl “En İyi 150 Üniversite” içinde 14. sırada yer aldı.

qs eeca sıralaması

QS University Rankings tarafından yapılan ve gelişmekte olan Avrupa ve Orta Asya ülkelerini (Emerging Europe and Central Asia-EECA) kapsayan "En İyi İlk 150 Üniversite" araştırmasında, Türkiye'den 16 üniversite yer aldı. Geçen yıl 17. sırada yer alan Sabancı Üniversitesi bu yılki sıralamada 3 basamak yükseldi.

Sabancı Üniversitesi’nin 14. basamakta yer aldığı sıralamada, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi 11., Koç Üniversitesi 15., Boğaziçi ve İstanbul Üniversiteleri 17., İTÜ 30., Hacettepe Üniversitesi 34., Ankara Üniversitesi 56., Ege Üniversitesi 73., Gazi Üniversitesi 83. ve Dokuz Eylül Üniversitesi 91. oldu. 

Sıralama ile ilgili yapılan açıklamada, Avrupa ülkeleri ve Orta Asya ülkelerini kapsayan QS üniversiteler sıralamasının bölgelere göre yeni kriterler oluşturduğu belirtilerek, bu nedenle söz konusu sıralamanın QS dünya sıralamasından ayrıştığı ifade edildi.

Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Kazakistan, Kosova, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Karadağ, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna ve Özbekistan olmak üzere 30 ülkenin dahil edildiği araştırmada ilk 150 arasında Türkiye'den 16 üniversite yer aldı.

Rusya'dan Lomonosov Moscow State Üniversitesi birinci, Novosibirsk State Üniversitesi ikinci, Çek Cumhuriyeti'nden Charles Üniversitesi üçüncü seçildi.

Puanların belirlenmesinde ağırlık anket sonuçlarına verildi:

Akademik saygınlık anket sonuçları (yüzde 30), İşveren saygınlık anket sonuçları (yüzde 20), öğrenci-öğretim üyesi oranı (yüzde 15), öğretim üyesi başına yayın (yüzde 10), Webometics'teki web etkisi (yüzde 10), makale başına atıflar (yüzde 5), doktoralı öğretim üyesi oranı (yüzde 5), uluslararası öğrenci oranı (yüzde 2,5), uluslararası öğretim üyesi oranı (yüzde 2,5).

Ulaştırma sistemlerinde sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği

Ulaştırma sistemlerinde sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi, 5-6 Ekim 2015 tarihlerinde World Conference on Transportation Research Society - Special Interest Group: E1 Transport System Analysis and Economic Evaluation (WCTRS SIG E1 Workshop) çalıştayına ev sahipliği yaptı. Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen iki günlük çalıştayda akademiden ve iş dünyasından önde gelen isimler konuşmacı oldular.

Bu yılki konusu “Ulaştırma Sistemlerinde Yeni Bir Ölçümleme Devrimi Olarak Sürdürülebilirlik: İklim Değişikliği Çerçevesi” olarak belirlendi. Çalıştayda ulaştırma sistemleri ve iklim değişikliği üzerine çalışmalar yürüten akademisyenlerin ve iş dünyasından temsilcilerin bir araya gelmesi hedeflendi.

World Conference on Transportation Research Society

Toplantının açış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Nihat Berker, İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yaptı. Prof. Dr. Nihat Berker konuşmasında küreselleşen dünyada ulaştırma sektörünün kazandığı önemin altını çizerek, bu sektörün gelişmesi ile iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik arasındaki bağa vurgu yaptı. Prof. Dr. Fuat Keyman da İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde sürdürülen iklim, enerji, çevre ve sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Füsun Ülengin, iklim değişikliği senaryolarında beklenen durumun küresel ölçekte 2°C’lik artış yönünde olduğunu, ve bu artışın %11’lik kısmının ulaşımdan kaynaklanacağını vurguladı. Ulaştırma yatırımları planlanırken, iklim değişikliği ve sürdürülebilirliğin mutlaka dikkate alınması gereken bir parametre olduğunu ve bu çalıştay sonucunda politika yapıcılara, bu konu ile ilgili değişkenlerin etkileşimini gösteren bir yol haritası çıkarılacağını belirtti.

Çalıştayın ilk gününün ilk konuşmacısı Karlsruhe Institute of Technology’den Eckhard Szimba oldu. Szimba, katılımcılara AB'nin ulaştırma politikaları hakkında bilgi verdi. Indian Institute of Science’dan Ashish Verma Bangalor'daki şehir içi ulaşım politikalarını anlatarak, şehir içi taşımacılığa farklı bir bakış açısından çözüm önerilerini sundu. Copenhagen Business School’dan Aseem Kinra, ulusal lojistik sektöründeki devrimi küresel tedarik zinciri boyutu ile ele aldı. Laboratoire d'économie des Transports’tan Yves Crozet sürdürülebilirliğin ulaştırma sektörüne getirdiği değişimler ve zorluklar konusunda konuştu. Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyeleri Çağrı Haksöz İpek Yolu’nda risk zekası ve tedarik zinciri konularında bilgi verdi. Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim üyesi Tevhide Altekin de sürdürülebilir tedarik zincirinde sosyal sorumlu lojistik konusunu ele aldı.

Çalıştayın ikinci günü Unilever Türkiye Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin’in endüstri oturumu ile başladı. Mustafa Seçkin, Unilever’in Lipton markası ile Karadeniz’deki çay üreticilerine yönelik geliştirdiği sürdürülebilirlik projesini anlattı. Ardından Karlsruhe Institute of Technology’den Werner Rothengatter, senkronize sürdürülebilir tedarik zincirinin tasarımı konusunda konuştu. Universidade de Lisboa’dan Rosario Macario sürdürülebilir olmayan ortamdan sürdürülebilirliğe uzanan yolu anlattı.

Neden-sonuç ilişkileri üzerine beyin fırtınası oturumunun ardından Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ümit Şahin ve Ethemcan Turhan’ın panelist olduğu panele geçildi. Panelin  moderatörlüğünü Ömer Madra üstlendi.  Ömer Madra konuşmasında dünyadan iklim değişikliğinin neden olduğu doğal afetlere örnekler verdi.

Tolantının kapanış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin yaptı.

 


Abone ol