Sabancı Üniversitesi ve UND’den lojistikte stratejik işbirliği

Sabancı Üniversitesi ve UND’den lojistikte stratejik işbirliği

Sabancı Üniversitesi, üniversite-sanayi işbirliği çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND) stratejik işbirliği ile Lojistik Laboratuarı’nı hayata geçiriyor. Stratejik işbirliği kapsamında UND, Lojistik Laboratuarı’nda yürütülecek veri analizi çalışmalarına sayısal veri ve dokümantasyon sağlayacak; sektörün gelişimine yönelik proje fikirleri geliştirecek. Türkiye lojistik sektörünün rekabet gücünün artırılmasına yönelik proje fikirleri geliştirerek araştırma gündemi oluşturacak.

Lojistik Laboratuarı’nın imza töreni 25 Aralık 2015, Cuma günü Minerva Palas’ta gerçekleşti.Lojistik Laboratuarı’nın imza töreni 25 Aralık 2015, Cuma günü Minerva Palas’ta gerçekleşti.

Sabancı Üniversitesi ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) stratejik bir işbirliği ile “Lojistik Laboratuarı” hayata geçiriliyor. UND binasında konumlandırılacak Lojistik Laboratuarı’nın imza töreni,  Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker ve UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu katılımıyla 25 Aralık 2015, Cuma günü Minerva Palas’ta gerçekleşti.

Lojistik, yaşam ve medeniyetin can damarı …

Toplantının açılışında konuşan Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker “Kişiler ve mallar, yaşam için ve ilerleme için, devamlı bir noktadan başka bir noktaya en elverişli şekilde gitme çabasındadır.  Demek ki nakliyecilik ve lojistik, yaşam ve medeniyetin can damarıdır.  UND ile bu konuda işbirliğine girmek, bu platformu beraber hazırlamak, Sabancı Üniversitesi olarak bize heyecan veriyor” dedi.

Dünyada ve Türkiye’de lojistiğin önemi

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin  de konuşmasında; Lojistik Laboratuarı’nın; Türkiye’nin lojistik ve ulaştırma alanındaki taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm ve lojistik rekabet düzeyinin arttırılması vb. konularda karşılaşılan sorunlarının ortaya konulmasında, çözüm için gerekli bilgi ve veri entegrasyonunun sağlanmasında, çözüm arayışları sırasında sektördeki firmalar ile temas kurularak yapıcı çözümlerin bulunmasına çalışılmasında son derece etkili bir rol oynayacağını ve önemli araştırma projelerine ön ayak olacağını söyledi.

Prof .Dr. Ülengin,   dünyada ve Türkiye’de lojistiğin önemine de değindi. Avrupa Komisyonu’nun, 2007 yılında yayınladığı “Yük Lojistiği Eylem Planı”nda  “Lojistiğin, AB’nin ekonomi makinesinin yağı olduğunu” açıkça ifade ettiğini dile getiren Prof. Dr. Ülengin,  “AB Komisyonu, lojistik hizmetlerin etkinliğinin, küresel krizden toparlanma mücadelesini sürdüren Avrupa Birliği’nin yeniden büyüyen bir ekonomi haline dönüşmesi için 2020 yılına yönelik büyüme stratejilerinin en önemli ve belirleyici faktörlerinden biri olduğunun altını çizmektedir” dedi.

 Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin'den lojistiğin önemiSabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker, Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin ve UND Başkanı Çetin Nuhoğlu

İhracat stratejisinde lojistiğin önemi

Konuşmasında ihracat stratejisinde lojistiğin önemine de değinen Prof. Dr. Füsun Ülengin, son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren lojistik sektörünün, hem kendi içinde taşıdığı büyüme potansiyeli hem de Türkiye’nin birçok ekonomik hedefe ulaşmasında oynayacağı temel rol itibariyle büyük öneme sahip olduğunu söyledi. Ekonomi Bakanlığı’nın, 2023 İhracat Stratejisi’nde yer alan “Uluslararası rekabetçiliğin arttırılmasına yönelik lojistik altyapısının güçlendirilmesi” başlığı altında, ulaştırma ve lojistik sektörünün paydaşlarına aşağıda yer alan hedefleri öngördüğüne ve söz konusu hedefler kapsamında beş projeyi 2023 yılına kadar hayata geçirmeyi planladığına dikkat çekti.

Nihat berker ve UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin NuhoğluSabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker ve UND Başkanı Çetin Nuhoğlu

Lojistik sektörü yan sektörleriyle beraber 500 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor

Konuşmasında, lojistik sektörünün, yan sektörleriyle beraber 500 binden fazla kişiye istihdam sağlayan ve üretimden ticarete, hemen hemen tüm sektörlerin rekabet gücünü doğrudan etkileyen yatay bir etkiye sahip olduğuna dikkat çeken UND Başkanı Çetin  Nuhoğlu, “10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda UND’ye de önemli başlıklar ve sorumluluklar verildiğini dile getirdi. Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm Eylem Planı’nda yer alan 6 bileşen ve bunlara ait 80 hedef arasında; Lojistik sektöründe AR-GE çalışmalarının desteklenmesi, sektörü özel AR-GE fonlarının oluşturulması, ulusal ulaşım ve lojistik ana planlarının tamamlanması ile ulusal ulaştırma istatistik portali ve veritabanının oluşturması gibi yoğun üniversite-sektör işbirliği gerektiren konuların yer aldığını da söyledi.

 “Türkiye ve Komşu Ülkeleri Arasındaki Sınır Kapılarında Süreçlerin Senkronizasyonu ve Etkinleştirilmesi” 

UND’nin merkez binasında faaliyetine başlayacak Lojistik Laboratuvarı’nın ilk projesinin “Türkiye ve Komşu Ülkeleri Arasındaki Sınır Kapılarında Süreçlerin Senkronizasyonu ve Etkinleştirilmesi”  olacağını söyleyen Nuhoğlu, bu projeyi Türkiye-Bulgaristan arasındaki Kapıkule ve Kapitan Andreevo Sınır Kapılarında Ocak 2016’da başlatacaklarını da sözlerine ekledi.

Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burçin Bozkaya, Sabancı Üniversitesi içinde kurulan ve Türkiye’de ilk ve tek olan Behavioral Analytics & Visualization Lab ile Lojistik Laboratuarı arasındaki ilişkiyi anlattı. Doç. Dr. Bozkaya;  “Behavioral Analytics & Visualization Laboratuarı kapsamındaki yetkinliklerimiz ve kapasitemiz dahilinde lojistik sektörüne özel ve büyük veri içeren senaryoları araştırmak ve bulduğumuz sonuçları paydaşlarımıza aktarmak istiyoruz. Bu kapsamda örneğin operasyonel verimlilik ve lojistik hizmet kaynaklarının daha verimli ve etkin kullanımı anlamında bir firmanın verilerini analiz ederek işlem hacmi ve kapasite kullanım tahmin modelleri geliştirebiliriz.. İki laboratuar arasında gerçekleştirilecek işbirliği ile akademik katkısı olan yayınlar oluştururken bir yandan da lojistik firmalarına ve sektörün geneline katma değer sağlayacak yeni süreç, ürün ve hizmet geliştirme, müşteri memnuniyetini ve operasyonel verimliliği arttırma yönünde faaliyetler içinde bulunmayı hedefliyoruz” dedi.

Konuşmacıların ardından imza törenine geçildi. İmza törenine konuşmacıların yanı sıra; UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Ali Çiçekli, Murat Baykara, Cavit Değirmenci, UND Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Nagihan Soylu, UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl ve UND İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke katıldılar.

Lojistik Laboratuarı Hakkında

Stratejik işbirliği kapsamında UND, Lojistik Laboratuarı’nda yürütülecek veri analizi çalışmalarına sayısal veri ve dokümantasyon sağlayacak, aynı zamanda Türkiye lojistik sektörünün rekabet gücünün artırılmasına yönelik proje fikirleri geliştirerek araştırma gündemi oluşturacak.  Laboratuarın; Türkiye’nin lojistik ve ulaştırma alanındaki taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm ve lojistik rekabet düzeyinin arttırılması vb. konularda karşılaşılan sorunlarının ortaya konulmasında, çözüm için gerekli bilgi ve veri entegrasyonunun sağlanmasında, çözüm arayışları sırasında sektördeki firmalar ile temas kurularak yapıcı çözümlerin bulunmasına çalışılmasında son derece etkili bir rol oynaması ve önemli araştırma projelerine ön ayak olması hedefleniyor.

Laboratuarın Akademik Başkanı Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) Direktörü ve Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörü Volkan Özgüz olacak. Sektörel Başkanı ise UND Başkanı Ö. Çetin Nuhoğlu olacak. Laboratuarın direktörlüğünü de Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Füsun Ülengin üstlenecek. Laboratuarın eş direktörlüğünü UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, sektör koordinatörlüğünü de UND İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke yürütecek.

Laboratuarda Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinin yanı sıra, Doğuş Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden de akademisyenler araştırma uzmanı olarak yer alacak.

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Üretim Yöneticileri Geliştirme Programı’nda Mezuniyet

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Üretim Yöneticileri Geliştirme Programı’nda Mezuniyet

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi - EDU ve Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu tarafından tasarlanan Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Üretim Yöneticileri Geliştirme Programı’nda ikinci grup mezuniyeti, 22 Aralık 2015, Salı günü düzenlenen törenle gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU ve Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu programın tasarım aşaması dâhil yaklaşık 3 yıldan uzun bir süredir işbirliği yapıyorlar. İşbirliği kapsamında 2015 Ocak ayında başlayan programdan 24 yönetici mezun oldu. 

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Üretim Yöneticileri Geliştirme Programı

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Üretim Yöneticileri Geliştirme Programı, üretim yöneticilerinin bütünsel bakış açısına sahip, ekiplerini sürükleyebilecek, öncü, sürekli gelişme içinde olan bir yönetici profiline ulaştırılmasını amaçlayan bir programdır. Katılımcı profilin tamamını mühendisler oluşturur. 6 Modül, 20 günden oluşan programda eğitimlere ek olarak bir de proje çalışmaları vardır. Katılımcılar 5. Modülün son gününde üst yönetime 6 aylık proje çalışmalarını ve sonuçlarını sunarlar. Projelere şirket yöneticileri sponsorluk eder. Programda Bütünsel Liderlik Koçluk, Değişim Yönetimi, Stratejik Yönetim, Pazar Odaklılık, Finans Yönetimi gibi konulara odaklanılır.

Sertifika törenine Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah, karodan sorumlu Grup Başkan Yardımcısı Zeki Şafak Ozan,  İnsan Kaynakları  Direktörü Yılmaz Öztürk ve çok sayıda direktör ve yönetici katıldı.

MIT Mezunlarına Sabancı Üniversitesi Kıyaslaması

MIT Mezunlarına Sabancı Üniversitesi Kıyaslaması

Rektörümüz Nihat Berker, Türkiye’deki MIT Mezunlarının 26 Aralık Cumartesi günü Four Seasons otelinde yapılan yılsonu toplantısının konuşmasını verdi. Berker “Education, Years, and Friendship” başlıklı konuşmasında MIT ile Sabancı Üniversitesi’nin eğitim felsefesi ve uygulamaları arasındaki benzerlikleri vurguladı.

MIT Mezunlarına Sabancı Üniversitesi Kıyaslaması

1967’de başladığımızda, MIT bize lisans öğrenimimiz sırasında en az sekiz tane sosyal bilim dersi almamızın zorunlu olduğunu bildirdi” diyen Berker, “mühendis olsun, fenci olsun, her öğrenciye önemli bir sosyal bilim birikimi vermeyi, MIT gibi Sabancı Üniversitesi de uyguluyor.  İnsanlarla ve toplumla anlayış ve iletişim kuramazsan hiç bir meslekte başarının anlamı yoktur” dedi ve konuşmasına şöyle devam etti:

MIT’de fizik ve kimyadan çift diploma aldığım halde, esnek program yapısı sayesinde Kutadgu Bilig ansiklopedisi üzerine, erken Türkiye Cumhuriyeti tarihi üzerine bile dersler aldım. Kişilere yardım ve hizmet hayat tarzını, sonuç odaklı yaşamı, arkadaşca rekabeti, yani rakiplerine her türlü yardımı yaptıktan sonra birinci olmanın da zevkini tatmayı, orada gördüm. MIT, özgüveni, inisyatif kullanmayı, kendinle barışık olmayı öğretir. Bütün bu bakımlardan Sabancı Üniversitesine çok benzer.

