Selçuk Artut’tan “Duvarların Dili Olsa da Sussa”

Selçuk Artut’tan “Duvarların Dili Olsa da Sussa”

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyemiz Selçuk Artut’un kişisel sergisi  “Duvarların Dili Olsa da Sussa” Zilberman’da açıldı. Selçuk Artut’un Zilberman’daki beşinci kişisel sergisi  “Duvarların Dili Olsa da Sussa’, 2 Aralık 2020 tarihine kadar Zilberman’ın ana galeri mekânında görülebilir.  

Artut, sergisinde deneyim, ses ve hafızayı teknoloji ve dijital yeniliklerin katkısıyla kesiştirdiği yeni ses yerleştirmesi projesini sanatseverlere sunmayı amaçlıyor. Artut, ışık ve ses teknolojilerini güncel sanatın ifade olanaklarıyla kesiştirdiği ‘kinetik ses heykeli’ni, sergiye özel olarak mimari şekilde dönüştürülen bir atmosferde paylaşacak. 

Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi ve Gate 27 Çağdaş Sanat Platformu Danışma Kurulu üyesi Artut, sergiyle ilgili kaleme aldığı kavramsal metinde, projesinden şöyle söz ediyor: 

“Sessizlik bir rastlantı. Bazen bir anda içinde buluveriyor insan kendini. Etrafında onca ses varken insan hiçbirini duymaz hale geliyor. Bir an için dalıveriyor bir boşluğa hayattan koparcasına. O görünmez perdenin arkasına usulca saklanıveriyor. Belki de bu sayede insan aklına mukayyet olabiliyor. Derin sessizliği dinleme hali tüm keşmekeşten kendini uzak tutmanın bir çeşit istemsiz tepkisi oluveriyor. Sessizliğin sesi nerede saklı, onu arıyor insan sonuna varamayacağını bile bile. 

Duvarlar örülü etrafımızda, tüm mahrem yaşantılarımızı bir ağacın dibine gömüp gizlemeye çalışsak da biz onlar filizlenip çıkıveriyorlar gün yüzüne. Oysa duvarlar hiçbir şeyi gizlemek istemiyorlar. Onların kendine has renkleri, kokuları, dokuları olduğu gibi hiç duymayacağımızı sansak da sesleri de var. Seslerini duyurmak için çabalamıyor belki ama aslında bütün duvarların dili var. Hem de işin güzel yanı asla yalan söylemiyorlar. Ne olup bittiğini, tüm hainlikleri ve yaşanan gazapları kimseden gizlemek gayretinde değiller. Duvardan kaldırılmış resimlerin arkasındaki soluk izler, üstü sıvanmış delikler, rengi tutmayan yama boyalar hep bir şeyleri taşıyorlar bugüne, yarına, bize ve bizimle olmayana. 

Eğer dikkatle kulak verirseniz o sessiz görünen duvarların aslında size neler anlatmaya çalıştığını fark edebilirsiniz. Yıllarca sessiz duran bir piyano klavyesindeki tuşlara dokunulduğunda bir anda sessizliğini bozar ve sahip olduğu tüm sesleri bonkörce dile getirir. Sese dönüşen çoğu zaman bir müziktir ama duyduklarımız aynı zamanda sese dönüşmüş bir bellektir. İşte tam bu yüzden ses yalan söyleyemez. Ses kendini anlatır, bize düşen onun çabasını fark etmektir. Senin içinde döner durur o sesler ama seni asla sıkmamaya özen gösterirler. Sonra çıkıverir kimi zaman bir ses, sana birşeyler fısıldar durur. Duyduklarına aldırış etmek istemezsin. Başkasına hiç bahsedemezsin. Duydukların herşeye şahit olduğun andır. Unutmak istersin, unutursun.” 

Oğuz Babüroğlu'ndan 20 Yılın Hikayesi

Oğuz Babüroğlu'ndan 20 Yılın Hikayesi
Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.

Öğrencimiz, TÜBİTAK 2242 Araştırma Projeleri Yarışması’nda Türkiye birincisi oldu

Öğrencimiz, TÜBİTAK 2242 Araştırma Projeleri Yarışması’nda Türkiye birincisi oldu

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Programı öğrencisi Musa Sadık Ünal, TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nda, “PIC-TALK: Görme Engelli Bireylerin Eğitimleri İçin Açık Kaynak Donanım Prototiplerinin Geliştirilip Entegre Bir Dijital Platformun Oluşturulması” isimli projesi ile eğitim kategorisinde Türkiye birincisi oldu.

