Öğrenci Kulüpleri’nin ortak sosyal medya hesabı: Sabancı University Clubs

Öğrenci Kulüpleri’nin ortak sosyal medya hesabı: Sabancı University Clubs

Sabancı Üniversitesi Öğrenci Kulüpleri’nin ortak sosyal medya hesabı olan Sabancı University Clubs’ı takip ederek her kulübün özel sosyal medya hesaplarına ulaşabilir, geçmiş ve gelecekteki etkinlerden anında haberdar olabilirsiniz.

öğrenci kulüpleri sosyal medya

Sabancı Üniversitesi Öğrenci Kulüpleri, kampüs yaşamının ayrılmaz bir parçası olmakla birlikte öğrenciler tarafından yürütülen, bireysel yetenekleri geliştirmek, takım halinde çalışabilmek, sosyal ve kültürel gereksinimleri karşılamak ve zaman yönetimini öğrenmek amacıyla ders dışı etkinlikleri gerçekleştirmek üzere kurulan demokratik yapılanmalardır.

2021-22 Akademik Yılı Yeni Girişli Öğrenciler için İngilizce Dil Ölçme Sınavı

2021-22 Akademik Yılı Yeni Girişli Öğrenciler için İngilizce Dil Ölçme Sınavı

Eylül 2021 Online ELAE 1. Aşama ve Online ELAE 2. Aşama Sınavları - Önemli Bilgiler

Eylül 2021 online ELAE 1. Aşama sınavına girecek öğrencilerimizin dikkatine,

2021-22 Akademik Yılı yeni girişli öğrencilerimizin bilgisayarlarından 1. Aşama sınavına Zoom uygulaması üzerinden bağlanmaları gerekmektedir. Öğrencilerimizin sınava girecekleri Zoom sınav oda bilgisi web sitemizde yayınlanacak sorgulama ekranı aracılığı ile duyurulacaktır. Ayrıca öğrencilerimizin, Zoom bağlantısı ile eş zamanlı olarak sınav sorularına Sabancı Üniversitesi sistemi (SUCourse) üzerinden erişmeleri gerekmektedir. SUCourse sınav kullanıcı adı ve şifresi öğrencilere SMS ile bildirilecektir. Öğrencilerin sınava girişte sorun yaşamamaları için sınav öncesinde SUCourse üzerinde deneme sınavı açılacak olup, öğrencilerimizin bu oturum üzerinden sisteme deneme girişi yapmaları gerekmektedir. Deneme sınavına erişim 5 Eylül 2021 Pazar günü saat 22.00’de kapatılacaktır.

Öğrencilerimiz üniversiteye kayıt işlemlerini tamamlamadan sınava girebilirler.

SUCourse+’a giriş ve diğer detaylar için tıklayınız.

1. AŞAMA SINAVI TARİHİ: 6 Eylül 2021, Pazartesi günü

Sınav sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 farklı oturumdan oluşacaktır. Öğrencilerin hangi oturumda sınava gireceği bilgisi web sitemizde yayınlanacak sorgulama ekranı ile en geç sınavdan bir gün önce duyurulacaktır.

1. Aşama sınavına girecek öğrencilerimizin, resimli resmi kimliklerini (nüfus cüzdanı, pasaport vb.) yanlarında bulundurmaları ve kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için sınavdan yarım saat önce Zoom sınav odasına giriş yaparak hazır bulunmaları önemle hatırlatılır.

ELAE, uzaktan yapılacağından öğrencilerin sınava girebilmeleri için internet bağlantısı sorunsuz çalışan ve çalışır durumda kamera, mikrofon ve hoparlörü olan bir bilgisayara ihtiyaçları vardır. Öğrencilerin sınav süresince kulaklık kullanmalarına izin verilmez.

1. Aşama sonuçları, 6 Eylül 2021, Pazartesi günü (sınav günü) saat 21:00’ den itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

1. Aşama sınavından başarılı olamayan (UL notu alan) öğrenciler sınav sonuçlarına göre, Temel Geliştirme Yılı’nda Rota 1, Rota 2 veya Rota 3’e yerleştirileceklerdir. 