Her iki Üniversitede de, hep daha iyiye gitme dürtüsünün tatlı stresi yaşanır. Zaten yaşamda hiç stressizlik kadar büyük stres olamaz” diye sözlerini bitiren Berker, MIT Mezunlarına SU-MIT işbirlikleri ve SU Enerji Programları ve Merkezi üzerine bilgi verdi.

Sahne Arkasındaki Gerçek Kahramanlardan: Göktuğ Gökhan Yüksel

Sahne Arkasındaki Gerçek Kahramanlardan: Göktuğ Gökhan Yüksel

Röportaj: SUmoda

Gözümüze takılan birçok çekimin, marka kataloğunun, sanatçının arkasındaki isim o; SUmoda olarak make-up artisti Göktuğ Gökhan Yüksel’in stüdyo çekimine konuk olduğumuz bir gün içinde onun işini nasıl severek ve zevkle yaptığına tanık olduk, onu yakından tanıma fırsatı bulduk. ''Gerçekten çok isterseniz, onun için çabalarsanız, hırsla çalışırsanız bir şeyler çabucak oluyor bunun da en iyi örneklerinden biri benim.'' diyor Göktuğ Gökhan Yüksel. Hırs dolu hikayesinden biz çok etkilendik.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Yaklaşık 2,5 yıldır makyaj yapıyorum.Aslında bakınca çok yeniyim. Ancak bu 2 yıl çok dolu dolu geçti, Ben bu işe başlarken çok hırslı basladım. Gerçekten çok isterseniz, onun için çabalarsanız, hırsla çalışırsanız bir şeyler çabucak oluyor.

Önceden de bir ilgin vardı ama değil mi? Kendini belli etti mi yani?

Şöyle bir şey oldu, bir dönem Kral Tv’de asistanlık yapmaya başladım. İşte her gün çok ünlü iki konuk geliyordu. Program başlayana kadar onlarla ilgileniyordum. Onları alıp saça, makyaja götürüyordum. Ordayken yavaştan bir merakım oluşmaya başladı. Ama hiçbir şekilde çizim yeteneğim veya bu işi yapmışlığım yoktu.

''Turizm otelcilik mezunuyum, bu alanda çalıştım. Okurken biliyordum bunun benim işim olmadığını. Sonradan makyaj yapmaya karar verince tası tarağı toplayıp İstanbul’a geldim. (gülüyor) Bir riske girdim aslında. İyi ki de girmişim. Doğru insanlarla çalıştım, doğru insanlar beni buldu.''

Geçiş nasıl oldu peki?

Otelde çalışırken her ay Vogue, Harper's Bazaar, Cosmopolitan gibi 5-6 dergi alıp kenarlarındaki make-up artistlerine bakıyordum. (gülüyoruz) Hepsini tek tek sosyal medyadan ekledim. Telefon numaralarını buldum, ardım, dedim ben bu işi yapmak istiyorum nereden başlayabilirim vs., herkesle konuştum. Yani girmeden önce sektördeki herkesle tanışmıştım aslında. Kafamda da yavaş yavaş oturuyordu. Ben bu işi yapacaksam şu kişiyle yapacağım çünkü benim bu işi öğrenmek istediğim insan buraya Victoria Secret kızları geldiğinde Türkiye’deki bütün defilelerini yapan insan olmalı. Ki öyle de oldu.

Eğitimimin ikinci haftasında hocam, Hakan Bey, beni kenara çekti: ‘’Ben sokaktan herhangi birini buraya getirip makyaj öğretebilirim ama insanların karakterini değiştiremem, sen doğru düzgün bir çocuksun o yüzden başarılı olacaksın. Gel benimle çalış.’’ dedi. Üçüncü ayımda Vogue çekmeye başladım, 2. Ayımda Fashion Week’teydim. Falan filan..


Peki hiç çizim yeteneğim yoktu dedin, sence herkes makyaj yapabilir mi?

Aslında herkes makyaj yapabilir ama doğru insandan doğru elden öğrenmek gerekir bu işi. Yani bir kalem sürdüm değil gerçekten detaylı makyaj. Simetri çok önemli. Biraz gözle de alakalı tabii, el işi. Yetenekle de alakalı ama biraz üstüne gittikten sonra herkes yapabilir. Neden olmasın.

Makyaj yaparken çalışmaktan en çok zevk aldığın bölge neresi?

Ben herhalde en çok göz yapmayı seviyorum. Renkleri kullanmayı çok seviyorum. Renkleri kullanmak demişken body-painting yapmayı da çok seviyorum. Sanatını konuşturuyorsun gerçekten onda çünkü. Malesef Türkiye’de bunun geniş bir pazarı yok, yurtdışında daha yaygın sinema sektörünün gelişimiyle doğru orantılı olarak.



''İnsanlar aslında özelini paylaşıyor seninle.Yani hiç kimsenin dokunamayacağı yerlerine dokunuyorsun. Sürekli ellerim yüzünde düşünsene!:) O enerjiyi geçirmek gerekiyor.''


İşini çok seviyorsun belli. Ama mutlaka zorluklar var. Sen ne gibi zorluklarla karşılaştın?

Bu sektör dışarıdan gelen insanlara çok da açık bir sektör değil aslına bakarsan. Biraz kendini ispat etmen gerekiyor. İlk Vogue çekimine gittiğimde kimse benimle konuşmadı daha sonra bir kadın, Sibel Hanım, kimsin neredensin diye sordu bundan sonra seninle çok görüşeceğiz anlaşılan dedi. O yanıma gelip bunları dedikten sonra bir anda herkes yanıma geldi benimle konuşmaya başladı.(gülüyoruz)



Sosyal medyanin işinde etkili olduğunu düşünüyor musun?

Tabii ki, çok görselliğe dayalı bir işim var.Yaptıklarımı oradan insanlara yayıyorum. İnsanların çoğu bana oradan ulaşıyorlar. Hande Yener’in asistanı Selim Bey beni Instagram'dan buldu mesela.