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Programı öğrencisi Musa Sadık Ünal

TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasında, “Akıllı Şehirler ve Ulaşım”, “Bilgi ve İletişim Teknolojileri”, “Eğitim”, “Gıda ve Tarım”, “Makine İmalatı ve Otomotiv”, “Sağlık”, “Savunma, Uzay ve Havacılık”, “Sosyal Yenilikçilik ve Girişimcilik” olmak üzere toplam 9 kategoride 120 proje yarıştı. Final yarışmasında projeler, akademisyenlerden oluşan jüri tarafından; özgünlük/yenilikçilik, yöntem ve süreç, uygulanabilirlik ve/veya kullanılabilirlik, katma değer ve/veya yaygın etki kriterlerine göre değerlendirildi. 

Görme engelli bireyler için hazırladığı proje ile eğitim kategorisinde Türkiye birinciliğini elde eden öğrencimiz Musa Sadık Ünal’ın projesi 27 Eylül 2020 tarihinde Teknofest’te sergilenecek.  Musa Sadık Ünal ödülünü Teknofest’te gerçekleşecek törende alacak. 

Lise yıllarında başladığı bu proje ile görme engelli bireylerin gerek eğitim hayatlarında karşılaştıkları sıkıntıları ortadan kaldırmayı amaçlayan Musa Sadık Ünal, projesini ve hedeflerini gazeteSU okuyucuları için anlattı. 

Merhaba, öncelikle TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması Eğitim Kategorisinde Türkiye birinciliği elde ettin, tebrik ederiz. Bu yarışmaya katılmaya nasıl karar verdin? Yarışmanın başvuru koşulları nelerdi?

M.S.Ü: Proje yarışmalarına lise yıllarından itibaren katılıyordum. Bu sene için de TÜBİTAK’ın 2242 üniversite öğrencileri arası proje yarışmasına katılmak istedim. Yarışma için öncelikle hazırladığınız proje hakkında bir raporunu TÜBİTAK sistemine yüklemeniz gerekiyor. Ardından yapılan ön değerlendirme sonucunda seçilen projeler bölge sergisine davet ediliyor. Bu yıl ilk aşamayı geçen projeler için bölge finalleri online video konferans şeklinde düzenlendi. Finaller ise alanında uzman akademisyenler değerlendirmesinde 9-10 Eylül arasında online olarak yapıldı.

Yarışmaya katıldığın projenden bahseder misin? Bu projenin fikri nasıl oluştu? Yarışmaya katılmadan önce başladığın bir çalışma mıydı?

M.S.Ü: Bu projeye lise yıllarında başlamıştım. Bu projede görme engelli bireylerin eğitim hayatlarında karşılaştıkları sıkıntıları ortadan kaldırmayı ve sosyal hayata adaptasyonlarına katkı sağlamayı hedefliyorum.  Bu doğrultuda projede açık kaynak kodlu teknolojilerin geliştirilmesi, bununla beraber bu teknolojilerin kullanıcılar tarafından da geliştirilebileceği bir ekosistemin kurulması amaçlandı. 

Proje için hem yazılımsal hem de donanımsal cihazlar geliştiriyoruz. Şu an için hissedilebilir ekran, akıllı bileklik, uygulama ara yüzü ve geliştirici platformu olmak üzere dört temel aşamada planlandı. Öncelikle, projede birbirinden bağımsız (8x8) 64 adet farklı nokta (pin) ile istenilen şekli (örn: geometrik şekiller, coğrafi şekiller, fonksiyon grafikleri vs.) üretebilen elektronik kontrollü hissedilebilir bir ekran oluşturuldu.

Bu ekran sayesinde görme engelli bireyler dijital ortamdaki herhangi bir görüntünün üç boyutlu şeklini tasarlanan ekrana dokunarak anlamlandırabiliyor.

 

Geliştirilen akıllı bileklik sayesinde dijital ortamdaki şekilleri, renkleri ve matematiksel ifadeleri (fonksiyon grafikleri, geometrik şekiller vs.) eline takabileceği titreşim veren bir eldiven sayesinde yorumlanabiliyor.