1. Aşama sınavına girmeyen (NA alan) öğrenciler Rota 1’e yerleştirileceklerdir.

İngilizce seviyesinin düşük olduğunu düşünen yeni öğrencilerimizin de 1. Aşama sınavının tamamına girmeleri ve doğru olduğunu düşündükleri cevapları vermeleri, İngilizce seviyelerinin en doğru şekilde belirlenebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

2. Aşama Sınavına girecek öğrenci grubu:

  • 1. Aşamada başarı gösteren (SL-yeterli) notu alan yeni girişli öğrenciler

2. AŞAMA (Yazma ve Konuşma) SINAVI TARİH VE SINAV SAATLERİ:

Yazma Sınavı: 7 Eylül 2021, Salı / 10.00 – 10.45

Yazma Sınav Bilgisi: 2. Aşama Yazma Sınavı için Zoom sınav odası bilgisi, 6 Eylül, 2021 Pazartesi günü saat 21:00’ dan itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

Yazma sınavına hem Zoom hem de üniversite sistemi (SUCourse) üzerinden eş zamanlı bağlanılması gerekmektedir. 1. Aşamada kullanılan SUCourse kullanıcı adı ve şifresi bu sınavda da kullanılacaktır. Öğrencilerin sınavda not alabilmek için 1 boş A4 dosya kağıdı ve 1 kalem yanlarında bulundurmaları gerekmektedir.

Konuşma Sınavı: 9 veya 10 Eylül 2021 tarihlerinde her bir öğrenci için 20’şer dakikalık dilimler halinde yapılacaktır.

Konuşma Sınav Bilgisi: 2. Aşama Konuşma Sınavı için Zoom sınav odası bilgisi, 8 Eylül, 2021 Çarşamba günü saat 21:00’ dan itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

Konuşma sınavına bilgisayar kullanarak yalnızca Zoom üzerinden bağlanılması gerekmektedir. Bu sınava SUCourse üzerinden bağlanılmayacaktır.

Teknik bir aksaklık olması durumunda sınav başlangıç ve bitiş saatleri belirtilenden daha geç olabilecektir.

2. Aşama yazma ve konuşma sınavlarına girecek öğrencilerimizin, resimli resmi kimliklerini (nüfus cüzdanı, pasaport vb.) yanlarında bulundurmaları ve kimlik kontrollerinin zamanında yapılabilmesi için sınavdan yarım saat önce Zoom sınav odasına giriş yaparak hazır bulunmaları önemle hatırlatılır.

ELAE, uzaktan yapılacağından öğrencilerin sınava girebilmeleri için internet bağlantısı sorunsuz çalışan ve çalışır durumda kamera, mikrofon ve hoparlörü olan bir bilgisayara ihtiyaçları vardır. Öğrencilerin sınav süresince kulaklık kullanmalarına izin verilmez.

2. Aşama sonuçları, 13 Eylül, 2021 Pazartesi günü saat 21:00’den itibaren Sabancı Üniversitesi dış web sayfasında yayınlanacak olan sorgulama ekranı ile duyurulacaktır.

Sınav sonuçları, sözlü yanıtlamalardan doğabilecek olası yanlış anlama veya yanlış bilgilendirmeden kaçınmak ve güvenliği sağlamak amacıyla, telefonda kesinlikle açıklanmamaktadır. 

ELAE sınavları için mazeret sınavları düzenlenmez.  

ELAE sonuçları harf notu olarak şu şekilde açıklanır:

SL - Satisfactory from the ELAE İngilizce Dil Ölçme Sınavında Yeterli,

UL - Unsatisfactory from the ELAE İngilizce Dil Ölçme Sınavında Yetersiz; 

NA - Sınava girmedi / UL gibi işlem görür)

Prosedürlerimiz gereği rakamsal not kesinlikle açıklanmaz.

Sadece  2. Aşama sınavı sonuçlarında SL ve UL harf notları şu şekilde baremlere ayrılır:

SL – Yeterli*:  A-SL, B-SL, C-SL,

EL - Eylül 2021 ELAE sınavından muaf olan öğrencileri gösterir

UL - Yetersiz: D-UL, E-UL, F-UL,

NA - Sınava girmeyen/ UL gibi değerlendirilir,

Not baremi aşağıdaki gibidir:

ASL90 - 100
BSL80 - 89
CSL70 - 79
DUL60 - 69
EUL50 - 59
FUL0 -  49

 

 

 

 

 

* Öğrencilerin sınavda başarılı sayılabilmeleri için sınav ortalama notunun en az %70 olması ve hem yazma hem de konuşma sınavlarının her birinden en az %47,5 almış olmaları gerekmektedir.

2. Aşama sınavında yeterli puanı alamayan öğrenciler, ELAE 1. Aşama sınav sonuçlarına göre, Temel Geliştirme Yılı’nda Rota 3 veya Rota 4’e yerleştirileceklerdir.

