Müzede Suare 14-18 Eylül tarihleri arasında SSM'de

Müzede Suare 14-18 Eylül tarihleri arasında SSM'de

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin, Boğaz manzaralı terasında gerçekleştireceği “Müzede Suare” film programı 14-18 Eylül tarihleri arasında İstanbul temasıyla izleyicileriyle buluşacak. İstanbul’a beyazperdeden bakacak programda İstanbul’da geçen, ilhamını İstanbul’dan alan, karakterlerini şehrin akışına bırakan, öyküleri adeta İstanbul’la  özdeşleşen filmler yer alacak.

Müzede Suare-1

Her biri Türk sinemasının usta isimlerinin imzasını taşıyan seçkide; Ömer Lütfi Akad’ın Kocamustafapaşa’nın mütevazı sokaklarıyla, Beyoğlu’nun ışıltılı mekânları arasında mekik dokuyan başyapıtı Vesikalı Yarim, Memduh Ün’ün emeğini İstanbul sokaklarından çıkaran yoksul insanların yarı buruk yarı neşeli öyküsüne odaklandığı melodram klasiği Üç Arkadaş, değişime kapalı bir İstanbul beyefendisiyle kentin yeni renklerini buluşturan Atıf Yılmaz filmi Ah Güzel İstanbul, klâsik batı masallarını İstanbul’un mistisizmiyle günümüze uyarlayan ve müthiş oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Anlat İstanbul ve Reha Erdem’in ergenlik çağındaki genç bir karakter üzerinden farklı bir şehir portresi çizdiği filmi Hayat Var yer alıyor.

Müzede Suare-2

İstanbul’un farklı dönemlerine ve farklı yüzlerine yönelik bir perspektif sunan Müzede Suare programı Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi işbirliğiyle hazırlandı.

Covid-19 önlemleri kapsamında ziyaretçilerin  aşı kartı veya en geç 48 saat önce yapılmış negatif sonucu olan PCR testinin göstermesinin zorunluğu olduğu etkinliğin biletleri Sakıp Sabancı Müzesi web adresinden satın alınabilecek.

Müzede Suare-3

MÜZEDE SUARE 2021 PROGRAMI 

Üç Arkadaş (1958)

14 Eylül Salı , 20.00

Yönetmen: Memduh Ün

Oyuncular: Muhterem Nur, Fikret Hakan, Salih Tozan, Semih Sezerli

Ah Güzel İstanbul (1966)

15 Eylül Çarşamba, 20.00

Yönetmen: Atıf Yılmaz

Oyuncular: Sadri Alışık, Ayla Algan, Ahmet Danyal Topatan

Vesikalı Yarim (1968)

16 Eylül Perşembe, 20.00

Yönetmen: Ömer Lütfi Akad

Oyuncular: Türkan Şoray, İzzet Günay, Ayfer Feray, Selahattin İçsel

Hayat Var (2008)

17 Eylül Cuma, 20.00

Yönetmen: Reha Erdem

Oyuncular: Elit İşcan, Erdal Beşikçioğlu, Levent Yılmaz

Anlat İstanbul (2005)

18 Eylül Cumartesi, 20.00 

Yönetmen: Ümit Ünal, Ömür Atay, Selim Demirdelen, Kudret Sabancı, Yücel Yolcu

Oyuncular: Özgü Namal, Nurgül Yeşilçay, Çetin Tekindor, Nejat İşler, Altan Erkekli

2021-2022 Akademik Yılı Güz Dönemi Özel Öğrenci Başvuruları

2021-2022 Akademik Yılı Güz Dönemi Özel Öğrenci Başvuruları

Sabancı Üniversitesi dışındaki bir yükseköğretim kurumunda halen kayıtlı olan öğrenciler, Sabancı Üniversitesi tarafından sunulan derslere "özel öğrenci" olarak katılmak üzere başvuruda bulunabilirler. 

Lisans seviyesinden ders almak için bir yükseköğretim kurumunda lisans programında kayıtlı öğrenci olmak, 

Lisansüstü seviyesinden ders almak için bir yükseköğretim kurumunda yüksek lisans, doktora veya sanatta yeterlilik programında öğrenci olmak.

Özel öğrenci olarak başvurunun kabul edilmesi, herhangi bir diploma programına kabul edilmek anlamına gelmemektedir. Sabancı Üniversitesi’nden özel öğrenci olarak ders alan öğrencilere talep etmeleri durumunda kayıtlı oldukları dersleri ve bu derslerden aldıkları notları gösteren transkript verilir.


Son başvuru tarihi 13 Eylül 2021

2021-2022 Akademik Yılı Güz Dönemi başvuru koşulları için tıklayınız.

2021-2022 Akademik Yılı Güz Dönemi Başvuru için tıklayınız.

 

Sabancı Üniversitesi

Öğrenci Kaynakları Birimi

Orta Mah. Üniversite Cad.

34956 Tuzla-İSTANBUL

Tel: 0216 483 90 93

Faks: 0216 483 90 73

E-posta: studentinfo@sabanciuniv.edu, ssadmission@sabanciuniv.edu

ELAE 1. Aşama Sonuçları ve 2. Aşama Yazma Sınav Odaları

ELAE 1. Aşama Sonuçları ve 2. Aşama Yazma Sınav Odaları

6 Eylül 2021 ELAE (İngilizce Dil Ölçme Sınavı) 1. Aşama Sınav Sonuçları:

ELAE I. Aşama sonucunuzu öğrenmek için tıklayınız.

