Teachers Are Human Geri Dönüyor

Teachers Are Human Geri Dönüyor

Teachers Are Human Geri Dönüyor! 

Sevilerek dinlenen ve birbirinden değerli öğretim üyelerinin konuk olduğu Teachers Are Human'ın 27 Şubat Pazartesi günü gerçekleşecek yeni dönem programına Albert Erkip konuk oluyor!

27 Şubat'ta yani her zamanki gibi bir Pazartesi akşamı saat 8'de yüzünüzü güldürmek, sesiniduyur köşesindeki sorularınızla sizi de sohbete dahil etmek dileğiyle :) 

Programa önermek istediğiniz isimler var mı? 

radyosu@sabanciuniv.edu adresine e-posta göndererek veya Speak App - Social bölümünde yer alan duyurumuzun altına yorum yazarak programda görmek istediğiniz hocalarımızı bizimle paylaşabilirsiniz.

Eski kayıtlara nereden ulaşabilirim? 

Çeşitli teknik aksaklıklar nedeniyle tüm programlarımızı yayınlayamasak da Güz 2016 döneminden 3 programa aşağıdan ulaşabilirsiniz :

12 Aralık 2016 Sondan Durukanoğlu Feyiz:   https://www.youtube.com/watch?v=DnlAk_HiCgw&t=6s

14 Kasım 2016 Cem Güneri:  https://www.youtube.com/watch?v=siFhe319JPE&t=50s

17 Ekim 2016 Akşin Somel:   https://www.youtube.com/watch?v=aw_7xV5F8uc&t=27s

Sizi nasıl dinleyebilirim?

Bizlere radyosu.sabanciuniv.edu, radyosu.org, TuneIn, mySU, Speak ve RadyoSU mobil uygulaması üzerinden ulaşabilirsiniz. Sesiniduyur köşesine soru göndermek için ilk iki seçenekten birini tercih edin lütfen :) 

 

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Modern Biyoteknoloji

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Modern Biyoteknoloji

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Modern Biyoteknoloji

22 Şubat’ta Prof. Dr Selim Çetiner tarafından Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve 21.yüzyıldaki Modern Teknoloji üzerine verilen NS-Future seminarında neler konuşulduğunu sizler için Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği 2. sınıf öğrencimiz Selin Eyüpoğlu derledi. 


Selim Çetiner, insanların yeme alışkanlıkları ve gıda üretimiyle ilgili geçmişini anlatmaya avcı toplayıcı atalarımızın yaşam tarzıyla başlıyor. Avcı ve toplayıcı toplumlarda ortalama yaşam süresi sağlık bakımı ve hijyen eksikliği nedeniyle 30-35 yılla sınırlı kalmış. Göçebe avcı ve toplayıcılıktan yerleşik hayata geçen topluluklar tarımla uğraşmaya başladılar ve basit sebze, meyve ve tahıl türlerini doğaya bağımlı olmadan üretip tükettiler. Böylelikle sistemli üretim ve ticaret başladı. Daha dengeli ve düzenli bir diyete kavuşan toplulukların ortalama yaşam süresi de uzadı. Bu noktada ilk medeniyetlerin tarih sahnesine tarımla birlikte çıktığını belirtmekte yarar var. Üretici ve tüketicileri arasındaki ilişkiye aracılar girmesi ve ticaret ağının büyümesiyle tarımın verimliliğine ve gıda kalitesine dair sorunlar baş göstermeye başladı. Ortaya ilk çıkan biyoteknoloji teknikleri ve pestisit kullanımıyla üretilen gıdanın kalitesi ve verimi artarken boyutu da büyük oranda artış gösterdi. Yeni keşfedilen kıta, Amerika’da yetişen, o zamana göre egzotik meyve, sebze ve tahılların Avrupa’ya getirilmesiyle (The Columbian Exchange) farklı coğrafyalarda yerli olmayan bitkiler yetiştirilmeye başlandı. 

Geliştirilen teknikleri açıklamaya geçmeden Eisendhover’ın elinizde bir kalem olduğunda ve tarım alanından uzakta olduğunuzda tarımın ne kadar kolay göründüğünü belirten sözünü hatırlatan Selim Çetiner, tarımın zor.sabır isteyen, karşılığını kolay vermeyen bir uğraş olduğunu söyledi. Örneğin bir tarlada üretilen mısırın ancak %24’sinin tüketilecek durumda oluyor, geriye kalan yüzde böcek veya topraktaki mineral seviyesi gibi faktörlerden dolayı atılıyor.