2. Aşama sınavından başarılı olan (SL notu) alan öğrenciler, 2021-2022 Akademik Yılı’nda fakültelerine başlamaya hak kazanacaklardır.

ELAE ile ilgili detaylı bilgiye ve örnek sınavlara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. 

https://sl.sabanciuniv.edu/students/elae

SUCourse ile ilgili yaşanabilecek teknik sorunlar için schooloflanguages@sabanciuniv.edu adresine mail atabilirsiniz.

Sınav ile ilgili her türlü sorunuz için 0216 483 91 50 no’lu numaradan Diller Okulu ile iletişime geçebilirsiniz.

 

Başarılar dileriz,

Diller Okulu Direktörlüğü

SUNUM’dan Derin Teknoloji Girişimciliğinde Başarı Hikayeleri

SUNUM’dan Derin Teknoloji Girişimciliğinde Başarı Hikayeleri

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (SUNUM), nano ölçekli teknolojilere sahip start up’lara yönelik “Spin-SUNUM” adlı bir programı başladı.

Spin-Sunum

Kayıtların devam ettiği program çerçevesinde hazırlanan “Derin Teknoloji Girişimciliğinde Başarı Hikayeleri” etkinlik serisinin ilki, 2 Eylül  Perşembe Günü saat 14:00’te online olarak gerçekleştirilecek. Tarım ve sağlık sektörlerine odaklanan başarılı iki girişimin hikayesini dinleyeceğimiz etkinlikte SUNUM Direktörü Fazilet Vardar Sukan, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Doktora Sonrası Araştırmacısı ve Soyl-Gel’in CEO’su Senem Avaz ve Sabancı Üniversitesi Doktora Sonrası Araştırmacısı, SUNUM yarı zamanlı araştırmacısı Saltuk Hanay yer alacak.

Etkinlikte ilk olarak Fazilet Vardar, Spin SUNUM programı ile ilgili bilgi verecek. Etkinliğin devamında “Tarımda Nanoteknoloji” konusunu Senem Avaz, “Sağlıkta Nanoteknoloji” konusunu ise Saltuk Hanay değerlendirecek.

Etkinliğe kayıt olmak için tıklayınız.

Derin Teknoloji Girişimciliğinde Başarı Hikayeleri

14.00 - 14.15 - Spin SUNUM Programı nedir ve girişimcilere neler sunuyor?, Prof. Dr. Fazilet Vardar Sukan

14.15 - 14.45 - Tarımda Nanoteknoloji: SOYL-GEL- Dr. Senem Avaz

14.45 - 15.15 - Sağlıkta Nanoteknoloji: HANAY KİMYA- Dr. Saltuk Hanay

15.15 - 15.30 - Soru cevap, deneyim paylaşımı

2021-2022 GÜZ DÖNEMİ EK MADDE-1 KAPSAMINDA KURUMLARARASI YATAY GEÇİŞ BAŞVURU SONUÇLARI

2021-2022 GÜZ DÖNEMİ EK MADDE-1 KAPSAMINDA KURUMLARARASI YATAY GEÇİŞ BAŞVURU SONUÇLARI

MDBF Misafir Öğretim Üyesi Mihri Özkan enerji ve iklim alanındaki çalışmalarını gazeteSU’ya anlattı

MDBF Misafir Öğretim Üyesi Mihri Özkan enerji ve iklim alanındaki çalışmalarını gazeteSU’ya anlattı

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Misafir Öğretim Üyesi Mihri Özkan, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Harvard Üniversitelerinin birlikte organize ettikleri MIT A+B Advanced Energy Konferansı’nda, CO2 doğrudan hava yakalama teknolojileri ve batarya çalışmaları hakkında bir konuşma gerçekleştirdi.

Sabancı Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi Mihri Özkan, 20 yıldır Kaliforniya Üniversitesi’nin Riverside Kampüsünde Elektrik Elektronik bölümünde çalışmalarına devam ediyor. Çevre, iklim ve yeşil enerji konularındaki çalışmalarından dolayı “Climate Champion” ve “Change Maker” profesör unvanlarını alan Özkan, yine bu alandaki çalışmaları ile akademinin Oscarları olarak nitelendirilen National Academy of Inventers (Ulusal Mucitler Akademisi) – NAI listesinde bulunan beş Türk araştırmacı arasında yer alıyor. Mihri Özkan, ayrıca akademik kimliğinin yanı sıra çevre ve iklim aktivisti olarak da çalışmalar yürütüyor.   

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Misafir Öğretim Üyesi Mihri Özkan ile çalışmaları hakkında yaptığımız röportajı aşağıda okuyabilirsiniz.