Sınav sonuçları, sözlü iletişimden doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonda kesinlikle paylaşılmamaktadır.

ELAE sonuçları, harf notu olarak açıklanmaktadır. Prosedürlerimiz gereği rakamsal not açıklanmamaktadır. Harf notlarının açıklaması şu şekildedir:

SL (Satisfactory in the ELAE) : 6 Eylül 2021 tarihinde yapılan 1. Aşama İngilizce Dil Ölçme Sınavı’nda yeterli başarıyı göstermiş olan ve 7 Eylül ve 9 veya 10 Eylül 2021 İngilizce Dil Ölçme Sınavı’na girmeye hak kazanmış öğrencilerimizi gösterir.

UL (Unsatisfactory in the ELAE): 6 Eylül 2021 tarihinde yapılan 1. Aşama İngilizce Dil Ölçme Sınavı’nda yeterli başarıyı gösterememiş olan öğrencilerimizi gösterir. Bu öğrencilerimiz, sınav notları doğrultusunda Temel Geliştirme Yılı’na (TGY) 2021-2022 Güz Dönemi’nde Diller Okulu’nda (DO) 1, 2. veya 3. seviyeden başlarlar.

2021-2022 Güz Dönemi için Temel Geliştirme Yılı dersleri 27 Eylül 2021, Pazartesi günü başlayacak olup, sınıf listeleri ve ders programları 24 Eylül 2021, Cuma günü saat 15:00’ten itibaren MySU’da yayınlanacaktır. Sınıf atamaları Diller Okulu Direktörlüğü tarafından yapılacaktır. Öğrencilerimizin ayrıca ders kaydı yapmalarına gerek yoktur.

NA (Non-Attendance): Sınava katılmayan öğrencileri gösterir. “NA” notu, “UL” notu gibi değerlendirilir.

2. AŞAMA SINAVI TARİH VE SINAV SAATLERİ:

Yazma Sınavı: 7 Eylül 2021 10.00-10.45

Zoom oda bilgisi için tıklayınız.

Zoom Oda bilgisine erişmek için;

Yeni girişli öğrencilerimiz kendilerine SMS ile iletilen kullanıcı adı (newstudentxxx@sabanciuniv.edu) ile,

Eski öğrencilerimiz ID numaraları ile sorgulama yapabilirler.

ELAE 2. Aşama Yazma sınavına SuCourse üzerinden ELAE 1. Aşama sınavına girişte kullandığınız sizlere daha önce SMS ile gönderilmiş olan kullanıcı adı (newstudentxxx@sabanciuniv.eduve parola ile giriş yapabilirsiniz. Kendi oluşturduğunuz kullanıcı adı ve parolanız bu sınavda geçerli değildir.

Yazma sınavına hem Zoom hem de üniversite sistemi (SuCourse) üzerinden eş zamanlı bağlanılması gerekmektedir. Öğrencilerin 10 dakikalık planlama bölümünde not alabilmek için 1 boş A4 dosya kağıdı ve 1 kalem yanlarında bulundurmaları gerekmektedir.

Öğrencilerin sınava girişte sorun yaşamamaları için sınav öncesinde SUCourse üzerinde deneme sınavı açılmış olup, öğrencilerimizin bu oturum üzerinden sisteme deneme girişi yapmaları gerekmektedir. Deneme sınavına erişim 6 Eylül 2021 Pazartesi günü saat 23.59’de kapatılacaktır. 

Sınav başlangıç ve bitiş süresi sınav işlemlerinin uzun sürebilmesi nedeni ile değişiklik gösterebilmektedir.

Konuşma Sınavı: 9 veya 10 Eylül 2021 tarihlerinde her bir öğrenci için 20’şer dakikalık dilimler halinde yapılacaktır.

Konuşma Sınav Bilgisi: 2. Aşama Konuşma Sınavı için Zoom sınav odası bilgisi, 8 Eylül 2021, Çarşamba günü saat 21:00’ dan itibaren Sabancı Üniversitesi web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

2. Aşama sonuçları, 13 Eylül 2021, Pazartesi günü saat 21:00’den itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

Sınav sonuçları, sözlü iletişimden doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonda kesinlikle paylaşılmayacaktır.

ELAE sınavları için mazeret sınavları düzenlenmez.

ELAE sınavı ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://sl.sabanciuniv.edu/students/elae

SuCourse ile ilgili yaşanabilecek teknik sorunlar için schooloflanguages@sabanciuniv.edu adresine e-posta atabilirsiniz.

Sınav ile ilgili her türlü sorunuz için 0216 483 91 50 no’lu numaradan Diller Okulu ile iletişime geçebilirsiniz.

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

Öğretim Üyemiz Burç Mısırlıoğlu’nun projesine TÜBİTAK 1001 desteği

Öğretim Üyemiz Burç Mısırlıoğlu’nun projesine TÜBİTAK 1001 desteği

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Burç Mısırlıoğlu’nun yürütücüsü olduğu proje, TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalarını Destekleme Programı kapsamında destek almaya hak kazandı.

