Sesi ve videoyu yazıya dönüştüren girişim: Scrintal

Sesi ve videoyu yazıya dönüştüren girişim: Scrintal

Mezunumuz Arda Ertem’in girişimcilik hikayesi yüksek lisans programı için gittiği İsveç’te başlıyor. 2008 yılında Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İsveç’e yönetim yüksek lisans eğitimi için giden Ertem’in yolu Scrintal fikrinin geliştiricileri olan Ece Kural ve Furkan Bayraktar ile kesişti. Sabancı Üniversitesi Ekonomi programı öğrencisi Yusuf Karataş’ın da 4 ay önce Scrintal’da işe başlamasıyla ekip tamamlandı.   

(Soldan Sağa) Arda Ertem, Ece Kural, Furkan Bayraktar

(Soldan Sağa) Furkan Bayraktar, Ece Kural, Arda Ertem

Speech-to-text teknolojisini kullanan Scrintal, 16 farklı dilde ses ve video deşifre hizmeti sağlıyor. Metin düzenleme, mülakat analizi ve kalitatif veri analizi gibi imkanlar da sunan Scrintal için Arda Erdem hedeflerini şöyle açıklıyor: “İşin asıl değer yaratan kısmı veriyi olduğu gibi vermek değil, o veriyi yorumlayıp anlamlı bir bilgi haline getirmektir. Büyüme hedefimizin temelinde de bu dönüşüm yatıyor.”

Arda Ertem ile girişim hikayesini konuştuk.   

Scrintal'daki iki Sabancılı olarak seni ve Yusuf’u kısaca tanıyabilir miyiz?

Arda Ertem: 2008 yılında Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldum. Mezuniyetten iki sene sonra İsveç’te Stockholm School of Economics’in Yönetim Yüksek Lisans programına kabul aldım.

2012’de mezun olduktan sonra yine Stockholm’de yerleşik ufak bir startup’ta iş bulmam sayesinde İsveç’te kalmamı sağlayacak oturma iznini de kazanmış oldum. Sonrasında Universum isimli global bir işveren marka danışmanlık şirketinde 5 yıldan fazla bir süre boyunca Türkiye ve sonlarına doğru Orta Doğu bölgesinden (Lübnan, Suudi Arabistan, BAE, Mısır) sorumlu olarak iş geliştirme üzerine çalıştım. Bu serüvenin bana genç yaşta yüklediği sorumluluğun meyvelerini daha sonraki çalışmalarımda aldım, diyebilirim.

Universum’dan sonra hızlı tüketim malları sektöründe faaliyet gösteren Naty’de kısa ancak oldukça başarılı bir deneyimim oldu. Bu süreçte özellikle Avrupa Bölgesi’nden sorumlu olarak çalıştım. Ardından bir sene boyunca Intellego Technologies isimli startup’ın iş geliştirme direktörü olarak çalıştım. Bu süreçte, özellikle Stockholm’deki startup ekosisteminin oldukça gelişmiş olmasından da ötürü, kendi işimi yapma isteği giderek artmaya başladı.

Sürekli olarak fikirlerine danıştığım yazılımcı arkadaşım Furkan’ın bir başka Türk arkadaşıyla üzerinde çalıştığı bir projeden haberim oldu ve fikir oldukça hoşuma gitti. Bahsi geçen proje Scrintal’dı ve Mayıs 2020’de üçüncü kurucu ortak olarak şirkete dahil oldum ve Temmuz 2020’de de platformun ilk versiyonunu piyasaya sürdük.

Yusuf Karataş: Sabancı Üniversitesi Ekonomi programı 4. sınıf öğrencisiyim. Sabancı Üniversitesi’nin Tanıtım ve Pazarlama Ofisinde ve çeşitli küçük işletmelerde çalışarak tecrübe kazandım. Sabancı Üniversitesi’nin bu yıla özel açtığı online staj projesi kapsamında Scrintal’da çalışmaya başladım. Zorunlu stajımın bitmesinin ardından ise Scrintal’da devam etme imkanım oldu. Yaklaşık olarak 4 aydır beraber Scrintal’ı geliştirmek adına çalışıyoruz.

Scrintal girişim fikri nasıl doğdu?