Mihri Özkan

Merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitim ve kariyer hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?

M.Ö: Merhaba, Ankara doğumluyum ve Küçükesat’ta yaşadım. Lise ve orta öğrenimimi Kocatepe Mimar Kemal’de tamamladım. ODTÜ’den mezun olduktan sonra yüksek lisans çalışmalarıma Stanford Üniversitesi’nde devam ettim. Bu süre içerisinde IBM Almaden Araştırma Merkezi’nde stajyer araştırmacı olarak çalıştım. Endüstri tecrübelerimi Bay Area’da Applied Materials şirketinde çalışarak genişlettim. Daha sonra San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nden disiplinler arası doktora çalışmamla mezun oldum. Arkasından Kaliforniya Üniversitesi’nin Riverside Kampüsünde Elektrik Elektronik bölümünde öğretim üyesi olarak göreve başladım. 20 yıldır profesör olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Kaliforniya Üniversitesi’nin Rektörlük Ofisi tarafından kuruluşundan (1907) bugüne katkılarımdan dolayı “Remarkable Women of UCR” olarak seçildim. Çevre, iklim ve yeşil enerji konularındaki çalışmalarımdan dolayı “Climate Champion” profesör ve “Change Maker” profesör unvanlarını aldım. Şu anda Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde Misafir Öğretim Üyesi olarak görev alıyorum.

National Academy of Inventers (NAI) - Ulusal Mucitler Akademisi, yaşam kalitesi, ekonomik gelişme ve toplumun refahı üzerine olağanüstü buluşlar gerçekleştiren yılın akademisyenlerini belirliyor. Dünyanın dört bir yanından seçilen akademik mucitler listesinde siz de 2019 yılında yer aldınız. Akademinin “Oscar”ı olarak nitelendirilen ve yer almanın çok zor bu listede yeşil teknoloji ve iklim değişikliği üzerine yaptığınız çalışmalar ile bulunuyorsunuz. Bu çalışmalarınızdan ve şu anda laboratuvarınızda aktif olarak yürüttüğünüz çalışma ve patentlerinizden biraz bahseder misiniz? Bu listede sizinle birlikte kaç Türk araştırmacı yer alıyor?

M.Ö: National Academy of Inventers (NAI) - Ulusal Mucitler Akademisi’nin toplam 1403 Fellow üyesi var. Bunlardan sadece 5’i Türk araştırmacı. Bu beş kişi içinde ben tek kadın araştırmacıyım. Kaliforniya Riverside kampüsünde, 1907 yılındaki kuruluşundan bugüne kadar toplam 6 tane NAI Fellow seçilmiş ve ben tek kadın mühendis Fellow’um.

Akademinin daveti üzerine akademinin Technology & Innovation dergisinde çalışmalarımızın bir özetini yayınladık. Li-ion batarya üzerine yoğunlaşan çalışmalarımızın bir özetinin bulunduğu bu yayınımızda yenilenebilir malzemelerden batarya malzeme üretim ve testini anlattık. Mantar, deniz kumu, diatom fosili, atık plastik ve cam şişe ile hazırlanmış batarya elektrot malzemelerimizi anlattık. Günümüzdeki elektrikli araç akımında çok sayıda bataryaya ihtiyaç var ve 2030’daki artan talep için günümüzden yaklaşık olarak 10 misli daha çok batarya üretmemiz gerekecek. Bu da daha fazla batarya ham maddesinin üretilmesini gerektiriyor. Sınırlı olan doğal kaynaklar batarya malzeme tedarik zincirinde uzun vadede sorunlar yaratacaktır. Bu nedenle alternatif malzemelerin geliştirilmesi gerekiyor.

Çin dünyada Li-ion bataryaların yaklaşık %70’ini üretmekte. Aynı şekilde grafitik anot ham maddesinin yaklaşık %70’ini üretmekte. Bu durum dünyadaki her ülke için enerji ve teknolojik gelişme güvenliği açısından bir bağımlılığa sebep olup, dünya ülkeleri açısından önemli bir sorun içermektedir. Çalışmalarımızda yer verdiğimiz başka doğal kaynaklarımızı kullanarak alternatif batarya ham maddesi üretmek oldukça önem içermektedir. Li-ion batarya üzerine yaklaşık olarak 30 tane kabul edilmiş patentlerimiz var. 15 tane daha aktif olarak devam eden patentlerimiz var. Bu çalışmalarımız yanı sıra batarya güvenliği ve yangın önlemi açısından yeni hızlı şarj yöntemleri geliştirdik. Tesla’nın ve diğer elektrikli araçların şarj sırasında yandığı haberlerini hepimiz okuduk. Bunu engellemek için daha güvenilir hızlı şarj yöntemleri geliştirdik. Paralel olarak ta solid-state batarya üzerinde ki çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.