Burç_Mısırlıoğlu

Burç Mısırlıoğlu’nun projesi, “Ferroelektrik/dielektrik tabakalı yapılarda negatif kapasitans kararlılığı ve sınırları” başlığını taşıyor. Proje kapsamında MDBF Öğretim Üyeleri Kürşat Şendur ve Murat Kaya Yapıcı ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Barış Okatan araştırmacı olarak yer alıyor. Projede, yarı iletken tabanlı tranzistörlerde güç tüketimini düşürebileceği öngörülen negatif kapasitans davranışının ferroelektrik/dielektrik çiftli veya daha çok tabakalı yapılarda fizibilitesinin ve kararlığının anlaşılması hedefleniyor.

Projenin önemine değinen Mısırlıoğlu, şunları söyledi: Entegre devrelerin güç tüketimlerini düşürebilmek aygıt boyutlarının azaltılması ile paralel yürüyen bir gayret. Bu devreler çoğunlukla MOSFET (Metal oxide semiconductor field effect transistor – metal oksit yarı iletken alan etkili tranzistor) temelli aygıtlara dayanmakta. MOSFET’ler gözle görülemeyecek küçüklükte, hatta sadece elektron mikroskopları ile ancak gözlemlenebilen aygıtlar. Örneğin bir işlemcide MOSFET’lerden milyarlarcası 1-2 cm2’yi geçmeyen bir alanda bulunabilmekte ve bu nanoteknolojinin en ileri noktalarından biri olarak da gösterilmekte. Buna rağmen bu ve benzeri aygıtlar şu anda dünyadaki elektrik üretiminin %10 kadarını tüketmektedirler. 10 yıl sonra bu miktarın %50’ye yaklaşabileceğini öngören senaryolar mevcut ve dolayısı ile düşük güç tüketimi ile çalışabilmeleri kaçınılmaz bir ihtiyaç. MOSFET aygıtları temelde saniyede milyonlarca kez “on” ve “off” durumları arasında giden gelen elektrik anahtarlarları olarak düşünülebilir ve tahmin edilebileceği üzere “on” durumu aygıttan akımın geçebildiği duruma, “off” ise akımın geçemediği, daha doğrusu yüksek direnç durumuna denk gelmekte. Bilgisayar dilinde “1” ve “0” durumlarına tekabül eden işe bu akımların geçip geçmemesidir esasen. Ferroelektrik malzemeler hafıza işlevi için uzun yıllardır MOSFET'lere entegre edilmek istenmektedir ve bu çalışmalar sırasında “negatif kapasitans” bir nevi "yan etki" olarak yarı iletken endüstrisinin gündemine gelmiştir. Bu etki yolu ile tranzistörün "on” ve “off” durumları arasında gidip gelmesinin yarattığı güç tüketiminin aşağı çekilebilmesi, bu sayede düşük güçlerde çalışabilen MOSFET’lerin yapılabilmesi yoğun ilgi gören ve çalışılan bir konu haline gelmiştir. Biz bu projemizde bir MOSFET aygıtında negatif kapasitansın bazı seçilmiş ferroelektrik-dielektrik nano-tabakalı malzemelerin kararlı bir özelliği olup olamayacağını kuramsal olarak inceleyip bu davranışın fiziğini ve malzeme parametrelerine bağlılığını derinlemesine anlamayı hedefliyoruz. Proje sonunda da bazı aygıt önerileri de yapabilmeyi ümit ediyoruz.

“Dün Bugün İstanbul” Sergisi Sakıp Sabancı Müzesi’nde kapılarını açtı

“Dün Bugün İstanbul” Sergisi Sakıp Sabancı Müzesi’nde kapılarını açtı

Sabancı Holding desteğiyle düzenlenen Dün Bugün İstanbul sergisi, 22 genç sanatçının gözünden İstanbul’a dair bir durum tespitinde bulunuyor. Topluluk olarak sürdürülebilirliği odağına alarak faaliyet gösterdiği her alanda olduğu gibi, kültür ve sanata destek kapsamında da öncü ve örnek projelerin yanında olduklarını söyleyen Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper “sanatın ve sanatçının, yaşadığımız sosyal ve çevresel sorunlara yönelik farkındalığı artırmak, sürdürülebilir çözümler üretmek açısından da çok önemli bir rol üstlendiğini düşünüyoruz” dedi.

ssm mezunlar sergi

Sabancı Holding, “Yeni Neslin Sabancı’sı” vizyonu doğrultusunda, gençlere ve geleceğe yatırım yaparken, kültür ve sanatın da en büyük destekçileri arasında yer almaya devam ediyor. Bu kapsamda Sabancı Holding katkılarıyla gerçekleştirilen, Dün Bugün İstanbul Sergisi, 3 Eylül 2021 Cuma günü Sakıp Sabancı Müzesi’nde ziyaretçilerine kapılarını açtı.

Sabancı Üniversitesi öğretim görevlisi ve sanatçı Murat Germen’in çağrısıyla buluşan ve yolu Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı programından geçmiş 22 sanatçının bir araya geldiği sergi, İstanbul’un dünü ve bugününü ortaya koyarken, geleceğini de düşünmemizi sağlıyor. Serginin açılışı, Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ve Murat Germen’in katılımıyla gerçekleştirildi.