                                                                                     

                                                                                                                                                                                                                               

                                                                                                                                                  

                                                                           

2016 - 2017 Güz Dönemi SBE Lisansüstü Programları Erken Başvuruları

2016 - 2017 Güz Dönemi SBE Lisansüstü Programları Erken Başvuruları

SABANCI ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ (SBE) LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

2016 - 2017 GÜZ DÖNEMİ ERKEN BAŞVURULARI

2016 - 2017 Güz Dönemi SBE Lisansüstü Programları Erken Başvuruları

2016 - 2017 Akademik yılı Güz dönemi için aşağıda belirtilen alanlarda yüksek lisans/doktora programlarımıza erken başvuru alınacaktır. Akademik konularda bilgi için aşağıdaki irtibat isimlerine, diğer başvuru işlemleri için Öğrenci Kaynakları Birimine başvurunuz.

Ekonomi (Yüksek Lisans/Doktora) www

Bilgi için: Özgür Kıbrıs, (216) 483 92 67, ozgur@sabanciuniv.edu

Türkiye Çalışmaları (Yüksek Lisans) www

Bilgi için: Halil Berktay, (216) 483 92 37, hberktay@sabanciuniv.edu 

Başvuran adayların lisans ve/veya yüksek lisans derecelerini en geç 1 Eylül 2016 tarihine kadar tamamlamış olmaları gerekmektedir.

Başvuru için Gereken Belgeler

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Lisansüstü Programlarına Başvuru Koşulları ve Gerekli Belgeler 

ÖNEMLİ NOT: Adayların başvuru sırasında ya TOEFL, IELTS e-YDS, YDS, KPDS ve ÜDS gibi İngilizce Yeterlilik Sınav sonuç belgesini temin etmeleri ya da bu belgeleri temin edememiş olanların Sabancı Üniversitesi İngilizce Dil Ölçme Sınavı'nda (ELAE) başarılı olmaları zorunludur. ELAE sınavında başarısız olan veya sınava katılmayan adayların, lisansüstü programa devam edebilmek için İngilizce hazırlık sınıfını başarı ile tamamlamaları gerekir. Hazırlık sınıfı burs kapsamı dışındadır.

Mali Destek

Başarı düzeyine göre kabul edilen adaylara çeşitli burslar önerilebilir.

SÜ Lisansüstü bursları için tıklayınız.

Lisansüstü Destek ve Diğer Olanaklar için tıklayınız.

Önemli Not: İngilizce Yeterliliği sağlayamadıkları için yabancı dil hazırlık sınıfına kaydolan adaylar, bu sınıfı başarıyla tamamlayıp lisansüstü programa devam etme hakkı kazanmadan lisansüstü öğrencilere yönelik burslardan faydalanamazlar.

Başvuru Tarihi ve Kabul Sınavları

Erken başvurular için son tarih 29 Ocak 2016’dır. Programlara başvuran adaylar başvuru belgeleri üzerinden yapılacak değerlendirme sonrasında, uygun görüldükleri takdirde e-posta ile mülakata davet edilecektir.

Not: Yurtdışından başvuran adaylar başvuru belgeleri üzerinden yapılacak değerlendirme sonrası uygun görülürse telefon veya kamera görüşmesi ile (Skype, vb.) mülakat yapılacaktır.


Mülakat tarihleri aşağıdaki gibidir:

Ekonomi (Yüksek Lisans ve Doktora)

Mülakat* : Daha sonra duyurulacaktır. 

Türkiye Çalışmaları (Yüksek Lisans)

Mülakat* : Daha sonra duyurulacaktır.


* Mülakatlar için adaylara e-posta ile davet gönderilecektir.

Başvuru

Başvurular internet üzerinden, http://admission.sabanciuniv.edu/ adresinden yapılacaktır. Başvuru belgeleri (resmi sınav sonuç belgeleri, transkript,, vb.) hem online sistemine yüklenecek hem de Sabancı Üniversitesi Öğrenci Kaynakları Birimi'ne elden teslim edilecek ya da posta ile aşağıdaki adrese gönderilecektir. Başvuru dosyasına tamamlanmış online başvurunun bir çıktısı eklenmelidir. Posta ile gönderilen belgelerin, son başvuru tarihinden önce Üniversitemize ulaşması gerekmektedir. E-posta ile yapılan başvurular değerlendirilememektedir.

Önemli Uyarı! Başvuru belgelerinizin, değerlendirme öncesi veya sonrasında iadesi mümkün olmadığından, başvuru sırasında; ALES/GRE, TOEFL veya eşdeğeri sınav başvuru ya da sonuç belgelerinizin veya gerek gördüğünüz diğer belgelerin orijinallerini muhafaza etmeniz ve başvuruyu bu belgelerin kopyaları ile yapmanız sizin için yararlı olacaktır. Ancak, kabul edilmeniz durumunda, üniversiteye kayıt sırasında orijinallerinin isteneceğini önemle hatırlatırız.

Sabancı Üniversitesi
Öğrenci Kaynakları Birimi
Orhanlı, Tuzla, 34956 İstanbul
Telefon: (216) 483 9093
Faks: (216) 483 9073
E-posta: studentinfo@sabanciuniv.edu

Hocalarımıza 3 Soru: Tamer Kütükçü

Hocalarımıza 3 Soru: Tamer Kütükçü

Röportaj: Bengüsu Özcan

Hayli yoğun bir dönemi daha kapatıp yeni bir döneme başlayacağız. Dönem sonlarında öğrenciler olarak kendi aramızda oturup kritik yaparken bir de hocalarımıza sorsak, onlardan birkaç kritik dinlesek nasıl olur diye düşünüp mikrofonu hocalarımıza uzattık. Geçen sene mezuniyet döneminden beri “size 3 soru soracağım” diye kapılarına dayandığım hocalarıma beni kırmadıkları için çok teşekkürler. Maksadımız sene içinde yayınlamaktı ama yine gazeteSU yenilensin, yazı dizisi de ağız tadıyla okunsun diye biraz sıktık dişimizi, şimdi aldığımız yanıtları her hafta sırayla yayınlamaya başlıyoruz! Yeni döneme başlarken kafanızda soru işaretleri varsa, belki bunları rehber olarak kullanmak istersiniz. Kolay gelsin!