Akademik kimliğinizin yanı sıra çevre ve iklim aktivisti olarak da çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

M.Ö: Evet, çevre ve iklim değişikliği benim için kalbimde önem taşıyan kişisel konular. Bu nedenle araştırmalarım dışında davetli olarak çok sayıda konuşma veriyorum. İnsanları iklim değişikliği konusunda bilgilendirmek için gece gündüz, panel katılımcısı ve konuşmacısı olarak çok emek harcıyorum. 2021 sonbaharında Boston da MRS “Climate Change Mitigation Technologies” adı altında bir sempozyum organizasyonuna öncülük ettim. Bu sempozyumda Amerikan akademilerinin başkanları, Enerji bakanlığından katılımcılar, karbon yakalama da uzmanlaşmış şirketlerin CEO’ları karbon dioksiti (CO2) havadan temizlemek için geliştirilen teknolojileri içeren konuşmalar verecekler. Karbon dioksitin atmosferden temizlenmesi için günümüzde gelişmiş ve uygulamaya konulmuş teknolojileri içeren ve kıyaslayan 2021 de MRS Energy & Sustainability dergisinde bir görüş yazısı yayınladım. Yayınım dergide en çok izlenen yayın olarak çok ilgi topladı. Bu konuda Riverside kampüsü benimle yapılan bir röportaj yayınladı. Kaliforniya Üniversitesi Başkanlığının Oakland’daki Ofisi bu röportajı kendi ana sayfalarında paylaştılar ve dünya çapında birçok haber kaynağında da yayınlandı.

13 Ağustos’ta MIT ve Harvard Üniversitesi tarafından organize edilen Advanced Energy Symposium’a Kaliforniya Üniversitesi sistemini temsilen davetli konuşmacı olarak katıldınız. Buradaki konuşmanız hangi konuda oldu? Biraz bahseder misiniz?

M.Ö: 13 Ağustos’ta MIT ve Harvard Üniversitelerinin birlikte organize ettikleri MIT A+B Advanced Energy Konferansı’nda “direct-air-capture of CO2” teknolojileri ve kendi batarya çalışmalarım hakkında konuşma verdim. 3 gün süren konferansta ayrıca yenilenebilir enerji, enerji depolama, nükleer enerji, iklim değişikliğini önleyici teknolojiler, sürdürebilirlik, karbon yakalama gibi konularda davetli konuşmacılar konuşma verdiler. Amerika negatif emisyon teknolojilerinin geliştirilmesi için yaklaşık olarak 240 milyon dolar araştırma fonu ayırdı. Bu konuda duyarlılığı artırmak üzere yayınlanmış röportajıma ek olarak ben de bir kaç tane yeni yayın üzerinde çalışıyorum. Yaz sonu veya sonbahar gibi yayınlanmasını bekliyorum. Bu yayınlarımızda direct-air-capture (DAC) teknolojilerinin son durumları, en son gelişmeler ve karbon yakalama için geliştirilen malzemelerdeki son gelişmeleri paylaşıyoruz. Endüstri yaklaşık olarak yılda 8 milyar ton CO2 emisyonu yapıyor. Bunun %70’i de çimento, demir çelik gibi endüstrilerden geliyor. Bu CO2 emisyonlarını önlemek çok zor o nedenle CO2’i havadan başka yöntemlerle toplamak gerekiyor, DAC teknolojisi, bunun için ideal.

Demir çelik ve çimento endüstrisi Türkiye için de çok yaygın bir teknoloji ve bu konu Türkiye için de çok önem içeriyor. Özellikle son zamanlarda Türkiye’de yaşanan yangınlar ve seller iklim değişikliğinin birer kanıtı ve bu durumun daha da kötüye gitmesini engellemek için acil önlemler almak gerekiyor. Su anda çalışan 15’den fazla DAC fabrikası var dünyada. Karbon yakalama fiyatı ton başına 200-600 dolar arasında değişiyor ve bu nedenle daha ucuz yöntemlerin geliştirilmesi için yoğun çalışmalar yapılmakta.

21 yüzyılda insanlığı ekleyecek problemlere bakıldığında başında enerji ve iklim değişikliği geliyor. Bu konularda ve son zamanlarda yaşadığımız doğal felaketler ile ilgili yorumlarınız olur mu?