“Gençlerin başrolde olduğu sanatın dönüştürücü ve iyileştirici gücüne inanıyoruz”

Açılışta konuşan Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, “Geçtiğimiz yıl, pandemiyi dünyada ve ülkemizde çok sert bir şekilde yaşarken, bugüne kadar yaptığımız yatırımlar sayesinde işlerimizi başarıyla yönettik, yarınlara odaklanma fırsatı yakaladık” dedi. “Bu kapsamda sürdürülebilirliği de ana odağımıza alarak Topluluk vaadimizi ‘Sürdürülebilir bir yaşam için, öncü girişimlerle Türkiye ile dünyayı birleştiririz’ olarak yeniledik” diyen Alper, “100 yıla yaklaşan geçmişiyle, her daim Hacı Ömer Sabancı’nın ‘Bu topraklardan kazandıklarımızı bu toprağın insanları ile paylaşmalıyız’ prensibiyle hareket eden topluluğumuz, sadece iktisadi anlamda değil, kültür, sanat, eğitim gibi toplumsal kalkınmanın omurgası olarak nitelendireceğimiz alanlarda da öncü ve örnek olmayı sürdürüyor” diye vurguladı. Cenk Alper sözlerini şöyle sürdürdü:

İnsanlık adına çok zor zamanlardan geçmemize rağmen Sabancı Topluluğu olarak her zaman, sanatın dönüştürücü ve iyileştirici gücüne inandık ve işte tam da bu yüzden sanat dedik… Gençlerin başrolde olduğu bir sanat. Yaratıcı bakış açılarının toplumda farkındalık yaratacağını, bir ışık yakacağını, bir umut vereceğini düşündük. Dün Bugün İstanbul sergisi, bu inancımızın bir sonucu. Sanatın ve sanatçının, yaşadığımız sosyal ve çevresel sorunlara yönelik farkındalığı artırmak, sürdürülebilir çözümler üretmek açısından da çok önemli bir rol üstlendiğini düşünüyoruz” dedi.

Dün_bugün_istanbul

Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ise konuşmasında: “2010 yılında müzemizde açtığımız ‘Bizantion'dan Istanbul'a. Bir Başkentin 8000 Yılı’ adlı tarihi sergimizde İstanbul’un tüm tarihi boyunca ve de hâlâ sahip olduğu renkli kalabalığını, bu devingen kitlenin getirdiği enerjiyi, her türlü yeniliğe ayak uydurma becerisini; binlerce yıllık geçmişe rağmen yansıttığı gençliği, her yeniliği içine sindirme yeteneğini de anlatmaya çalışmıştık.  Aradan 11 yıl geçti. Yalnız dünyada değil, ülkemizde ve elbette İstanbul'da pek çok şey değişti. Birbiri ardına yükselen dev binalar, kıtaları aşan yol ağları, denizin altından geçen tüneller, İstanbul'u komşu kentlerle birleştirircesine genişleyen sınırlara ve pek çok Avrupa ülkesi nüfusunu aşan bir kitleye ev sahibi kılıyor. Bizler İstanbul'daki gelişme ve genişlemeleri, kurulan yeni beldeleri izlemekte zorlanıyoruz. Tarih boyunca dünyaya açık penceresiyle her türlü göç ve kalabalığı içine alıp sindiren İstanbul'un da bu ansızın gelen, kültürüne yabancı milyonluk göç karşısında zorlandığını görüyoruz.

Dün Bugün İstanbul sergisinde İstanbul'a bu kez tarihin ve arkeolojinin değil, genç sanatçıların çağdaş gözüyle bakacağız... Sergide; mimar, öğretim üyesi, İstanbul'un değişimini yakından izleyen ve fotoğraflarında bunu yansıtan sanatçı Murat Germen'in çağrısıyla bir araya gelen ve yolu Sabancı Üniversitesi’nden geçen 22 genç sanatçının bu sergiye özel ürettiği birbirinden bağımsız eserlerini göreceğiz. İstanbul’un sanatçılara verdiği ilhamı ve aynı zamanda onlara yüklediği bellek inşa etmek misyonunu hissedeceğiz. Dün Bugün İstanbul sergisinde gençlerin enerjisinin hepimize iyi geleceğine inanıyorum” dedi.

“Kadim ama yorgun bir şehir için neler yapabiliriz?” 

Sabancı Üniversitesi öğretim görevlisi ve sanatçı Murat Germen ise, “Yolu Sabancı Üniversitesi’nden geçen bu 22 sanatçıya yaptığımız çağrı öncesi niyetimiz, Sabancı Üniversitesi’nin ‘birlikte yaratmak ve geliştirmek’ düsturunu takiben, kadim ama yorgun İstanbul için neler yapabiliriz, onu keşfedebilmekti” dedi. Küresel salgın nedeniyle fiziksel buluşmalar olmasa da sanatçıların çevrimiçi platformlarda bir araya geldiklerinden bahseden Germen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çoğulcu ve sorgulayıcı bir yaklaşım ile bugünlere geldik. Dün Bugün İstanbul adlı sergide de bu yaklaşımın izini görüyoruz. Sanatçıların kendi iradelerinin ürünü olan işler birbirine benzemiyor; ancak konuşuyor ve birbirlerini tamamlıyorlar: İstanbul’u önemsiyor, ‘acil yardım çağrısına nasıl cevap verebiliriz, bu kente biricikliğini nasıl tekrar kazandırabiliriz?’ sorularına cevap arıyorlar.”