NELER SORDUK?

1-Bu dönem derste veya ders dışında öğrencilerle yaşadığınız sizi şaşırtan, eğlenceli veya anlamlı bir anı/anektod paylaşmak ister misiniz?

2-Biraz da öğrencileri çekiştirelim. "Bunun için de mail atılır mı yahu" dediğiniz durumlar neler oldu, isim vermeden tabi ki ?

3-Peki son olarak sizden objektif bir tavsiye alalım, gizli bir karışımınız olsa öğrencilerinize bir tutam ne katmak isterdiniz? 

 
Bu dönem derste veya ders dışında öğrencilerle yaşadığınız sizi şaşırtan, eğlenceli veya anlamlı bir anı/anektod paylaşmak ister misiniz?
Bu dönem değil ama yakın bir zamanda beni güldüren bir hadiseyi şimdi hatırlayıverdim. SSBF'deki ofisimden çıkmış, çok tatsız bir havada, rüzgar ve sulusepkenle adeta savaşarak kendimi YBF'deki sınıfıma atmıştım. Hayli perişan görünüyor olmalıyım düşüncesiyle, kendimi bir açıklama yapmak mecburiyetinde hissettim. "Kusura  bakmayın" dedim, "dışarıda ahmakıslatan var da." Bir öğrencim, boş bulunarak ve üstelik tam tersine, besbelli  durumumu gayet iyi anladığını ortaya koymak adına, "belli oluyor" diye atılıverdi. Sınıfta birden gülüşmeler oldu. Sözün, istemi dışında nereye vardığını fark edince, öğrencim bayağı mahçup olmuştu.
Biraz da öğrencileri çekiştirelim. "Bunun için de mail atılır mı yahu" dediğiniz durumlar oldu mu? -isim vermeden tabi ki :) -
İletişime açık biri olduğum için, doğrusu "şu konuda e-mail yazılamaz/yazılmamalı" gibi sınırlandırıcı kalıplarım yok. O nedenle hiçbir e mail'i yersiz ya da sinir bozucu bulmam söz konusu olamaz. Ama, mesela, beni bir konuda  haberdar edip, hemen akabinde (mesela yarım saat sonra, hatta on, on beş dk. geçince) gelen "hocam mailimi aldınız mı?" konulu ikinci bir iletiyi bayağı yadırgıyorum. Açıkçası, benim için bir e-maile yanıt verme süresi 24 saattir. Bu  süre içinde yanıtlanmamışsa, yanıt verilmekte gecikilmiş addederim. Anlıyorum, teknoloji hızla gelişiyor, akıllı telefonlarda artık anında iletiden haberdar olunabiliyor. Ama bu, herkese genellenmemeli. Doğrusu, (herhangi) birine ben bu kadar acil ulaşılmayı, özel/kişisel alana bir saldırı gibi telakki ediyorum. (Belki o esnada çok daha öncelikli meşguliyetleri ya da paylaşımları söz konusudur, olamaz mı? Gündelik hayatta bir tanıdığımız, biriyle sohbet  ederken, çok çok hayati bir durum söz konusu değilse, pat diye sohbetin içine dalıyor muyuz? Hayır, bekliyoruz, konuşmaları bitsin ve ondan sonra yanına sokulup kendi mevzumuzu açıyoruz. Öyleyse, bu hassasiyeti telefon ya da  e-mailde neden taşımıyoruz ve karşımızdakinin derhal bizimle iletişim kurması/bize dönmesi gereğine inanıyoruz?) Biraz da bu nedenle, kişisel olarak akıllı telefon kullanmamakta ısrar ediyorum ve hatta mecbur kalmadıkça birine telefonla ulaşmayı bile tercih etmiyorum. 
Peki son olarak sizden objektif bir tavsiye alalım, gizli bir karışımınız olsa öğrencilerinize bir tutam ne katmak isterdiniz? 
Öncelikle, Sezar'ın hakkı Sezar'a. Öğrencilerimde, benden fazla olan epeyce şey var: Pratik zeka, ilgi alanlarında genişlilik, bilgiye ulaşma konusunda çabukluk, sonuca çok tez ve de isabetli bir biçimde ulaşma... Bunlar ilk etapta aklıma gelenler. Ama bir şey, inanılmaz eksik. İdealizm ve geleceğe yönelik uzun süreli hedef ve planlar. Bu eksik olunca da, ortaya sanki motor gücü ve torku hayli yüksek, ancak kasası henüz tasarlanmamış bir otomobil benzeri bir garabet çıkıyor. Belki "sizinki de özel bir durum" diyeceksiniz ama, ben edebiyat ve musiki okumaya orta birinci sınıfta karar vermiş, lise birde ise tüm ömrüm boyunca yapmayı planladığım araştırmalarla, yazmayı planladığım kitapların listesini hazırlamaya başlamıştım. Bu, dediğim gibi, belki içinde bir parça "ekstrem" bir tarafı barındırıyor, ama bir insanın fakülte ikinci sınıfta iken henüz hangi alanda öğrenim göreceğini/çalışacağını bile tayin edememiş olması da aynı ölçüde sıra dışı bir durum. Tamam, üniversitemiz bu konuda bir fırsat servis etmekte. Ama bu bence yeni neslin söz konusu bağlamdaki eksikliğini dikkate alarak oluşturulmuş bir imkân, yerinde bir telafi arayışı; yoksa bir insanın çalışma alanını üniversiteden mezun olmak üzereyken belirlemesi hiç de "ideal", hatta "olması gereken" bir durum değil. O yüzden, elimde bir karışım olsa, öğrencilere idealizm ve hedeflilik nakşetmek isterdim.

Elektronik Mühendisliği Programımız QS Sıralaması'nda

Elektronik Mühendisliği Programımız QS Sıralaması'nda

Elektronik Mühendisliği Programımız "QS Alanlara Göre Dünya Üniversiteler Sıralaması 2015" kapsamında yer alan Elektrik & Elektronik Mühendisliği Sıralaması’nda 251-300 bandında yer aldı. 