M.Ö: Günümüzde havada ki CO2 miktarı 420 ppm’dir. Bu miktar 1850’lere göre (endüstri devriminin başlangıcı) yaklaşık olarak %50 daha yüksek. IPCC’nin son raporuna göre bu katkı tamamıyla insan kaynaklı. Bugün dünya yüzey sıcaklığı 1.27 derece artmış durumda. Bundan dolayı iklim değişikliğini şimdiden yaşıyoruz. Sıcak hava akımı, seller, yangınlar hayatın normali olacak maalesef. Eğer CO2 emisyonları kontrol altına alınmazsa yapılan tahminlere göre dünyada sıcaklık 2040’a kadar 1.6-1.9 derece arasında artacak. Bu da permafrost buzulların erimesi, daha yüksek sıcak hava akımları, seller, kuraklık ve yangınlar demektir. Deniz seviyesinin yükselmesi ile kıyı şeritleri ve buradaki şehirler tehdit altındalar. Deniz suyunun ısınması denizdeki akımları değiştirip ya da tamamen durduracak. Karada ve denizde hayvanlar kuraklık ya da sıcak sudan dolayı başka yerlere hareket edecekler ve şimdiye kadar hiç bir araya gelmedikleri başka canlılar ile bir araya gelecekler. Bu da yeni virüs ve bakterilerin başka canlılara atlamasına sebep olacak. Şu anda yaşadığımız COVID-19 pandemisi gibi başka pandemilerin ortaya çıkma ihtimali çok artıyor. Yani hiç güzel bir tablo yok önümüzde.

Şu anda üzerinde çalıştığınız yeni araştırma konularınız var mı?

M.Ö: Batarya güveliğini artırmak amaçlı solid-state batarya konularında çalışmalarımız var. Burada yanıcı olan sıvı elektroliti kullanmadan tamamen katı bataryalar üretmeye çalışıyoruz.

Enerji alanında çalışan çok fazla kadın araştırmacı/mühendis/analist bulunmuyor. Bu konudaki değerlendirmeleriniz ve bu durumu değiştirme konusundaki önerileriniz nelerdir?

M.Ö: Günümüzde enerji sektöründe kamu kurumlarında, iş yerlerinde ve araştırma merkezlerinde çok az sayıda kadın var. Bu dünya genelinde de böyle. Araştırmalara göre enerji sektörünün sadece %14’u kadın. Bu durum kadınların mühendislik ve stratejik enerji ekonomisi alanlarında az sayıda olmasından kaynaklanıyor. Bu resmi değiştirmenin tek yolu kızlarımızı enerji ile alakalı mühendislik, araştırma, ekonomi ve politika alanlarında okumaları kendilerini geliştirmeleri için destek olmak gerekiyor. Erkeklere düşen görev de iş başvurularında kadın başvuranlara da imkân tanımaları. Karar verme durumunda ve seçme durumunda hep erkek ve seçilme durumunda hep kadın olduğunda bu rakamların daha dengeli bir duruma gelmesi zaman alacaktır. Bu konuda herkesin duyarlı olması, birlikte çalışması ve birbirine destek olması gerekmektedir. Sonuç itibariyle yapılan araştırmalara göre erkekler çok daha fazla enerji harcayıp daha fazla karbon katkıları var kadınlara göre. Belki de enerji sektöründe daha fazla kadının katılması bu tabloyu değiştirebilir.

Çok teşekkürler Mihri Hanım.

M.Ö: Röportaj için ben teşekkür ederim, sevgiler.

Öğretim Üyemiz Canan Atılgan’ın Projesine TÜBİTAK 1001 Desteği

Öğretim Üyemiz Canan Atılgan’ın Projesine TÜBİTAK 1001 Desteği

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Canan Atılgan’ın yürütücüsü olduğu proje, TÜBİTAK 1001 programı kapsamında destek almaya hak kazandı.

Canan_Atılgan

Canan Atılgan’ın projesi, “Genetik Kodlanmış Floresan Biyosensörlerin Tasarımı için Genelleştirilmiş Bir Hesaplamalı Metodolojinin Geliştirilmesi” başlığını taşıyor. Proje kapsamında MDBF Öğretim Üyeleri Emrah Eroğlu ve Ali Rana Atılgan araştırmacı olarak görev alacaklar.

Projede biyosensör tasarımında deneysel deneme-yanılma aşamalarını elimine eden, proteinlerin sadece bağlanma bölgesini değil, tüm yapısal ve dinamik bilgisini kullanarak hesaplamalı adıma ağırlık kazandıran ve deneysel ölçümleri de içine alan bir bütünsel süreç geliştirmek hedefleniyor.