Dün_bugün_istanbul-2

Erişilebilir bir sergi, erişilebilir bir İstanbul!

Dün Bugün İstanbul Sergisi; Ahu Akgün, Aslı Narin, Begüm Yamanlar, Beril Ece Güler, Burak Dikilitaş, Canan Erbil, Cemre Yeşil Gönenli, Deniz Ezgi Sürek, Didem Erbaş, Ege Kanar, Eren Sulamacı, Eser Epözdemir, Korhan Karaoysal, Mekânda Adalet Derneği, Neslihan Koyuncu Bali, Nora Bryne, Onur Özen, Örsan Karakuş, Serkan Taycan, Sıla Ünlü İntepe, Sinan Tuncay ve Zeynep Kaynar’ın eserlerinden oluşuyor. Sanatçıların, İstanbul’un dünü ve bugününü düşündükleri, kente dair bir durum tespiti yaptıkları sergi, ziyaretçilerin İstanbul’un geleceğini de düşünmesine neden oluyor.

Mekâna özel hazırlanan eserler, çevre, hayvan popülasyonu, kentsel dönüşüm, toplumsal yaşam, tarihi mekânlar, su kaynakları, ulaşım ve ütopya / distopya kavramlarının da aralarında bulunduğu temalar ışığında, kent dinamiklerine dair yorumlar içeriyor. Sergi seçkisi yağlıboya resim, çizim, enstalasyon, fotoğraf, video ve serigrafi baskıyı içeren geniş bir mecra yelpazesinden oluşuyor.

Koronavirüs (COVID-19) salgını kaynaklı aksaklıklara, tam ve kısmi kapanmaların yarattığı imkânsızlıklara rağmen, kentin çeşitli merkezlerini konu alan işlerin üretim sürecine, İstanbul’un birçok kurumunun yanı sıra bu şehirde yaşayanlar da katkıda bulundu.

Bu yıl Sabancı Vakfı’nın Fark Yaratanlar Programı’na seçilen girişimlerden Erişilebilir Her Şey ile Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin ortak çalışması ve Sabancı Vakfı desteğiyle Dün Bugün İstanbul sergisi, görme ve işitme engelli bireyler için erişilebilir bir içerikle hazırlandı. Erişilebilir Her Şey uzmanları tüm bilgi panolarını işaret diline çevirdi; ayrıca video, yerleştirme ve görselleri sesli betimledikleri kayıtlar gerçekleştirdi. Bu kapsamda aynı zamanda sergi alanı ve rotasının sesli betimlemeleri de hazırlandı ve ziyaretçilerin QR kodu kullanarak ulaşabilecekleri tüm bu içeriklerle sergi erişebilir bir niteliğe kavuştu.

Sabancı Ünivertesi çalışanları ve öğrencileri Dün Bugün İstanbul sergisini 3 Eylül – 28 Kasım tarihleri arasında ücretsiz ziyaret edebilir.

Sabancı Üniversitesi, tedavisi olmayan gece körlüğüne çare arıyor

Sabancı Üniversitesi, tedavisi olmayan gece körlüğüne çare arıyor

Sabancı Üniversitesi, yürütücülüğünü üstlendiği bir projeyle, halk arasında ‘Gece Körlüğü ya da Tavuk Karası’ olarak bilinen ve henüz bir tedavisi bulunmayan hastalık için ilaç geliştirecek. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Cavit Ağca, yürüttükleri çalışmalarla, tıp biliminde “Retinitis Pigmentosa” olarak tanımlanan ve her 3 bin kişiden 1'inde görülen hastalığın sonucu olarak yaşanan körlüğe çare bulmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye’den de hastaların klinik çalışmalara katılabileceğini vurgulayan Ağca, klinik çalışmalar tamamlandıktan sonra, hastalarda genel bir ilaç tedavisine başlamanın mümkün olabileceğini kaydetti.

cavit_ağca

Sabancı Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Cavit Ağca’nın yürüttüğü "cGMP Analoglarının Retinitis Pigmentoza (RP) Tedavisine Dönüştürülmesi" projesiyle, söz konusu hastalık nedeniyle körlük yaşayan hastaların ilaçla tedavisini mümkün kılabilmek için çalışmalar yapıyor.

Avrupa Birliği Nadir Hastalıklar Proje Çalışması kapsamında konsorsiyum projesi olarak yürütülen çalışmanın diğer yürütücüleri ise, Italya’nın UNIMORE Üniversitesi’nden Valeria Marigo (ana yürütücü), Careggi Üniversite Hastanesi AOUC’den Vittoria Murro, İsveç Araştırma Enstitüleri RISE’dan Nicolaas Schipper, Almanya’nın Mireca Medicines şirketinden Francois Paquet-Durand, Hannover Klinik Araştırma Merkezi HCTC’den Heiko von der Leyen ve Doğu Finlandiya Üniversitesi’nden Arto Urtti. Projede ilk hedef klinik ön çalışmaların tamamlanması. Söz konusu çalışmalar, formülasyonun geliştirilmesi, farmakokinetik ve toksisite testleri ile klinik dizaynının tamamlanması gibi, modellemeler, klinik beklentiler, hastaların tanımlanması ve doz rejimleri gibi süreçlerden oluşuyor. Projenin bu aşamasının tamamlanmasına paralel olarak ise klinik çalışmalara başlanması planlanıyor.