Akademik çalışanların ve mezunların saygınlığı, eğitim ve araştırma çıktılarının nitelikleri değerlendirilerek yapılan QS Alanlara Göre Dünya Üniversiteler Sıralaması 2015 Elektrik & Elektronik Mühendisliği Sıralaması’nda Türkiye’den ODTÜ, Bilkent, İTÜ, Boğaziçi ve Sabancı Üniversitesi’nin ilgili programları yer aldı. 800’den fazla Dünya Üniversitesinin değerlendirildiği, QS Dünya Üniversiteler Sıralaması 2015/2016’da, Sabancı Üniversitesi 441-450 bandında yer almıştı.

QS Alanlara Göre Dünya Üniversiteler Sıralaması 2015 Elektrik & Elektronik Mühendisliği Sıralaması’nın tamamı için: http://www.topuniversities.com/university-rankings/university-subject-ra...

EDU ve Erdemir Grubu’ndan Eğitimde İşbirliği

EDU ve Erdemir Grubu’ndan Eğitimde İşbirliği

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU kurumsal akademiler zincirine yeni bir halka daha ekledi. Türkiye’nin lider kuruluşları ile işbirliği yapan Sabancı Üniversitesi EDU ve Erdemir Grubu ortak çalışması ile hayata geçirilen Erdemir Grubu Liderlik Fakültesi, 27 Kasım 2015 Cuma günü Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen lansman ile tanıtıldı. Grup çalışanlarına en iyi gelişim çözümlerini sunmak amacı ile temelleri 2014 yılı sonunda atılmaya başlanan Erdemir Grup Akademi, en önemli fakültelerinden biri olan Liderlik Fakültesi’ni Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU işbirliği ile yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Erdemir Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker ve Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU Direktörü Dr. Cüneyt Evirgen’in yaptığı açılış konuşmalarının ardından fakültenin ilk dersi gerçekleştirildi.
Erdemir Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır,  konuşmasına Erdemir Grubu’nun ‘’Dünya klasında şirket olma’’ vizyonuna vurgu yaparak başladı.  Dünya klası ifadesini ise kalite, hizmet ve maliyet rekabetçiliğinde mükemmeliyet, rakiplerin örnek aldığı, herkesin parmakla gösterdiği bir şirket olmak olarak tanımladı. Teknolojiyi kullanan çok iyi eğitilmiş yeni bir neslin gerekliliğine dikkat çeken Pandır, Erdemir olarak yetenek bulma ve koruma misyonlarının olduğunu da belirtti.

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker konuşmasında strateji ve liderlik kavramları üzerinde durdu.  Prof. Dr. Berker, yapılması gerekenin ileriyi görmek ve hiç pes etmemek olduğunu belirtti. Strateji ve liderlik kavramlarının devamlı evrimleştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nihat Berker, “Toplum evrimleşiyor, istekler evrimleşiyor, sonuçlar evrimleşiyor. Her zaman rakiplerimiz var. İnsanlar kazanmaktan ve ilerlemekten zevk alıyor. Kendimiz için oynayıp kazanmayı kendimize borçluyuz. ‘Fair Play’ içinde oynayıp kazanmak toplumun ilerlemesini sağlar. Biz üniversite olarak bunu çok iyi yapıyoruz. Gerçek dünya ile içli dışlı olduğumuz için başarılıyız” dedi.

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU Direktörü Dr. Cüneyt Evirgen, Sabancı Üniversitesi’nin felsefesinin “Birlikte Yaratmak ve Geliştirmek” olduğunu ve EDU olarak bu misyon doğrultusunda hareket ettiklerini iletti. Dr. Cüneyt Evirgen, “Üniversite olarak bilgiyi üreten bir yapının içindeyiz ve bilgi paylaşıldıkça değerlenir. ‘’Bilgiyi nasıl kullanacağımız farkında olmak bizi bilmenin ötesine taşıyor. Burada yaparak öğrenmenin hazzını tadacağız” dedi.

Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi – EDU ve Erdemir Grubu’nun on aylık çalışması ile tasarlanan Erdemir Grubu Liderlik Fakültesi kapsamında, Müdür ve Direktör seviyelerine yönelik olarak Kişisel Liderlik, Yöneticinin İK Süreçlerindeki yeri, Performans Yönetimi ve Geri Bildirim, İlişki Yönetimi, Koçluk Stili ile Liderlik, Lider Duruşu eğitimleri gerçekleştiriliyor olacak.

Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 6.Kez Sahiplerini Buluyor

Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 6.Kez Sahiplerini Buluyor

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından, akademisyen ve aktivist Dicle Koğacıoğlu adına düzenlenen makale ödülü, 26 Aralık 2015, Cumartesi günü, Minerva Palas’ta gerçekleşecek öğrenci konferansı ve ödül töreni ile sahiplerini buluyor.



Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu tarafından beş yıldır verilen “Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü”, 26 Aralık 2015, Cumartesi günü Minerva Palas’ta öğrenci konferansının ardından gerçekleşecek törenle sahiplerini bulacak.

Tartışmacılığını Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşe Öncü’nün üstlendiği ilk panelde; Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nden Arzu Maltaş Erol ve Ferda Aşık "Kadının Kent Arayışı: Anadolu Üniversitelerinde Mekân Deneyimlemeleri" ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’sinden Hilal Kara "Bir Ev İşçisinin Yol Hali: “Gündelikçi” Kadın Emeği Gözünde Kenti Anlamak" başlıklı birer konuşma yapacaklar.

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ayşe Betül Çelik’in tartışmacılığında gerçekleşecek ikinci panelde; Connecticut Üniversitesi’nden Caner Hazar "Türkiye’de Günlük Bir Strateji Olarak Toplumsal Cinsiyet Performansı", Northwestern Üniversitesi’nden Nisa Göksel "Alternatif Siyasi Alanda Annelik: Barış Anneleri’nin Politik ve Etik Mücadelesini Anlamak" başlıklı birer konuşma yapacak.