Proje kapsamında tasarlanan tüm cihaz ve yazılımlar özgür bir şekilde paylaşıldı. Kullanıcılar uygulama ara yüzü ile gerek bilgisayar ortamında gerekse akıllı cihazlarda resim tasvirlerini dinleyebilecek, buna ek olarak birçok eğitimsel ve sosyal aplikasyondan yararlanabilecekler.

Özellikle bu yıl içerisinde bulunduğumuz Covid-19 süreci için bir online eğitim altyapısı geliştirdik. Bu eğitim altyapısı sayesinde görme engelli kişilere interaktif bir online eğitim platformu kurduk. Projede Furkan Güneş (Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi) ile birlikte çalışmaktayız.

Projen ile Türkiye birincisi oldun, projenin devamı için planların var mı?

M.S.Ü: Projenin özellikle eğitim altyapısı alanında ilerlemek istiyoruz. Görme engelli kişiler için daha erişilebilir teknolojiler üretebilmek bu proje kapsamında ana hedefimiz. Aynı zamanda görme engelli bireyler için erişilebilir sesli bir müze hakkında çalışmalarımız da sürüyor. Platformumuza yakın zamanda eklenecek.
 
Üniversitemize bu sene yeni başlayacak öğrencilere neler önerirsin?

M.S.Ü: Yeni başlayacak arkadaşlarıma önerim akademik eğitimin yanında uygulamalı alanlar hakkında da çalışmalar yapmaları ve bu tarz yarışmalara daha çok katılmaları gerektiği olacak. PROJ201 dersi bu tarz çalışmalar için çok güzel bir fırsat.

Eklemek istediklerin var mı?

M.S.Ü: Lise yıllarında bizleri proje yarışmalarına teşvik eden ve proje süreçlerinde başından sonuna kadar bize rehberlik ve danışmanlık yapan çok değerli Ersin Ertürk hocama ve akademik desteklerinden ötürü Prof. Dr. Volkan Patoğlu hocama teşekkür ederim.

Füsun Ülengin TÜBİTAK 1001 desteği almaya hak kazandı

Füsun Ülengin TÜBİTAK 1001 desteği almaya hak kazandı

Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Füsun Ülengin'in araştırmacı olduğu proje, TÜBİTAK 1001 desteği almaya hak kazandı. Füsun Ülengin’in, yeni bilgiler üretilmesi, bilimsel yorumların yapılması veya teknolojik problemlerin çözümlenmesi için bilimsel esaslara uygun olan projeleri desteklemeyi hedefleyen 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında desteklenmesine karar verilen projesi "Pazarlama Ve Tüketici Odaklı Faktörlerin Binek Otomobil Firmalarının Performansı Üzerindeki Dinamik Etkilerinin Analitik Modellerle İncelenmesi" başlığını taşıyor.


Söz konusu projenin konusu, pazarlama faaliyetlerinin düzeyi ile firmaların finansal göstergeleri ve pazar performans göstergeleri arasındaki ilişki üzerine kurgulanmış. Projenin genel amacı, pazarlama performans değerlendirmesinde pazarlama verimlilik zinciri yaklaşımına dayalı olarak, pazarlama faaliyetlerinin düzeyi ile firmaların finansal göstergeleri ve pazar performans göstergeleri arasındaki ilişkinin incelenmesi şeklinde özetlenebilir.

Bu çalışma, belirtilen amaç kapsamında, araştırmalarda çoğunlukla ihmal edilen sektörlerden biri olan otomotiv sektöründe gerçekleştirilecek. Binek Otomobil alt sektöründe en fazla satışın olduğu C pazar segmentinde toplam satışların yaklaşık % 70’ini temsil eden firmalara ilişkin, 2010-2018 yılları arasında 3 aylık marka/model bazındaki verinin sektörle ilgili kurumlardan ve firmalardan temin edilerek, finansal ve pazar performans göstergeleri üzerinde uzun dönemli etkisini analiz ederek yukarıda belirtilen genel amaca ulaşmak hedefleniyor. Projenin sonuçları, otomotiv firmalarının stratejik planlarına katkı sağlamanın yanında, stratejik pazarlama ve stratejik yönetim literatüründe önemli araştırma sorularına da cevap sunmuş olacak.

Onsekiz ayda tamamlanması planlanan proje, Sabancı, Kadir Has ve İstanbul Teknik Üniversitelerinden üç öğretim üyesi tarafından gerçekleştirilecek.