PROJENİN ÜRÜNE DÖNÜŞMESİNDE ÖNEMLİ AŞAMA

Retinada rastlanan Retinitis Pigmentosa (RP) ya da halk arasında kullanıldığı üzere Gece Körlüğü veya Tavuk Karası hastalığı sebebiyle oluşan körlüğü durdurmak veya yavaşlatmak amacıyla yürüttükleri projede, hayvan testlerine başladıkları bilgisini veren Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Cavit Ağca, şunları söyledi:

“Klinik deneylerde hayvan testlerine geçişle birlikte projenin ürüne dönüşmesi anlamında önemli bir aşamaya geldik. Hedefimiz, 3 yılın sonunda birinci faz çalışmalarına başlamak ve daha sonraki yıllarda klinik fazlar kapsamında hastalarda tedaviye başlamak; klinik deneyler tamamlandıktan sonra da RP’ye karşı genel bir ilaç tedavisi olarak kullanmak.”

gece körlüğü-1

TÜRKİYE’DEN HASTALAR DA KLİNİK ARAŞTIRMALARA KATILABİLECEK

Klinik araştırmalarına katılacak hastaların seçiminde, Türkiye’den hastaların katılması için de bir planlama yapmayı planladıklarını aktaran Ağca, şöyle devam etti:

“Retinitis pigmentosa, kalıtsal bir göz hastalığı ve zamanla retina hasarına ve ağır görme kaybına sebep oluyor. Retinada ışığı algılayıp görme sinyallerini oluşturan fotoreseptör hücreleri bulunur. RP'nin erken evrelerinde, çubuk fotoreseptorler, koni fotoresepetorlerden daha ciddi şekilde etkilenir. Çubuklar öldükçe de insanlar, gece körlüğü ve görme alanında ilerleyici bir kayıp yaşarlar. RP'nin geç evrelerinde ise insanlar daha fazla görüş alanını kaybetmeye ve tünel görüşü geliştirmeye başlar. Bu da okuma, araba kullanma, yardımsız yürüme veya yüzlerle nesneleri tanıma gibi, günlük yaşamın temel görevlerini yerine getirmekte zorlanmalarına sebep olur.”

HER 3 BİN KİŞİDEN 1’İNDE GÖRÜLÜYOR

RP’nin, dünyadaki her 3 bin ila 4 bin kişiden 1'ini etkilediğini kaydeden Ağca, “2020 yılında 7,7 milyarın üzerinde olduğu tahmin edilen dünya nüfusunda, yaklaşık 1,9 ila 2,5 milyon insanın, RP bozukluğuna sahip olduğu tahmin edilebilir. Bu oran, yaklaşık 83 milyon nüfuslu Türkiye’de, 20 bin ila 27 bin kişinin RP'ye sahip olduğu anlamına geliyor. Son yıllarda hastalığa bizim laboratuvarımızda da yoğun olarak çalışılan neroprotektif gen terapi, optogenetik, çip teknolojisi ve fotoreseptor transplantasyonu gibi tedaviler, hala geliştirilme aşamasında. Maalesef günümüzde bu hastalığın iyileşmesini sağlayacak veya ilerlemesini durduracak bir tedavi yok. Onun yerine görmeyi daha verimli hale getiren aygıtlar ve metodlar, yani geriye kalan görme yetisinin daha etkili kullanılabilmesi için özel gözlük ve büyüteçler kullanılıyor” diye konuştu.

gece körlüğü-2

AMAÇLARDAN BİRİ DE KOLAY TANI

RP'ye 90'dan fazla farklı gendeki mutasyonların neden olabileceğine, farklı mutasyonlara sahip hastaların ise aynı tedaviden yararlanabilmesi için ortak süreçleri hedeflemenin önemine dikkat çeken Ağca, şunları söyledi:

“Bu projenin amacı, aslında, farklı RP biçimleri için bir ilaç ve tedavi protokolünün geliştirilmesi. Bu bağlamda şu ana dek proje kapsamında lipozomal bir formulasyon kullanarak, hücre fotoreseptor ölümünü önleyen bir tedavi yöntemi geliştirildi. Bu formulasyon, şu ana kadar RP’ye neden olan 3 farklı hayvan mutasyonunda başarı sağladı. 4. mutasyon için de Sabancı Üniversitesi’nde çalışmalara başladık. Projenin diğer bir amacı ise, kolay tanı sağlamak için belirteçler bulmak ve bu belirteçleri kullanarak tedavi sırasında hastaların tedaviye verdiği cevapları hızlı bir şekilde yorumlamak. Proje şu an çok ileri bir seviyede ve umut verici.”