Arda Ertem: Kurucu ortaklardan Ece, halihazırda Stockholm Üniversitesi’nde iklim değişikliği üzerine doktorasını yapıyor. Doktora tezi kapsamında gerçekleştirdiği 50 civarında mülakatı deşifre etme sürecinde yaşadığı zorluklar onu bu soruna bir çözüm üretme konusunda teşvik ediyor ve 2018 yılında Furkan ile birlikte Scrintal fikrini ortaya çıkarıyorlar.

Şu ana kadar İsveç’in İnovasyon Ajansı Vinnova’dan 300.000 İsveç Kronu (Sek) ve yine İsveç’in startup’lara yatırım yapan en önemli kuruluşlarından olan Almi’den 33.000 Sek değerinde iki farklı hibe aldık. Bu fonların bir kısmını potansiyel kullanıcıların iş akışını ve ihtiyaçlarını anlamaya ayırdık ve bu kapsamda 100’e yakın kullanıcı ile görüşmeler gerçekleştirdik.

Scrintal temel olarak speech-to-text teknolojisini son kullanıcılara ulaştırıyor. Tamamen iç kaynaklarımız ile geliştirdiğimiz sunucu altyapısı ses ve video dosyalarını Amazon ve Google’ın sağladığı servisleri kullanarak yazıya çeviriyor. Yine iç kaynaklarımızla geliştirdiğimiz web arayüzü, kullanıcılarımızın sunucu altyapımızı kullanarak ses ve video dosyalarını yükleyip saklamasına ve yazıya dönüştürmesine yardımcı oluyor. Web tabanlı metin düzenleyicimiz ve entegre analiz araçlarımız ile de kullanıcıların elde ettikleri metinleri kolaylıkla düzenleyip analiz edebiliyoruz.

Aslında speech-to-text teknolojisi yeni çıkmış bir olgu değil; son birkaç yıldır Google ve Amazon gibi şirketlerin ciddi şekilde üzerinde çalışıp kaynak ayırdıkları bir alan. Bu sebeptendir ki konuşulanların yazıya isabetli bir şekilde dönüştürülme oranı son birkaç yıldır ciddi bir gelişme kaydetti. Örneğin şu an yüksek kaliteli bir ses kaydını yazıya 97% isabet oranıyla çevirebiliyorsunuz, ancak bu oranlar ses kaydının anlaşılabilirliği, arka planda farklı seslerin olup olmayışı, kişinin mikrofona yakınlığı gibi birçok faktöre bağlı olduğu için her kullanıcının deneyimi oldukça farklı olabiliyor.

Speech-to-text teknolojisinin kullanılabileceği halihazırda onlarca farklı alan var. Araştırmacılar, gazeteciler, öğretim görevlileri, podcast hazırlayanlar, kütüphaneler, çağrı merkezleri ve benzer birçok kurum ellerinde ses veya video kayıtlarını yazıya çevirerek, şu an için kullanamadıkları veriye erişmeyi ve bu veriyi doğru yorumlayarak değerli içgörüler elde etmeyi istiyorlar. Scrintal olarak ilk aşamadaki hedef grubumuzu araştırmacılar olarak belirledik. Onların ihtiyaçlarını karşılayacak özellikleri platformumuza eklemeye devam ediyoruz. Ancak bu süreçte diğer kullanıcı gruplarıyla ihtiyaç analizi yapmaya da devam ediyoruz.

16 farklı dilde deşifre hizmeti veriyorsunuz. Farklı dillerle ilgili geliştirme sürecini nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Arda Ertem: Scrintal’ın esnek kod altyapısı sayesinde yeni bir dil eklemek istediğimizde bu süreç çok kolay bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Ancak bizim için önemli olan kriter, deşifre edilecek olan dilin miktarından öte niteliği. Halihazırda yazıya çevirdiğimiz diller, belirli bir deşifre isabet oranına sahip olanlar. Performansından memnun olmadığımız için listemizden çıkardığımız diller de oldu. Öte yandan dünyada en çok konuşulan dillerin başında gelen İngilizce ve İspanyolca’da birden fazla aksanı destekliyoruz.

Scrintal şöyle işliyor: Platforma yüklenen herhangi bir ses veya video kaydının ilk taslak deşifresini dakikalar içerisinde yazıya çeviriyor. Bu taslağın ne oranda düzeltmeye ihtiyaç duyduğu tamamen ses kaydının kalitesi ve seslerin anlaşılabilirliğiyle doğru orantılı. Kullanıcılar ister tek başlarına isterlerse de takım halinde düzeltme işlemlerini tamamlıyorlar. Önemli gördükleri noktaları farklı renklerle işaretleyelip not ekleyebiliyorlar. İşlemlerini bitirdiklerinde ise dosyanın son halini diledikleri formatta bilgisayalarına indiriyorlar.