Program

Tarih:  26 Aralık 2015, Cumartesi

Yer: Minerva Palas, Bankalar Caddesi, No:2, Karaköy, İstanbul

Saat:

15.00- 15.10 Açılış Konuşması

15.10-16.00  Panel I

Tartışmacı: Ayşe Öncü (Sabancı Üniversitesi)
"Kadının Kent Arayışı: Anadolu Üniversitelerinde Mekân Deneyimlemeleri" Arzu Maltaş Erol (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi) & Ferda Aşık (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi)
"Bir Ev İşçisinin Yol Hali: “Gündelikçi” Kadın Emeği Gözünde Kenti Anlamak"  Hilal Kara (Ortadoğu Teknik Üniversitesi)

16.00-16.30 Kahve Arası

16.30-17.30  Panel II
Tartışmacı: Ayşe Betül Çelik (Sabancı Üniversitesi)
"Türkiye’de Günlük Bir Strateji Olarak Toplumsal Cinsiyet Performansı" Caner Hazar (Connecticut Üniversitesi)
"Alternatif Siyasi Alanda Annelik: Barış Anneleri’nin Politik ve Etik Mücadelesini Anlamak" Nisa Göksel (Northwestern Üniversitesi)

17.30- 18.00 Ödül Töreni


Hep Enerjik, Hep Dinamik: Şebnem Burcuoğlu Söyleşisi

Hep Enerjik, Hep Dinamik: Şebnem Burcuoğlu Söyleşisi

Geçtiğimiz haftalarda Medya Kulübü ile okulumuzda genç, başarılı, tatlı mı tatlı bir konuk ağırladık. Biz sorduk, o anlattı; o sordu, biz anlattık. Kocan Kadar Konuş kitaplarının yazarı ve kurumsal iletişim direktörü Şebnem Burcuoğlu ile harika bir sohbet gerçekleştirdik. Bu güzel röportajı bir an önce herkesle paylaşmak istedim ama yenilenen GazeteSU şerefine biraz dişimi sıktım. Bomba gibi GazeteSU'ya bomba gibi bir röportajla başlayalım!

Röportaj: Bengüsu Özcan

Öncelikle gerçekten çok başarılı, çok yönlü bir kariyeriniz var. Sizi tebrik etmekle birlikte henüz kariyerini şekillendirmemiş olan öğrenciler olarak acaba sizin üniversite yıllarında aklınızda neler vardı, kariyerinizi nasıl planladınız kısaca öğrenebilir miyiz?

Ben Bilkent Üniversitesinde uluslararası ilişkiler bölümünden mezun oldum, onun ardından da Boğaziçi Üniversitesinde Avrupa Birliği ilişkileri üzerine yüksek lisans yaptım.  O sıralarda aklında ne vardı diye soracak olursanız, aslında akademisyen olmak gibi bir fikrim vardı. Ben farklı şeyler denemeyi hep çok seven biri oldum, herkese tavsiye edebileceğim önemli bir şey, her fırsatta olabildiğince farklı sektörlerde staj yapmaları. Üniversite boyunca hiçbir yazımı boş geçirmedim, hep farklı yerlerde staj yaptım, bunun da çok faydasını gördüm.  Kurumsal iletişim, bu yıllarda aklımda yokken sonrasında karşıma çıkan bir fırsat sonucu denemeye değer diyerek başladığım, yıllardır da çok severek yaptığım bir iş. Yazmaya nasıl başladın diye soracak olursanız da ben eskiden beri okumayı ve yazmayı çok seven bir insanım, Kocan Kadar Konuş’tan önce de köşe yazarlığı yapıyordum, makaleler yazıyordum. Doğan Burda Dergi’de kurumsal iletişim direktörlüğü yürüttüğüm bir sırada Doğan Kitap yeni bir gençlik alt kolu olarak DEX Kitap’ı piyasaya sürmeye hazırlandığını, yerli ve kalemi kıvrak bir isim olarak benden bu yayın için bir kitap yazmamı istediklerini bildirdiler. İlk kitap denemem de bu şekilde oldu, sonra Türkiye’nin en kaliteli yapım firmalarından biri olarak BKM ile kitabın filme aktarımı üzerine anlaştık, o zamandan beri de inanılmaz bir tempoyla yazmaya devam ediyorum. 

Peki kurumsal iletişim bölümünden bahsetsek biraz da, son yıllarda çokça karşılaştığımız bir bölüm olsa da yakından tanıdığımızı söyleyemeyiz. Neler yapar kurumsal iletişimde çalışanlar, iyi bir kurumsal iletişimcinin sahip olması gereken özellikler nelerdir?

Bir kurumun hedef kitlesine yönelik iletişim sürecini yöneten birimdir kurumsal iletişim. Bilgi akışı, koordinasyon, organizasyon gibi süreçleri kurumsal bir çatı altında toplar. Şirketin can damarıdır. Çünkü bir şirketin başarılı olması için eninde sonunda kendini pazarlayabilmesi gerekiyor. O şirketin logosundan tutun duruşuna, basına yansıma tarzından tutun elemanlarının davranışlarına... Nasıl bir dünya kurmak istiyorsunuz o şirkette? İşte bütün bunları kurumsal iletişim oluşturuyor. Bir insanın nasıl bir giyim tarzı, bir konuşma şekli, bir çevresi olur; aynılarını bir şirket için kuruyorsunuz. Bir şirketin dışarıdan nasıl göründüğü de şirketin içinden başladığı için o şirket kültürünün de inşaasında çok önemli bir rol oynuyor. Son yıllarda özellikle Türkiye’de çok yükselen bir bölüm, ben gelecekte de kurumsal iletişimin çok daha önem arz edeceğine inanıyorum. 

Peki bir kurumsal iletişimci nasıl olmalı? Her şeyden önce çok vizyoner olmak gerekiyor. Dünyayı takip etmek, çalıştığınız sektördeki eğilimleri bilmek, yalnız yerli değil yabancı kaynakları da takip etmek olmazsa olmazlarınız. Bunun da ötesinde, kurumsal iletişim bir insanın bence o zamana kadar biriktirdiği, öğrendiği her şeyin, yani kısacası kendi kalitesinin bire bir yansıdığı; doğrudan şirketin damarlarına işlediği bir bölüm. Bu yüzden bir kurumsal iletişimcinin kendine bir vizyon çizmesi ve her fırsatta kendini geliştiriyor olması gerekli.

Biraz da kitaptan söz edelim. Yazarkenki üslubunuz sanki düşüncelerinizi bire bir aktarıyormuş gibi, okuyucuyu da çok yakalıyor. Bu üslubunuzun arkasında belirgin bir sebep var mı sizce?