Sabancı Üniversitesi’nin Lise Yaz Okullarına 23 ilden ve 4 ülkeden toplam 565 öğrenci katıldı

Sabancı Üniversitesi’nin Lise Yaz Okullarına 23 ilden ve 4 ülkeden toplam 565 öğrenci katıldı

Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu kapsamında düzenlenen; Lise Yaz Okulu, İngilizce Dil Okulu ile Uygulamalı Nanoteknoloji Yaz Okulu’nun tüm dönemleri tamamlandı. Online olarak gerçekleşen Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu, 23 farklı ilden ve 4 farklı ülkeden öğrencileri ağırladı.

Sabancı_Üniversitesi_kampüsten

2011 yılından bu yana düzenlenen, 13-17 yaş arasındaki gençlerin farklı alanlarda kendilerini geliştirmelerini sağlayan ve çok kültürlü üniversite ortamına hazırlanmalarına imkan veren Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu bu dönem de online olarak gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi tarafından düzenlenen yaz okullarına bu yıl; Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Isparta, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Mersin, Muğla, Samsun ve Sivas olmak üzere 23 ilden ve Almanya, Amerika, İspanya ve İsrail olmak üzere 4 farklı ülkeden toplam 565 öğrenci katıldı.

Sabancı Üniversitesi Online Lise Yaz Okulu

İki haftalık üç dönem halinde düzenlenen Lise Yaz Okulu’nda öğrenciler, mühendislik ve doğa bilimleri, sosyal bilimler, sanat, yönetim, başarı ve meslek dahil olmak üzere 40’dan fazla üniversite dersi arasından seçim yaparak, tatil dönemini eğlenceli bir öğrenme sürecine dönüştürdü.

Sabancı Üniversitesi Online İngilizce Dil Okulu

Eğlenceli aktivitelerle zenginleştirilmiş olan Sabancı Üniversitesi Online İngilizce Dil Okulu, 13-16 yaş grubu öğrencilere İngilizce becerilerini geliştirebileceği bir ortam sundu. Öğrenciler, yoğun İngilizce eğitiminin yanı sıra ders dışı kişisel gelişim seminerleri ve üniversite tanıtımı etkinlikleriyle zenginleştirilen programda ufuklarını genişletme şansı da yakaladılar.

Sabancı Üniversitesi Online Uygulamalı Nanoteknoloji Yaz Okulu

Nanoteknolojiyle ilgili güncel gelişmeler ve uygulamalar hakkında bir farkındalık yaratmayı ve gençlerin gelecekteki meslek seçimlerinde yönlendirici olmayı hedefleyen Online Uygulamalı Nanoteknoloji Yaz Okulu’nda bilime ve laboratuvar çalışmalarına meraklı öğrenciler, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (SUNUM) uzmanlık ve liderliğinden faydalandı.

Mezunumuz Hayal Pozantı ile ABD’deki başarılı çalışmalarını konuştuk

Mezunumuz Hayal Pozantı ile ABD’deki başarılı çalışmalarını konuştuk

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı 2004 mezunumuz Hayal Pozantı, başta ABD olmak üzere dünyanın çeşitli merkezlerindeki sanat galerilerinde başarılı çalışmalara imza atıyor.

Çalışmalarını ABD’de sürdüren Pozantı yüksek lisans eğitimini Yale Üniversitesi'nde tamamladı. 2015 yılında ilk kişisel sergisi “Deep Learning”i, Connecticut eyaletinde bulunan Aldrich Contemporary Art Museum'da açtı. Pozantı, 2018 yılında, San Francisco'da bulunan Jessica Silverman Galleri’de “Dünyanın Mırıltıları” başlıklı sergisi ile sanatseverlerin karşısına çıktı. Bunun gibi birçok önemli çalışmaya imza atan Pozantı, son olarak New York’un en büyük halk kütüphanesinin tavanına yazının tarihini anlatan 12 adet figür çizdi. Mezunumuz Hayal Pozantı ile üniversitedeki günlerinden, ABD’deki başarılı çalışmalarına kadar birçok konuyu konuştuk.

Hayal_Pozantı

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?

H.P: 1983 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokulun son 3 senesini Houston’da bitirdim. Ortaokul ve lisede Robert Koleji’ne gittim. Sonrasında da Sabancı Üniversitesi’nde Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı’ndan mezun oldum. Mezuniyet sonrası İstanbul’da kültür, müzik, sanat ve moda gibi çeşitli alanlarda çalışma imkanım oldu. 2009 yılında Yale Universitesi’nde Sanat Master’i programına kabul edildim ve o günden beri ABD’de yaşıyorum. New York’ta 7 sene, Los Angeles’ta 3 sene, şimdi de en son olarak 2020 yılının Ekim ayından beri Güney Vermont’ta yaşamaktayım. Yale’den mezun oldugumdan beri sadece sanat ile haşır neşirim. Hem Amerika’da hem de dünyanın çesitli merkezlerindeki galerilerde, fuarlarda ve müzelerde işlerimi sergilemekteyim.

Bugün baktığımızda yaptığınız çalışmalardan dolayı dünyada tanınırlığınız her geçen gün artıyor. Son olarak New York’un en büyük halk kütüphanesinin tavanına yazının tarihini anlatan 12 adet figür çizdiniz. Bu çalışmanızın detaylarını bizimle paylaşabilir misiniz?