Kitaplar Geri Dönüşüme Değil, İhtiyaç Sahibi Liselilere Gitsin

Kitaplar Geri Dönüşüme Değil, İhtiyaç Sahibi Liselilere Gitsin

Üniversitemiz, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarına göre üniversite kayıtlarının tamamlanmasıyla birlikte, önümüzdeki yıllarda sınava girecek lise öğrencilerimiz için “Kitaplar Geleceğimizi Değiştirir” projesini başlatıyor.  

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğrencimiz Lütfi Emir Baysal’ın fikriyle başlayan proje sayesinde üniversiteye hazırlık kitapları artık geri dönüşüme değil, ihtiyaç duyan lise öğrencilerine gidecek.  

Sabancı Üniversitesi Kampüsünde yer alan Bilgi Merkezi’ne gönderilecek hazırlık kitapları, öncelikli olarak Tuzla ve çevresindekiler olmak üzere farklı liselere dağıtılarak ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırılacak.

Sabancı Üniversitesi öğrencileri kullanmadıkları üniversite hazırlık kitaplarını Bilgi Merkezi’ne şahsen bırakabilir veya aşağıdaki adrese posta yoluyla gönderebilirler. Ayrıca başka üniversitelerden öğrenciler de posta yoluyla kitaplarını göndererek kampanyaya katılabilirler.

Kitap gönderim adresi:

Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi
Orta Mahalle, Üniversite Caddesi No:27 Tuzla, 34956 İstanbul
0216 483 90 00

 

Rekabet Forumu Konferansları kapsamında Türkiye’de inovasyon konusu ele alındı

Rekabet Forumu Konferansları kapsamında Türkiye’de inovasyon konusu ele alındı

TÜSİAD ve Sabancı Üniversitesi tarafından kurulan Rekabet Forumu, Türkiye ekonomisini ve sektör politikalarını ele alan bir konferans serisi başlattı. 

16 Eylül 2020 Çarşamba günü gerçekleşen serinin ilk konferansında, büyümenin çekici gücü olan “inovasyon”  konusu ele alındı. 

 

Konferansın açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Sanayi Politikaları Yuvarlak Masa Başkanı Bahadır Balkır gerçekleştirdi. 

Dördüncü Sanayi Devrimi denilen yeni küresel düzende rekabetçiliğin inovasyon temelli olduğunu vurgulayan Bahadır Balkır, konuşmasında daha kaliteli ve verimli üretim yapan şirketlerin üzerindeki yeni taleplerin baskısının her geçen gün daha fazla hissedildiğini ama büyümenin çevre, toplum ve insan ihtiyaçlarını da göz ardı etmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Konferansta ayrıca, büyüme ve inovasyon ekonomisi konusunda uluslararası çok değerli çalışmaların sahibi Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, “Türkiye’de İnovasyon” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.  

TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktörü ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Esra Durceylan Kaygusuz’un moderasyonunda yürütülen etkinlikte Prof. Dr. Ufuk Akçiğit veriye dayalı ekonomik politikalar üretmenin önemini vurgulayarak konuşmasına başladı.  Türkiye’nin uluslararası rakiplerine göre inovasyon, kişi başına AR-GE harcaması ve patent sahipliği konularında geride kaldığını belirten Akçiğit, inovasyon konusunda düşük performans sergilenmesinin nedeni araştırıldığında kamu desteğinin benzer ülkelere kıyasla yüksek olduğunu dile getirdi.  Prof. Akçiğit, verilerin iki problemi işaret ettiğinden bahsetti. Birincisinin azalan firma dinamizminin lider firmalar üzerinde rekabetçi baskıyı azaltması, ikincisinin ise inovasyon yapacak beşeri sermayenin Türkiye’de yetersizliği olduğu ifade eden Akçiğit, beşeri sermayeyi yaratacak üniversitelerin desteklenmesi, araştırma ortamının iyileştirilmesi, gerekli teşviklerin dizayn edilmesi gerekliliğini vurguladı. Üniversite Sanayi işbirliğinin, inovasyonun ürüne dönüştürülmesi ve değer yaratması konusunda öneminin altı bir kez daha çizildi.

Etkinliğin yayın kaydını aşağıdan izleyebilirsiniz.


SU-IMC Araştırmacılarına Dünyanın En İyi Otomotiv Konferansı’ndan Ödül

SU-IMC Araştırmacılarına Dünyanın En İyi Otomotiv Konferansı’ndan Ödül

Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) Araştırmacısı Dr. Burcu Saner Okan’ın danışmanlığını yaptığı Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik Programı yüksek lisans öğrencisi Atakan Koçanalı, SPE ACCE 2020 Konferansı’nda düzenlenen yüksek lisans poster yarışması kategorisinde ikincilik ödülüne layık görüldü.