Kullanılan ilk biyoteknolojik tekniklerin temeli Mendel’in genetik modifikasyon ve çaprazlama üzerine çalışmalarına dayanır. Bugünkü genetiği değiştirilmiş organizmalar ve GDO’lu gıdaların geçirildiği işlemler DNA izolasyonu ve gen dizaynı gibi adımlardan oluşur. Farklı bitki ve bakteri hücrelerinden alınan enzimler ve DNA parçaları, yeni bir DNA üzerinde kaynaştırılıyor, böylelikle üretimde verim katlanırken böceklere karşı direnç de maksimum seviyeye çıkıyor.

Üretim hızını da önemli ölçüde arttıran bu tekniklerin doğal olarak dezavantajları da var. Potansiyel olarak allerjen veya zehir özelliği gösteren maddeler, toplu sanayinin çevreye verdiği zarar, üretim teknolojileri arasındaki rekabetle birlikte gelen değişken politikalar ve ticaretteki tekel gibi kontrol edilebilir risklerle birlikte GDO’lu gıdalar hakkında biyoetik ve dini tartışmalar da mevcut.

Selim Hoca, GDO’lu gıdaların tamamen güvenli olduğu ve çevreye zararlı olmadığını belirten cümlenin üzerine bir çarpı koyarak bunun kesin ve kanıtlanabilir bir ifade olmadığının altını çiziyor. Her GDO tekniği farklı olmakla birlikte taşıdığı riskler de değişkenlik gösterebiliyor.

Büyük çapta uygulanan bu teknikler ilk deneylerden beri, 19 yıldır, belirli bir sağlık veya çevre problemine yol açmamış. Bunun yanı sıra dünyada son yüzyılda yanlış beslenme ve üretilen gıdaların eşit paylaştırılamaması gibi sorunlar oldukça kritik hale geldi. Şu an dünyada yaklaşık 1.2 milyar insan obeziteyle savaşırken 805 milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Yaşam süresinin sadece diyete bağlı olmadığını belirten Selim hoca farkı coğrafyalardan sağlıklı ve sağlıksız diyetlerle beslenen insanların yaşam sürelerinin beklenenden farklı olabileceğini örneklerle açıkladı. Örneğin çoğunlukla işlenmiş, hazır gıdalarla beslenen Amerikalı bir ailenin ortalama yaşam süresinin Ekvator’da yaşayan ve tamamen organik gıdayla beslenen bir aileden daha uzun olduğu görülüyor. Bu da sağlık hizmeti ve çevre gibi etkenlerin de denklemde olduğunu akıllara getiriyor. 

Özellikle aşırı artan popülasyonun sebep olduğu, kaynakların hızla tükenmesi ve küresel ısınma gibi son yıllarda kritik hale gelen global sorunların çözümüne yönelik herkesin yapabileceği basit değişiklerden bahseden Selim hoca, kırmızı et yerine balık tüketmenin kaynakları daha az tahrip ettiğini belirtti ve protein içeren bitkilere ağırlık verilmesinin de hem sağlığımız hem de sürdürülebilir tarım için oldukça faydalı olduğunu ekledi. Yapay teknikler olmasaydı şu an kullanılan tarım arazilerinin en az 3 katına ihtiyaç duyulacaktı ve kullanılabilir arazinin bir kısmı çayır veya ormanların da katılması gerekecekti. Bu nedenle biyoteknoloji, genetik çalışmalar ve yenilenen teknikler sürdürülebilir tarım için vazgeçilmez değerlerdir. 

Son olarak gıda israfı hakkında bazı istatistikler gösterip bunları yorumlayan Selim hoca, üretilen tahılların %36.8’inin, meyve ve sebzelerin %58.1’inin ve toplamda üretilen gıdaların üçte birinin çöpe gittiğini ve bunun önünün ancak bireysel seviyede ve herkesin katılımıyla alınabileceğini vurguladı.

 Siz de ilginizi çeken ADP seminarlarına katılabilirsiniz! 

Veri bilimciler Data Scientist Meetup’ta buluştu

Veri bilimciler Data Scientist Meetup’ta buluştu

Sabancı Üniversitesi ve SAS, veri bilimi alanında çalışan farklı sektör ve uzmanlık seviyelerinden kişileri 17 Şubat’ta gerçekleşen Data Scientist Meetup etkinliğinde bir araya getirdi.