Bir saatlik bir röportajı deşifre etmek için ortalama 4-6 saat harcandığı varsayıldığında kullanıcılara sunduğumuz en önemli değer, bu süreyi en az 50 % oranında azaltmak ve bu sayede verimliliklerini en üst düzeye çıkarmaktır. Bir proje kapsamında onlarca görüşme yapıldığını düşündüğünüzde onlara kaybettikleri onlarca günü geri kazandırmış oluyoruz.

Son olarak geçtiğimiz ay özellikle deşifre yapmaya zamanı olmayan müşterilerimiz için yeni bir hizmeti uygulamaya başladık. Zamanı olmayan veya sadece mükemmele yakın bir çıktı talep eden müşterilerimizin deşifrelerinin düzeltme işlemlerini ek bir ücret karşılığında biz de gerçekleştirebiliyoruz. Bu sayede onların hiçbir şey yapmalarına gerek kalmıyor.

Scrintal’ın büyüme hedeflerinizden bahseder misin? 

Arda Ertem: Scrintal olarak vizyonumuz, platformu, araştırmacıların tüm araştırma süreçleri boyunca kullanabilecekleri tek bir platform haline gelebilmek. Ürünü, sadece deşifre yapan bir platform olmaktan çıkarıp, kullanıcıların gerçekten ihtiyaç duyduğu analizleri gerçekleştirebilecekleri bir yapıya dönüştürmeyi amaçlıyoruz. İşin asıl değer yaratan kısmı, veriyi olduğu gibi vermek değil; o veriyi yorumlayıp anlamlı bir bilgi haline getirmektir. Büyüme hedefimizin temelinde de bu dönüşüm yatıyor. Aksi takdirde sadece speech-to-text yapan bir platform olarak rakiplerimizden anlamlı bir şekilde ayrışamayacağımızın farkındayız.

Covid-19 pandemisi sebebiyle araştırma ve eğitim yapma şekillerinin değiştiğini de görebiliyoruz. Özellikle ekip olarak araştırmacıların mülakatlarını daha hızlı ve senkronize bir şekilde deşifre ve analiz edebilecekleri, diledikleri yerden bu verilere erişebilecekleri bulut-tabanlı platformların etkinliğinin önümüzdeki yıllarda artacağına inanıyoruz.

Buna ek olarak pandemi sebebiyle eğitimin dijitale kaymasından ötürü öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde öğrenim etkinliklerini artırma, çeşitli engeli veya öğrenim bozukluğu olan öğrencilerin video ders içeriklerini daha kolay anlamalarını sağlayacak birtakım çözümleri de büyüme planlarımız arasında ciddi şekilde değerlendiriyoruz.

Projede iki mezunumuzun yer alması bizler için mutluluk verici. Sabancı Üniversitesi mezunu olmak bir girişim fikrinde yer almak ve girişimci vizyonu kazanmak anlamında size ne kattı?

Arda Ertem: Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sabancı Üniversitesi’nin hayatımda oynadığı en önemli rol, kattığı vizyon sayesinde yurtdışına gitme sürecimi hızlandırması ve bu yolda verdiği motivasyon ve öğrettikleridir. Mezun olduktan sonra bile Sabancı Üniversitesi ile bağım hiçbir zaman kopmadı. Universum’da çalışırken Kariyer Ofisi’nden Şule Yalçın ve ekibinin koordinatörlüğünde 3 yıllık bir Erasmus+ Projesi kapsamında işbirliği fırsatımız oldu.

Girişimcilik vizyonum ise özelikle 2019 yılında farklı bir boyut kazandı, diyebilirim. Buradaki en önemli faktör Stockholm’deki güçlü startup ekosisteminden ziyade kişisel olarak hayatta nelerden keyif aldığım ve nasıl bir hayat yaşamak istediğime dönük kendi içimde yaptığım değerlendirmelerdir. Bu değerlendirme sonucu zorunlu kalmadığım sürece kariyerime kurumsal bir şirkette devam etmek istemediğimin ve sıfırdan yeni bir şey yaratmak istediğimin farkına vardım ve bu yolda risk almaya karar verdim.