Projenin amacı hakkında bilgi veren Canan Atılgan, “Genetik Kodlanmış Floresan Biyosensör tasarımı probleminin ancak tüm protein yapısını içeren bütünsel bakış açısıyla optimize edilebileceği hipotezi çerçevesinde, moleküler düzeyde etkin müdahalelerle bu probleme sistematik ve genelleştirilebilir çözümler üretmeyi hedefliyoruz. Tasarladığımız GKFBleri Emrah Hoca labında üretip test ederek mükemmelleştirecek. Böylelikle, üç yıl olarak planladığımız ve üç doktora öğrencisinin de yetişmesine katkı vereceği çok disiplinli projemiz kapsamında hem temel bilim literatürüne bir katkı sağlayabilmeyi hem de uygulamalı alanda, prototip GKFBler üretebilmeyi umuyoruz.” dedi.

Projenin önemine değinen ve detayları hakkında bilgi veren Canan Atılgan, şunları söyledi: “Hücrenin rutin işlerini yaptığı ortamda proteinlerle birlikte metabolik süreçlerde yer alan küçük moleküller çok fazla var. Hücrenin işlevinin zorlandığı durumlarda bunların sayısında değişiklikler sıra dışı koşulların varlığını gösteriyor. Örnek olarak, kanserli hücrelerde mikroçevresel değişimlerle uyumlu metabolik yeniden programlamaya bağlı oksijen azalması ve NADPH gibi kofaktörlerde artışlar gözlemleniyor; beyin hastalıklarında işlevsel değişiklikler serbest demirle ilintilendirilmiş. Dolayısıyla, seçilmiş moleküllerin canlı hücrelerde yerinde ölçülmesi erken teşhis ve tedavide önemli yer tutuyor. Uygulamalarda Genetik Kodlanmış Floresan Biyosensör (GKFB) teknolojileri öne çıkıyor. GFKBler nanoteknolojik araçlar. Bunlar istenilen molekülü bağlayan bir proteinde oluşan konformasyonel değişimi flüoresan ışınımla ölçüyorlar; karmaşık donanımlara gerek kalmıyor. Öğretim üyemiz Emrah Eroğlu bu tür biyosensörlerin laboratuvar ortamında geliştirilmesinde uzman. Kendisiyle pandemi döneminde Fasshane’de açık havada bilimsel sohbetler yaparken, işlevsel GKFBlerin üretiminin yıllar alabilen deneme ve yanılma ağırlıklı süreçlere bağlı olduğunu öğrendik. Yine bu projede araştırmacımız olan öğretim üyemiz Ali Rana Atılgan’la birlikte GKFBleri oluşturan proteinlerin üç boyutlu yapılarına kodlu işlevleri kullanılarak sürecin kısaltılması teoride mümkün olduğunu tespit ettik. Tabii pratikte aşılması gereken teknik sorunlar var ve şu anda hesaplamalı biyoloji literatüründe sadece ölçümü yapılması istenilen ligandın bağlanma bölgesinin tasarlanmasıyla ilgili olanlar tartışılmakta.”

 

"Çipte İnsan Epilepsi Projesi" Epilepsi hastalığının tedavisine yeni yaklaşımlar sunacak

"Çipte İnsan Epilepsi Projesi" Epilepsi hastalığının tedavisine yeni yaklaşımlar sunacak

Sabancı Üniversitesi yürütücülüğünde gerçekleşen proje ile çip üzerinde insan epilepsisi modeli geliştirilecek

Nur Mustafaoğlu

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin yürütücülüğünde yapılacak olan çipte insan epilepsi projesi, ilaç tasarımı ve testleri için uygun olan ilk ‘in vitro insan epilepsi modeli’ olacak ve uzun vadede epileptik nöbet geçiren hastaların yaşamlarını olumlu yönde etkileyebilecek sonuçlara yenilikçi adımların atılmasını sağlayacak.

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Nur Mustafaoğlu’nun yürütücülüğündeki çalışmada, Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Kaya ve Prof. Dr. Bülent Ahıshalı, Tehran University for Medical Science'tan Nasrollah Tabatabaei, Tehran Üniversitesi’nden Vahid Bazargan ve Royan Institute'ten Zahra Shiri görev alıyor.