Veri biliminin bugünü ve yarını hakkında fikir alışverişi yapma ve bu alanda çalışan kişilerle tanışma olanağı sunan Data Scientist Meetup etkinliği 17 Şubat 2017, Cuma günü, Karaköy Minerva Palas’ta gerçekleşti. Etkinlikte, Hepsiburada.com Chief Data Scientist unvanıyla görev alan İsmail Parsa ve Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz,  Görselleştirme Laboratuvarı Direktörü Prof. Burçin Bozkaya ve SAS’ta analitik danışmanlık yapan Tuba İslam konuşmacı oldular. Etkinlikte, veri biliminin bugünü ve yarını hakkında fikir alışverişinde bulunma ve bu alanda çalışan kişilerle tanışma olanağı sunuldu.

Etkinlikte, uzun yıllar ABD’de, aralarında Amazon ve Microsoft’un da olduğu önemli şirketlerde tecrübe sahibi olan ve bugün Hepsiburada.com’da Chief Data Scientist olarak görev alan İsmail Parsa, deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. İsmail Parsa katılımcılara üniversite eğitiminden sonra mutlaka bir yüksek lisans derecesi almalarıni fakat bu geciste bir iki sene tecrube edinmeleri tavsiyesinde bulundu. Konuşmasında hem müşteri tarafında hem de danışman tarafında çalışmanın, problemlere genic aci ile bakabilmekteki önemine değindi. Müşteri segmentasyonunun önemine ve modelleme asamalarindaki fark yaratan safhalara vurgu yapan Parsa, “Modelinizin başarısını ölçemezseniz sınırlı kalırsınız” dedi.

Burçin Bozkaya SAS’ın analitik sponsoru olduğu ve MIT iş ortaklığıyla kurulan Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Davranışsal Analiz ve Görselleştirme Laboratuvarı çalışmaları hakkında bilgi verdi. Laboratuvarın en önemli amaçlarından birinin, endüstriyel yönden çalışmalara ek olarak üniversitenin de araştırma çalışmaları ile dahil olarak endüstriyi desteklemek olduğunu belirtti. Konulara hem mühendislik hem de iş bakış açısıyla yaklaştıklarını belirten Bozkaya, tahminlerde yüzde 95 ve üstü oranlarda başarı sağladıklarını ifade etti.

Katılımcılara tavsiyelerde bulunan Burçin Bozkaya, “Veriyle her türlü analizi yapmaktan korkmayan ve buna iştah duyan bir yapınız olmalı. Bilgisayar ve programcılık konularına merakınız olmalı. İstatistik temeli olmadan ilerleme sağlamak zor olur. İş problemleri ile ilgili bakış açınız da çok önemli. Büyük veri katma değer sağlamada kullanılmalı” dedi.

Tuba İslam ise SAS’ın veri bilimi alanında dünyada ve Türkiye’de pekçok girişimi desteklediğinden ve destekleyeceğinden bahsetti. Tuba İslam, “Çok farklı disiplinlerden gelen genç arkadaşlarımız veri bilimi alanında kariyer yapmak isteyebiliyor. Bu da bizi çok sevindiriyor. Bizim SAS olarak bu alana desteğimiz ve yatırımımız devam edecek.” dedi.

Bir güzel ve iyi insanı, Tosun Terzioğlu’nu anıyoruz…

Bir güzel ve iyi insanı, Tosun Terzioğlu’nu anıyoruz…

Bir güzel ve iyi insanı, Tosun Terzioğlu’nu anıyoruz…

Nesrin Balkan

Üniversitemizin Kurucu Rektörü Tosun Terzioğlu’nu bir yıl önce bugün kaybettik. Tosun Bey Sabancı Üniversitesi’nin henüz temelinin atıldığı 1997 yılında rektör oldu. Bu görevi 12 yıl yürüttü. Sabancı Üniversitesi’nin eğitim sisteminin oluşturulması, bölümsüz ve disiplinlerarası yapı, akademik özgürlükler bildirgesi gibi üniversitemizin daha birçok ayırt edici özelliklerinin ortaya çıkmasında Tosun Terzioğlu’nun önemli bir rolü, liderliği, emeği var.   