 

Soldan: Burcu Saner Okan, Atakan Koçanalı, Yusuf Menceloğlu, Abdulmounem Wis Alchekh

Otomotiv sektörü ve kompozit malzeme alanında dünyanın en iyi konferansı olarak kabul edilen SPE ACCE (Automotive Composites Conference and Exhibition) 2020, bu yıl 9-11 Eylül 2020 tarihleri arasında sanal olarak gerçekleşti. Ford Motor Company ve General Motors Company tarafından organize edilen ve bu yıl 20.si  düzenlenen konferansa Ford, FCA, GM, Honda, Hyundai, Nissan, Tesla, Toyota ve Volkswagen gibi dünyanın en iyi otomotiv firmalarından olmak üzere toplamda 550 kişi katıldı. 

Konferansta SU-IMC Araştırmacısı Burcu Saner Okan’ın danışmanlığını yaptığı yüksek lisans öğrencisi Atakan Koçanalı, “Development of graphene/talc hybrid additive from plastic wastes by upcycling technique and its use in the production of light-weight automotive parts” başlıklı posteri ile yüksek lisans poster yarışması kategorisinde 2.lik ödülüne layık görüldü. Ayrıca, bu çalışmaya doktora üstü araştırmacı Abdulmounem Wis Alchekh ve projede araştırmacı olarak görev alan Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yusuf Menceloğlu katkı sağladı. 

Ödüle layık görülen çalışma, SU-IMC Araştırmacısı Burcu Saner Okan’ın yürütücü olarak Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) tarafından desteklenen 218M658 numaralı “İleri dönüşüm tekniği ile plastik atıklarından grafen/talk hibrit katkısı geliştirilmesi ve güçlendirici olarak otomotiv sektöründe hafif ve sağlam prototip iç ve dış trim parça üretiminde kullanımıbaşlıklı 1003 projesi kapsamında yürütülen çalışmaları kapsıyor. Projede Farplas Otomotiv A. Ş. geliştirilen yeni katkının performansını değerlendirmek ve prototip üretmek göreviyle ortak olarak yer alıyor. 

Yapılan çalışmada günümüzün en büyük problemi olan atık plastiklerin katma değerli ürünlere dönüştürülmesi konusunda yenilikçi bir yaklaşım sunulmuş olup döngüsel ekonomiye önemli bir katkı sağlamaktadır. Çalışmalar kapsamında atık plastiklerde bulunan karbon kaynağı otomotiv plastiklerinde yaygın olarak kullanılan takviye elemanı talk üzerinde biriktirilerek yeni nesil grafen/talk hibrit katkısının üretimini sağlamaktadır. Geliştirilen bu katkı hafif ve üretim maliyeti düşürülmüş otomotiv plastik parçaların üretiminde kullanılacaktır.

Nesrin Balkan'dan 20 Yılın Hikayesi

Nesrin Balkan'dan 20 Yılın Hikayesi
Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.

Mümin Özkan'dan 20 Yılın Hikayesi

Mümin Özkan'dan 20 Yılın Hikayesi
Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.

Mezunumuz Rabia Yazıcıgil’in Projesine 1.5 Milyon Dolar Hibe Desteği

Mezunumuz Rabia Yazıcıgil’in Projesine 1.5 Milyon Dolar Hibe Desteği

Sabancı Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Programı 2009 mezunumuz ve Boston Üniversitesi Öğretim Üyesi Rabia Tuğçe Yazıcıgil, “SemiSynBio-II: HybridBio-Electronic Microfluidic Memory Arrays for Large-Scale Testing and Remote Deployment” adlı projesi için National Science Foundation’dan 1.5 milyon dolarlık hibe desteği aldı.

 

Rabia Tuğçe Yazıcıgil üzerinde çalıştığı interdisipliner araştırma projesinde, karmaşık genetik sistemlerin hatırlama yeteneğini kullanarak genetik olarak işlenmiş hücresel hafıza sistemleri tasarlamayı ve sonuçta da akıllı biosensorler yaratmayı amaçlıyor. Yazıcıgil, projesinde ECE–Elektrik Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği Departmanı Öğretim Görevlisi Prof. Douglas Densmore, BME–Biomedikal Mühendisliği Departmanı Öğretim Görevlileri Prof. Ahmad Khalil ve Prof. Wilson Wong ile beraber çalışıyor. 