Daha önce de belirttiğim gibi köşe, makale yazıyor olsam da Kocan Kadar Konuş benim ilk kitabımdı, o dönem de açıkçası kafamın biraz karışık olduğu zamanlardı. Her şeyi bir tık daha hafife almak istediğim bir ruh hali içindeydim. O yüzden sanki bir günlüğe yazar gibi, bir arkadaşla dertleşir gibi anlattım hikayeyi. Okuru şuradan mı vursam,  bu cümleyi şöyle daha mı etkileyici kursam diye bir tasam hiç olmadı. Samimi olan her şeyin karşıdakine geçtiğine inanıyorum zaten, bu üslubun çıkış noktası da samimi olmasıydı.

Kitapta Efsun’un da bazen örnekler verdiği gibi Türk aile yapısının bilhassa Avrupai diye tanımladığımız yabancı ülkelerdeki aile yapılarından çok farkı var. Sizce ikisinin arasında dengeyi nasıl kurmak lazım, Türk ailesine neleri adapte etmek isterdiniz?

Bir kere her toplumun kendine has karakteristik özellikleri olduğunu kabul etmek lazım bence. Bazı toplumlar, evlilikten uzaktır; bazıları ise yakındır. Bizimkisi yakın. Benim aslında kitapta söylemek istediğim de Türk aile yapısını eleştirmek değil, okuyucuya ‘bu böyle, sen kendini nerede görüyorsun’ demekti. Bir göbek havası duyduğumuzda şöyle bir içimizin kıpırdanması ne kadar gerçek ve bizden bir şeyse evliliğin bizdeki yeri de bir o kadar gerçek. Esas soru, siz kendinizi buna ne kadar uygun buluyorsunuz? Herkes evlenecek diye bir şey yok ama kimse evlenmeyecek diye bir şey de yok. Kiminin hayali başarılı bir kariyerken kimininki evlenmek ve evlat sahibi olmak olabilir. Bu tamamen kişiye bağlı bir şey. Aile yapısına bir şey adapte etmektense Türk kadınına siz kendinizi nerede görüyorsunuz, kendi yönünüzü nasıl çizmek istersiniz diye sormak ve  onları düşündürmek istedim Kocan Kadar Konuş’ta.

İlk kitabından sonra BKM tarafından çekilen ilk filmi de çok beğenilen Kocan Kadar Konuş serisi, 1 Ocak'ta yine bizimle beyazperdede buluşacak!

Klişe deyip geçmeden bir tane de klasik soru soralım size. Gece uyumadan önce aklınızda ne olur, sabah kalktığınızda en büyük motivasyonunuz nedir?

Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki kafamın boş, her şeyden arınmış olduğu tek bir saniye hatırlamıyorum hayatımda. Hep bir şeyler düşünürüm, hep yapmak istedğim bir şeyler, başlayacağım işler vardır. Bazen uykuyu gereksiz dahi bulurum. Zamanı değerlendirecek o kadar çok şey varken gece uyumak ve sabah uyanmak arasında geçecek zamanı bazen yok etmek istediğimi bile söyleyebilirim. O yüzden kısaca, yatarken düşündüğüm şey ‘bir an önce sabah olsa da kalksam!’ :)

Son sorudan önce şu sıralar neler yaptığınızın da ipuçlarını alalım mı biraz?

Kocan Kadar Konuş serisine şu sıralar biraz ara verdim, yeni bir roman üzerinde çalışıyorum. Yine çok keyifli bir romantik komedi, 2016’nın ilk çeyreğine okuyucuyla buluşturmayı hedefliyorum bu kitabı, onun heyecanı içindeyim. Kocan Kadar Konuş Diriliş’in de filmi 1 Ocak’ta vizyona girecek, aynı sene içine iki kitap ve iki film sığdırarak inanılmaz bir tempodan geçmiş oldum  ben de böylece. Ama inanın hiç şikayet etmiyorum, işlerimiz hep böyle gitsin. Genciz, oturmayalım, hep daha iyilerini başarmaya çalışalım.

Son olarak yine öğrencilere yönelik bir tüyo isteyelim sizden. Özellikle daha öğrencilikten çıkmamışken insanda bir özgüven eksikliği olabiliyor. Kendimize motivasyon, özgüven kazandırmak için bize ne tavsiyelerde bulunursunuz?

Bu konuda benim benimsediğim iki söz var.

Birincisi Oprah Winfrey’nin dediği, bence her şeyi inanılmaz güzel özetleyen bir söz : “Şans, hazırlığın fırsat ile karşılaşmasıdır.” Dışarıdan baktığınız zaman bazı şeyler sanki denk gelerek olmuş, tamamen şansmış gibi görünebilir ama inanın her işin arkasında inanılmaz bir emek yatıyor. Çalışmadan hiçbir şey olmuyor. Bir insan eğer kendine yeterince yatırım yapmazsa, karşısına bir fırsat çıktığında bile onu değerlendiremeyecektir zaten. O yüzden doğru zamanın gelmesini bekleyerek kendimizi geliştirmemiz, fırsatlara her an hazır olmamız gerekiyor.

İkincisi de çok bildiğimiz bir söz: “Hayatta hiçbir şey imkansız değildir.” O kadar doğru ki bu söz, bir şeyi gerçekleştirmek istiyorsak bunun imkansız olduğuna inanmamalıyız. Sadece bu işe ne kadar çok odaklanmamız gerektiğini görmemiz lazım. İstediğimiz bir işi başarmak için elimizden ne geliyorsa yaptığımıza emin olmalıyız. Günün sonunda bazen istediğinizi elde edemezsiniz. Ama o zaman bile hem bu süreçte bir şeyler kazanmış hem de ‘en azından denedim’ diyebilmenin gururunu yaşamış olursunuz. 

Hayat kendine güvenmemekle uğraşılacak kadar uzun değil maalesef. İnsan biraz atılgan, biraz gözü kara olmalı. Söylendiği, şikayet ettiği şeyleri değiştirmek için harekete geçmeli. Özgüven bazısında çoktur, bazısında azdır, bu insanın doğasından gelen bir şey. Ama şunu söyleyebilirim ki insan kendine yatırım yaptıkça, bir şeyleri değiştirmeye çalıştıkça özgüvenini inanılmaz bir şekilde arttırıyor.

Abone ol