Biz Sabancı Üniversiteliler onu kampüsün her yanında sessiz, telaşsız adımlarla yürüyüşü ile görürdük. Tosun Beyin mütevazı liderliği, çok iyi bir dinleyici olması, en ciddi ortamlarda işin komik tarafını bulup yaptığı espriler kişiliği ile ilgili ilk aklıma gelen özellikler. Tosun Terzioğlu ile 17 yıl birlikte çalışma şansım oldu, görevim gereği verdiği yüzlerce röportajda, demeçte yanında oldum. Verdiği röportajlarda da sık sık vurguladığı gibi, öğrencilerin kendi ayakları üzerinde durabilen, soran, araştıran özgür düşünceli bireyler olarak yetişmesinin temel hedef olduğunu, Sabancı Üniversitesinin sisteminin buna göre oluşturulduğunu söylerdi. Merak etmenin, soru sormanın önemini, eğitimin, öğrenmenin karşılıklı olduğunu hocaların da öğrenciden çok şey öğrenebileceğini, önyargı ve kalıplaşmış düşünce ile beyinleri sınırlandırmanın insanın ilerlemesine engel olacağını dile getirirdi.

Tosun Beyin toprağı, ağacı, çiçekleri, bahçeyi çok sevdiğini, toprak ile uğraşmaktan hoşlandığını biliyoruz buna hepimiz şahidiz. Tosun Bey 1999 yılında kampüs inşaatının bitişi ile başlatılan peyzaj çalışmaları ile yakından ilgilenip, kampüste nereye hangi ağacın, hangi bitkinin dikileceğine karar verdiği için kampüsteki bütün ağaç ve bitkileri neredeyse ezbere bilirdi. Hatta Latince adları ile… Kampüsteki bitkilerde, ağaçlarda ve çiçeklerde de Tosun Beyin emeği, sevgisi vardır. Her yıl yeni gelen öğrencilere ve dileyen çalışanlara kampüs turları düzenler bitki örtüsü ve diğer doğal yapılar ile ilgili bilgi verirdi. İlk yıllardaki çorak görünümlü topraktan bugün giderek büyüyen binlerce ağaç ve bitki türlerinin olduğu yemyeşil kampüs görünümüne kavuştuğumuz için bunu keyifle ve gururla yapardı. 

Tosun Bey toprak, bahçe, bitki sevgisini İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan Kasım 2015’de çıkan, Deniz Kurtoğlu Eken tarafından projelendirilen ‘Bir Dünya İnsanı Tosun Terzioğlu’ adlı kitabın “Bahçe” başlıklı bölümünde şöyle dile getirmiş: “…. ister ağaçlar, isterse mevsimlik veya yıllık çiçekler veya bitkiler olsun bir yerde insanın arkadaşı, dostu gibidir. Tanıdığı gibidir. Başına neler geldiğini bilir. Başına gelenlerin bir kısmı da bizim yüzümüzden de olabilir, yaptığımız yanlışlardan da olabilir…” Tosun Bey aynı bölümde eğitim kurumlarını ağaca benzetiyor ve şöyle diyor; “Eğitim kurumları biraz zeytin ağacı gibidir, biliyorsunuz zeytin ağacı çok yaşar. Bakılmasa bile yaşayabilir. Pek öyle zeytin vermez ve böyle zamanlarda kırılıp çürümesi daha kolay olur ama bakıldığı zaman zeytin ağaçlarının çok geniş gölgeleri vardır. Üst tarafına doğru gayet sağlıklı ama ince dalları vardır. Üstü zeytin doludur. İşte o gençleştirme dedikleri bir operasyondur. Yani o gövdenin sağlamlığı üzerine devamlı bir yenilik yapılıyor. Ağaç belki yüzyıllık oluyor ama dikkatli bir şekilde budandığı ve bakıldığı zaman sanki yirmi-yirmibeş yıllık bir ağaç gibi gayet sağlıklı gözüküyor. Eğitim kurumları da ağaca benziyor. Ne kadar sağlam ne kadar iyi kurulursa kurulsun devamlı etrafına bakmak, kendine bakmak, kendini irdelemek, devamlı daha iyisini yapmak suretiyle yenilikler yapmak peşinde olmalı. Şöyle ki, bir eğitim kurumu, ‘Ben artık mükemmele vardım ve yapacağım yeni bir şey yok’ dediği zaman –hele bugünün dünyasında- zannediyorum dört-beş yıl içerisinde bulunduğu yerden hızla düşer. Bu kaçınılmazdır… … İyi eğitim kurumları her öğrencisinden bir şey öğrenir ve ona göre de kendini değiştirir ve geliştirir…”

Sabancı Üniversitesi kampüsünde yakında “Tosun Terzioğlu Bahçesi” olacak ve o bahçede öğrenciler, çalışanlar tüm Sabancı Üniversitesi Ailesi sakinleri dolaşacak, bir ağacın gölgesinde oturup kitabını okuyacak, sohbet edecek ya da düşüncelere dalıp hayaller kuracak. Tosun Bey de her zaman bizlerle olacak.    