H.P: Bu eser 25 metre uzunluğunda, 5 metre eninde ve dört kat yüksekliğinde bir tavanda yer alıyor. Eserin kendisi 95 ayrı parçadan oluşan 12 tane şekli temsil ediyor. Her şekil, küresel olarak yazının gelişiminde önemli olan tarihleri içeriyor. 4. yüzyılda Mezapotamya’da kil yazıtlar, Çin’de kağıdın icadı, İtalya’da daktilo, Fransa’da Körler Alfabesi ve Amerika’da dijital mürekkep ve arada birçok keşfin daha yapıldığı yüzyıllar ve tarihler bu şekillerin içinde gizli. Bu çalısma ile insanlığın ülkeler, sınırlar ve diller ile ayrışmaktan ziyade, ortak paydalarının, hayallerinin üstüne odaklanmasını umuyorum. Eserin kendisinin ortaya çıkma süreci üç sene kadar sürdü. Öncelikle kütüphane ve mimarlar benimle bağlantıya geçip kavramsal bir model öne sürmemi istediler. Minik eskizlerden mini maketlere, mini maketlerden büyük maketlere, büyük maketlerden büyük şekillere uzanan uzun bir yoldan geçildi. Üretim sürecinde benim ekibimdeki mühendisler, marangozlar, boya ekiplerinin yanı sıra kütüphanenin ve mimarların ekibindeki mühendisler, ustalar ve inşaat sorumlularından oluşan büyük ekiplerin idaresi söz konusuydu. Bugüne kadar üstünde çalıştığım en büyük ve kapsamlı yaratıcılık ve üretim süreciydi.

Hayal_Pozantı-1

Bunun dışında New York’un ulaşım merkezinde de bir serginiz olmuştu. Bu ve bunun gibi diğer önemli işlerinizden de bilgi verir misiniz?

New York’ta yıkılan ikiz kulelerin bulunduğu alana bir anıt ve ulaşım merkezi inşa edildi. Ulaşım merkezini oluşturan binaların içinde 20 ekran bulunuyor. Bu ekranların en büyüğü 80 metre uzunlukta. 2017 yılında, New York’taki en büyük sanat kurumlarından biri olan “Kamusal Alanda Sanat Fonu” benden bu ekranlar için bir çalışma üretmemi istedi. Ekranlarda normalde aralıksız olarak reklamlar dönüyordu. 1 dakikalık reklamların arasında gösterilen bir video çalışması hazırladım. Yaklaşık 3 ay boyunca binlerce New York’lu bu çalışmamı gördü. İşin kavramsal yanını kurgularken mekanın tarihini anan ama geleceğe de umutla bakan bir çalışma çıkarmak istedim. Bu nedenle videomda ‘Ne Olursa Olsun Şefkat’ cümlesini tekrarladım. Binaya baktığınızda çok yoğun hislere tanıklık yapan beyaz bir anıt gibi görünüyor. Video isminin de dolayısıyla huzurlu, sakin ve yumuşak doku ile birlikte iletişim içinde olmasını istedim.

Sabancı Üniversitesi mezunu olarak üniversitedeki günlerinize gidecek olursak, almış olduğunuz eğitimden, üniversitedeki sosyal yaşama kadar neler söylersiniz?

H.P: Sabancı Üniversitesi’ni Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir eğitim programı sunduğu için seçtim. Çünkü benim inandığım bir şey var. İnsanlar kariyerlerine sadece mühendis veya sanatçı olarak devam etmek yerine, farklı alanlara da yöneldiğinde çok daha başarılı olabiliyor. Bu şekilde yeni icatlar, öneriler ve özünde yaratıcılık ortaya çıkıyor. Bu imkanlardan yararlanmak, sosyal çevremi geniş tutabilmek ve ufkumu tüm dünyaya açık tutabilmek için Sabancı Üniversitesi’ni seçtim. Bu benim için en doğru tercihti.

Sabancı Üniversitesi’nin kariyerinize sağladığı katkıları anlatır mısınız?

H.P: Kendi alanımda çok detaylı ve kapsamlı bir eğitim aldım. Bugün, o aldığım eğitimin katkılarını hala çok net bir şekilde görebiliyorum. Sanat alanındaki hocalarım beni kavramsal olarak çok geliştirdiler. Tasarım bölümündeki hocalarım da bana teknik olarak günümüzde hala kullandığım çok önemli araçlar hediye ettiler. Türkiye’de, dünya çapında benim öne geçmemi sağlayan bir eğitim aldım ve bu vizyonlarından dolayı tüm hocalarıma minnetarım.

Hayal_Pozantı-2

Sabancı Üniversitesi’nde şu an eğitim gören gençler için neler söylersiniz? Onlara neler önerirsiniz?

H.P: Okulda ilgilerini çeken ama kendi bölümlerinde olmayan dersler varsa mutlaka bu derslere katılmalarını öneririm. Dünyayı değiştiren, yenileyen ve geliştiren tüm bireyler farklı alanlardan beslenen insanlar. İlham genellikle en beklenmedik anlarda insanın karşısına çıkıyor.

Kariyerinizle ilgili olarak gelecekteki hedef ve planlarınız neler?

H.P: Büyük projeler gerçekleştirmek istiyorum. Aynı zamanda atölyemde resim yapmaya devam etmeyi planlıyorum.

Abone ol