Mezunumuz Rabia Tuğçe Yazıcıgil ile yaptığımız röportajı aşağıda okuyabilirsiniz.

Merhaba, öncelikle tebrik ederiz. National Science Foundation tarafından hibe desteği aldığınız projenizden bahseder misiniz? Üç sene sürmesi planlanan projenizde ne tür bulgular elde etmeyi planlıyorsunuz? 

R.T.Y: İlginize teşekkür ederim. Projemizin adı “SemiSynBio-II: HybridBio-Electronic Microfluidic Memory Arrays forLarge ScaleTestingand Remote Deployment”. Bu projede ECE– Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği Departmanı Öğretim Görevlisi Prof. Douglas Densmore, BME– Biomedikal Mühendisliği Departmanı Öğretim Görevlileri Prof. Ahmad Khalil ve Prof. Wilson Wong ile beraber çalışıyorum.

Bilindiği gibi karmaşık genetik sistemlerin, bakteriler, memeli canlı hücreleri hatta yaşayan tüm organizmaların çevrelerini hatırlama yeteneği mevcut. Biz bu yeteneği kullanarak genetik olarak işlenmiş hücresel hafıza sistemleri tasarlayacak ve akıllı biosensörler oluşturacağız. Douglas Densmore’un takımı microfluidic tasarımlarını bu akıllı sensörleri test etmek için kullanacaklar. Bir bakıma yapay test ortamı yaratıp, çok sayıda genetik olarak işlenmiş biyolojik hafıza sistemlerini test edebileceğiz. Benim grubum bu sensörlerin kablosuz elektronik teknolojilerini tasarlayıp, onların biyolojik ortamdaki ve çevrelerindeki değişimleri tespit edip o değişimlere tepki vermelerini kontrol edecek. Genetik olarak işlenmiş hafıza tasarımlarını da Ahmad ve Wilson grupları yapacak.

Bu hafıza tasarımlarının en önemli farkı daha uzun süre dayanıklı ve kapasitelerinin önceki dizaynlara göre artmış olması olacak. Ve bu akıllı bio-eletronik sensörler toplu olarak çalıştığında ortamdaki (sindirim sistemi ya da ırmak nehir gibi biyolojik ya da çevresel ortamlar olabilir) toksinleri, ağır metalleri, ya da hormonları gözlemleyip, ortamdaki değişimlere tepki verip, elektronik devrelerin yardımıyla biyolojik hafıza sistemlerine datalarını yazabilecekler. 

Projeyle ilgili daha fazla bilgi için:

http://www.bu.edu/eng/2020/09/01/densmore-and-yazicigil-win-nsf-grant/ 

Sabancı Üniversitesi olarak projenizde başarılar dileriz. Peki öğrenci ve yeni mezunlarımıza neler tavsiye edersiniz?

R.T.Y: Bu tahmin ettiğiniz üzere fazlasıyla interdisipliner bir araştırma projesi ve o yüzden de çok daha keyifli. Uzun ve riskli bir araştırma projesi fakat etkisinin de yüksek olmasını umduğumuz bir proje. Benim öğrencilere ve yeni mezunlara tavsiyem, araştırma çalışmalarında interdisipliner gruplarla ortak çalışmalara açık olmaları. Çünkü farklı altyapıdan insanlarla çalışırken yeni alanlara geçiş yapmak ya da temel bilgilerinin üzerine yeni konular eklemek çok daha kolay. Benim için farklı altyapılardan gruplarla çalışmak çok keyifli, çünkü her gün yeni bir şey öğreniyorum. Yeni bir dil öğrenmek gibi düşünebilirsiniz. Çalışmalarınızı toplantılarda birbirinizle paylaşmanız aktarım gücünüzü sağlamlaştırıyor. Riskli projelerden de korkmamak gerekiyor; attığınız en ufak adımın ya da projenin her başarılı kademesinin topluma faydasının çok yüksek olabildiğini görüyorsunuz. Bu da size mutluluk veriyor ve ilerisi için cesaretlendiriyor.

Benim grubumun, Wireless Integrated Systems and Extreme Circuits (WISE-Circuits) Lab.’ın yaptığı çalışmalarla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler için web sitemiz: wisecircuits.bu.edu.

Abone ol