Şahane Hayat’ın kahramanı

Sinema ile yakından ilgilenenler hatırlayacaktır. Eski filmlerin yayınlandığı kanallarda zaman zaman gösterilir. Şahane Hayat “It’s a Wonderful Life” adlı bir film var. 1946 yapımı Frank Capra’nın filminde James Stewart’ın canlandırdığı bir iş insanı olan filmin kahramanının hiç yaşamamış olduğu bir dünyanın neye benzeyeceğinin gösterilmesi, bunun sonucunda da iş insanının aslında farkına varmadan Dünyayı olumlu yönde değiştirecek birçok şey yapmış olduğunu anlaması, yani 'şahane bir hayat' yaşamış olduğunun farkına varması anlatılıyor. Tosun Bey aramızdan ayrıldığından beri sık sık bu filmi düşünüyor ve Tosun Beyi o kahramanın yerine koyuyorum. Tosun Terzioğlu hiç yaşamamış olsaydı dünyamız ne olurdu, uzak yakın bir şekilde değdiği, etkilediği arkadaşları, öğrencileri, çalışanları, meslektaşları, ailesi, Sabancı Üniversitesi…binlerce binlerce insan, çiçek, ağaç… Ne olurdu? Nasıl olurdu?

Yaşam böyle bir şey, insanlar bu dünyaya gelip, geçerken iyi bir şey yapmışlarsa, insanlara dokunmuşlarsa her zaman yaşıyorlar, yaptıkları ile dilden dile dolaşıyor, her zaman iyilik ve güzellikle anılıyorlar. Sabancı Üniversitesi’nin her köşesinde izleri olan bu değerli ve güzel insanımız da her zaman yaşamaya devam edecek. Kampüsün çimeninde, bir öğrencinin kahkahasında, bir çiçeğin kokusunda, başarıdan başarıya koşan bir mezunumuzda, yemekhanede sıralarda, laboratuarlarda, Gösteri Merkezi sahnesinde… 

 ‘Bir Dünya İnsanı Tosun Terzioğlu’ adlı kitaba yazdığı önsözü şöyle bitiriyor Tosun Bey: “Yıllar boyunca farklı milletlerden değişik insanlar tanıdım. Her tanıdığımı dinlemeye, onları anlamaya ve bir şeyler öğrenmeye özen gösterdim. ‘Bir Dünya İnsanı’ olarak nitelendirilmeye layık mıyım bilemem ama hep iyi bir insan olmaya gayret ettiğimi söyleyebilirim.”

İyi ve güzel insan Tosun Terzioğlu’nu hayatımıza kattıkları için minnetle, sevgi ve saygıyla anıyoruz, her zaman…


 

Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu özlemle anıyoruz...

Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu özlemle anıyoruz...

Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu özlemle anıyoruz...

Üniversitemizin kuruluşunda ve gelişmesinde üstün hizmetleri olan Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Tosun Terzioğlu’nu, vefatının birinci yıldönümünde anmak ve onun kurucu ilkelerimize yansıyan değerlerini yaşatabilmek için üniversitemizde yürütmekte olduğumuz düzenlemeleri paylaşmak üzere bir araya geleceğiz.

Tarih: 23 Şubat 2017, Perşembe

Saat: 11:00-12:00

Yer: Üniversite Merkezi, Sinema Salonu

 

NS-Future Joint Seminar Series başlıyor!

NS-Future Joint Seminar Series başlıyor!

NS-Future Joint Seminar Series başlıyor!

NS-Future Joint Seminar Series, 22 Şubat 2017 Çarşamba günü Selim Çetiner'in "Genetically Modified Organisms: Food Security and Modern Biotechnology in the 21st Century" konulu semineri ile başlıyor.