Günümüzde epilepsi kronik bir nörolojik hastalık olmasına rağmen, tıp dünyası hastalığın insandaki oluşumu ve ilerleyişi hakkında sınırlı bilgiye sahip. Birçok dirençli epileptik vaka, mevcut ilaçlarla tedavi edilemezken; fizyolojik olarak in vitro (laboratuvar ortamında) insan epilepsi modellerine acil ihtiyaç duyuluyor. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin yürütücülüğünde yapılan bir çalışma, epileptik nöbet geçiren hastaların yaşamlarını olumlu yönde etkileyecek. Projede mikroakışkan cihazları, gelişmiş kök hücre teknolojileriyle birleştirerek çip üzerinde insan epilepsisi modelinin geliştirilmesi hedefleniyor. Bu model, bir kan-beyin bariyeri (KBB) bileşeni içeren, hücresel etkileşimlerin araştırılmasını ve ayrıca KBB'ni geçebilen antiepileptiklerin taranmasını sağlayan ilk in vitro insan epilepsi modeli olacak.

18 ay sürecek projede Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Nur Mustafaoğlu’nun yürütücülüğü dışında, Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Kaya ve Prof. Dr. Bülent Ahıshalı, Tehran University for Medical Science'tan Nasrollah Tabatabaei, Tehran Üniversitesi’nden Vahid Bazargan ve Royan Institute'ten Zahra Shiri görev alıyor. Proje aynı zamanda, TÜBİTAK2535 İran Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı (MSRT)ile İkili İşbirliği Programı kapsamında destekleniyor.

Kabul edilen bu projede, kök hücrelerden beyin damar ve nöron hücrelerinin elde edilmesi, bu hücrelerin mikro-akışkan çipler içerinde kültüre alınmaları ve insan vücudunda olduğu gibi fonksiyonelliklerinin korumalarının sağlanması, projenin yürütücülüğünü de üstlenen Sabancı Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Kaya ve ekibi, araştırmacı grubu olarak, ilk etapta in vitro kan-beyin bariyeri modelinin oluşturulmasının ardından endotel hücrelerindeki bariyer özelliklerinin belirlenmesi ve ortaya çıkarılması ile ilgili adımların gerçekleştirilmesine katkı verecek. Ardından, in vitro ortamda oluşturulacak epilepsi modelindeki nöronların fonksiyonlarının belirlenmesi ve oluşturulan kan-beyin bariyer özelliklerinin bu nöronlar üzerine olan etkilerinin açığa çıkarılmasına hem deneysel hem de teorik anlamda destek verecek. Mikro-akışkan çiplerin tasarım ve üretimleri ise İran’da, yürütücülüğü Nasrollah Tabatabaei tarafından yapılan ve farklı üniversite ve enstitülerin de katılımı olan bir ekip tarafından gerçekleştirilecek. İran ve Türkiye’deki ekiplerin farklı iş paketlerini üstlenerek elde ettikleri sonuçlar, son aşamada birleştirilerek epilepsi hastalığının canlı insan hücreleri kullanılarak mikro-akışkan çip ortamında ilaç denemelerine de elverişli bir modeli elde edilecek.

Epilepsinin, yaygın olarak görülen kronik bir nörolojik hastalık olmasına rağmen, insandaki oluşumu ve ilerleyişi hakkındaki bilgilerin sınırlı olduğunu belirten Nur Mustafaoğlu, fizyolojik olarak ilgili in vitro insan epilepsi modellerine acil ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Çipte epilepsi projesinin, hem sahada bilimsel hem de kamuoyunda sosyal etki sağlayacağını ifade eden Nur Mustafaoğlu, şunları söyledi: “Bu proje sırasında çiplerin tasarımı, imalatı ve kök hücrelerin farklılaştırılması için geliştirilen teknoloji ve bilgi, daha fazla araştırma için yeni kapılar açacaktır. Ayrıca, çip üzerinde epilepsi modeli, ilaç geliştirme çalışmalarında kullanılacak en son teknoloji ürünü in vitro insan modeli olacak. Epileptogenez sırasında hücresel ve mekanik etkileşimleri incelemek için ise en iyi araç olacak. Bu nedenle, bu projenin sonuçları potansiyel olarak epileptik nöbet geçiren birçok insanın hayatını kolaylaştıracak yeni terapötiklerin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.”

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Ercan Alp

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Ercan Alp

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi, 25 Ağustos 2021 Çarşamba günü Prof. Ercan Alp'in “How to develop new X-ray spectroscopy capabilities: The case for Mössbauer Microscope and Nuclear Resonance Time Domain Interferometry" konulu semineri ile devam ediyor. 

*Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.  

Yayın linki kayıt yaptıranlara etkinlik öncesinde iletilecektir.
Kayıt için lütfen tıklayınız.

Abone ol