NS-Future Joint Seminar Series kapsamındaki seminer takvimi aşağıdaki gibidir.
22 Şubat 2017 - Selim Çetiner, "Genetically Modified Organisms: Food Security and Modern Biotechnology in the 21st Century"
08 Mart 2017  - Mehmet Ali Alpar, "The Fastest Rotating Stars"
29 Mart 2017 - Kamer Kaya, "Computation"
12 Nisan 2017 - Uğur Sezerman, "Personalized Medicine"
26 Nisan 2017 - Bahattin Koç, "3D Organ Printing"
10 Mayıs 2017 - Andrew Berry, "Evolutionary Fireworks: The Cambrian Explosion & the Origins of Animals"

RadyoSU DJ SHOWCASE

RadyoSU DJ SHOWCASE

RadyoSU DJ SHOWCASE 

RadyoSU 22 Şubat Çarşamba günü saat 20.00'de gerçekleşecek olan "RadyoSU DJ SHOWCASE"e herkesi davet ediyor.

Kendi bünyesindeki DJlerin yanı sıra RadyoSU ailesine yeni katılan DJlerin de performanlarını göstericekleri "RadyoSU DJ SHOWCASE", eski spor salonunda gerçekleşecek ve giriş ücretsiz olacaktır. 

Tarih: 22 Şubat 2017

Saat:20.00

Yer: Eski Spor Salonu


Eğitim Fakültesi Öğrencilerine Yönelik Sertifika Programı

Eğitim Fakültesi Öğrencilerine Yönelik Sertifika Programı

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Mükemmeliyet Merkezi ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi (SEÇBİR), eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi amacıyla Sertifika Programı açıyor.


Sabancı Vakfı desteğiyle gerçekleştirilen programa, sosyolojiden psikolojiye, hukuktan sosyal politikaya, edebiyattan medyaya farklı alanlardan akademisyen ve uzmanlar katkı sunuyor.  İstanbul, Bursa ve Kocaeli'nden eğitim fakültesi öğrencilerinin katılımınına açık olan ve ücretsiz gerçekleşecek programın kontenjanı 30 öğrenci ile sınırlıdır.

18-19 Mart 2017 Cumartesi ve Pazar günlerinde başlayacak ve sonrasında 7 hafta boyunca Cumartesi günleri devam edecek program, 6 Mayıs 2017 Cumartesi günü sona erecek. Program, 10.00-15.30 saatleri arasında Sabancı Üniversitesi Minerva Palas Karaköy ve İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşecek.

Programa başvurular 6 Mart 2017 Pazartesi günü saat 17.00’de sona erecek ve değerlendirme sonuçları 10 Mart 2017 Cuma günü saat 12.00’den itibaren açıklanacak. Başvuruların değerlendirilmesinde, formda yer alan sorulara verilen cevapların yanı sıra cinsiyet dengesi, kurum ve alan çeşitliliği dikkate alınacak olup, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine öncelik tanınacak.

Başvuru formu için: http://genderforum.sabanciuniv.edu/sites/genderforum.sabanciuniv.edu/files/egitim.fakultesi.sp_basvuru.formu_2017.docx

Bilim Kantini ile Makerspace alanını birlikte tasarlayın!

Bilim Kantini ile Makerspace alanını birlikte tasarlayın!

Bilim Kantini ile Makerspace alanını birlikte tasarlayın!

Bilim Kantini, herkesi Sabancı Üniversitesi'nde kurulması planlanan Makerspace alanını birlikte tasarlamaya davet ediyor. Sabancı Üniversitesi'nde kurulacak Makerspace alanı için ihtiyaç ve beklentilerin paylaşılacağı bir toplantı düzenleyen Bilim Kantini, katılımcılara 21 Şubat Salı günü Makerspace planına yön verme fırsatı sunacak. 

Makerspace

Makerspace, üyelerine gerekli teknolojik üretim ekipmanları ve eğitim olanakları sunan bir tür toplum merkezidir. Makerspace dizayn, prototip oluşturma ve üretim süreci için gerekli, erişilemez ya da pahalı olan 3 boyutlu printer, dijital fabrikasyon makineleri ve CAD yazılımı gibi araçlara erişim sağlar. Makerspace’lerin temel prensibi, farklı alanlarda çalışan üyelerin serbestçe fikir ve araç-gereç alışverişi yapmalarına dayanır. Farklı Makerspace’lerden üyelerin çeşitli projeler üzerinde işbirliği yapma ve bilgi paylaşma olanakları geniştir.

Sabancı Üniversitesi'nde kurulacak Makerspace’ten beklentilerinizi ve hayallerinizi bizimle paylaşın!

http://mysu.sabanciuniv.edu/announcements/en/67643/make-makerspace

Tarih: 21 Şubat saat 19.40

Yer: FASS G022

Abone ol