Bu kapsamda Sabancı Üniversitesi’nin gençlere çok daha özgür ve sorgulayıcı bir vizyon kattığını düşünüyorum. Geriye dönüp aldığım derslerin çeşitliliğine baktığımda bu zenginliğin bende yarattığı etkiyi çok rahat bir şekilde gözlemleyebiliyorum.

Yusuf Karataş: Benim için Sabancı Üniversitesi’ni en özel kılan unsurlardan biri öğrencilerine sunduğu, alanından bağımsız olarak disiplinlerarası ders seçim mekanizması. Özellikle konu girişimciliğe ve küçük işletmelerin yönetimine gelince, birçok farklı alanda az çok bilgi sahibi olmanız gerekiyor. İnsan gücünüz de sınırlı olunca farklı departmanlar ile ilgili veya alanınızın dışındaki konuların işleyişiyle ilgili genel bir anlayışa sahip olmanız çok önemli. Sabancı Üniversitesi’nin öğrenciye sunduğu bilgiye ulaşma anlamındaki özgürlüğü sayesinde gerek girişimcilik olsun gerekse diğer alanlarda olsun geniş yelpazede bir iş yönetimi anlayışına sahip oluyorsunuz. Tek yapmanız gereken girişimciliğe ilgi duymak, sonrasında zaten Sabancı Üniversitesi’nin sunduğu imkanlardan ve öğrenci dostu eğitim anlayışından faydalanabiliyorsunuz.

Scrintal macerasında da elbette Sabancılı olmanın kazandırdığı bu bilgi birikiminin yansımalarını kendimiz de çokça görebiliyoruz.

EDU, Ekim ayı eğitimlerine devam ediyor

EDU, Ekim ayı eğitimlerine devam ediyor

Yönetici Geliştirme Birimi, EDU, ekim ayında, sınırlı sayıda program ve katılımcıda eğitimlerini sürdürüyor.


EDU, profesyonellere yönelik farklı alanlarda gelişim imkanı sunduğu eğitimlerine ekim ayında 11 ayrı programla devam ediyor. 

İşte liderlik Sertifika Programı, yöneticilerin hem kendilerinde hem de ekiplerindeki potansiyeli açığa çıkarmayı ve liderlik becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. Yönetim sorumluluğu olanlar veya bu sorumluluğa hazırlanacak profesyoneller için tasarlanan programda katılımcılar liderlik bilgilerini güncelleyerek sahip olunan bilgi ile uygulama arasındaki boşluğu fark edebilecekleri araçları edinebilecekler. 3 modülden oluşan program 23 Ekim 2020 tarihinde başlayacak.

Sanal sınıflar devam ediyor

EDU, ayrıca, sanal sınıf eğitimlerini ekim ayında da sürdürecek. Bu eğitimler arasında yer alan B2B’de Pazarlama İletişimi, işletme ya da kuruluşlara yönelik planlanan ve hayata geçirilen pazarlama stratejilerinin bütününe ilişkin incelikler sunuyor. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Kıvılcım Döğerlioğlu Demir tarafından sunulacak eğitimde katılımcılar bütünleşik pazarlama iletişiminin temel prensiplerini farklı B2B sektörlerinden çarpıcı vakalarla ve uygulamalarla öğrenecekler. Eğitim 20-21 Ekim 2020 tarihlerinde gerçekleşecek.

EDU’nun Ekim ayında gerçekleştireceği diğer sanal sınıf eğitimleri arasında Sosyal Medya Pazarlaması (3 Ekim), Finansçı Olmayanlar İçin Finans (5-6-7 Ekim), Vakalarla İK Analitiği ve Veri Görselleştirme (8-9 Ekim), Yeni Dünyada Müzakere ve İkna (16-17 Ekim), 21. Yüzyılda Tasarımcı Öğretmen (Başlangıç 19 Ekim), Dijital Medyada Performans Pazarlaması (24 Ekim) yer alıyor.

EDU Açık Eğitimlerle ilgili detaylı bilgiye https://edu.sabanciuniv.edu/tr/acik-egitimler adresinden ulaşabilirsiniz.  

Selim Birsel'den 20 Yılın Hikayesi

Selim Birsel'den 20 Yılın Hikayesi
Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.

Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2020 Başvuru Tarihleri Uzatıldı

Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2020 Başvuru Tarihleri Uzatıldı

2009 yılında aramızdan ayrılan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dicle Koğacıoğlu anısına Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nin desteğiyle SU Gender tarafından verilen Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü için son başvuru tarihi 11 Ekim 2020’e uzatıldı.


2010 yılından bu yana her yıl düzenli olarak verilen Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü, Türkiye üzerine toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve genç araştırmacıları teşvik etmeyi amaçlıyor. Ödüle, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile yüksek lisans derecesini son iki yıl içerisinde almış araştırmacılar başvurabiliyor.

Ödüller Aralık ayında düzenlenecek konferans ile duyurulacak.

Başvuru koşulları ile ilgili detaylı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayın.

Kristen Sarah Biehl Öztuzcu’ya RWI-İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı desteği

Kristen Sarah Biehl Öztuzcu’ya RWI-İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı desteği

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden (SSBF) Araştırmacı Kristen Sarah Biehl Öztuzcu, “Raoul Wallenberg Institute RWI-İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı” desteği almaya hak kazandı. 


Kristen Sarah Biehl Öztuzcu’nun "Türkiye’de göç, çevre ve toplumsal cinsiyet " başlıklı projesi ile destek almaya hak kazandığı “Raoul Wallenberg Institute RW-İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı”nın temel amacının, Türkiye’de insan hakları eğitiminin ve araştırmalarının desteklenmesine katkı sunmak olduğu belirtiliyor. 

Ayrıca söz konusu programın hedefleri arasında; Türkiye’de güncel insan hakları ve insancıl hukuk konularında varolan akademik araştırma ve yayın sayısının artmasına destek olmak ve yine Türkiye’deki genç akademisyenlerin güncel insan hakları konularında araştırma yapmalarını teşvik etmek ve ortak çalışma alanları yaratılmasını sağlamak olduğu sayılıyor. 

Kristen Sarah Biehl Öztuzcu’nun "Türkiye’de göç, çevre ve toplumsal cinsiyet " başlıklı projesinin içeriğine ilişkin verdiği bilgi şu şekilde: “Göç ve çevre konuları günümüz dünyasının en can alıcı iki meselesi olmaya devam etmekte. Bu araştırma, çoğunlukla birbirinden bağımsız olarak ele alınan bu iki konuyu kesiştikleri ortak bir alan olarak toplumsal cinsiyet temelli olgular üzerinden birbirleriyle konuşturmayı hedefliyor. Bunu da Türkiye’de göç ve çevre ile ilgili çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin toplumsal cinsiyet duyarlılık ve yaklaşımlarını inceleyerek gerçekleştirmeyi planlıyor. Akademik yazına bakıldığında gerek göç hareketlerinden, gerek çevre felaketlerinden doğrudan etkilenen özneleri odağına alarak toplumsal cinsiyet ilişkilerini konu edinen çok sayıda çalışma yapıldığı görülüyor. Ancak, bu konularla ilgili yoğun çalışmalar yürüten, ve çoğu toplumda hak savunuculuğu açısından itici güç olarak işlevlenen sivil toplum örgütlenmelerinde toplumsal cinsiyet duyarlılığının yapılan çalışmalara hangi şekillerde yansıdığını inceleyen araştırmalar oldukça kısıtlıdır. Dahası bu iki alanı bir arada ele alan çalışma henüz mevcut görünmüyor. Dolayısıyla bu araştırmanın öncelikli hedefi göç ve çevre çalışmaları alanında toplumsal cinsiyet temelli yaklaşımları inceleme altına alarak, feminist siyaset ekseninde bir arada düşünmenin yollarını aramaktır. 

Söz konusu bu araştırma, genel tasarım biçimiyle Sabancı Üniversitesi’nin farklı kapasitelerinin güçlendirilmesini de hedefliyor. Son dönemde hem göç hem çevre alanında toplumsal cinsiyet temelli konuları farklı yöntemlerle gündemine taşımaya çalışan Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin (SU Gender) bu konulardaki araştırma deneyimini geliştirmesine önemli bir katkıda bulunacak. Ayrıca projenin hayata geçirilmesinde Sabancı Üniversitesi’nin Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Doktora Programı’nda okuyan genç akademisyenler kilit rol alacak, proje onlara geliştirmekte oldukları uzmanlıklarını hayata geçirmeleri anlamında kariyer desteği sağlamış olacak. Buna paralel olarak proje, temel aldığı konular (göç, çevre ve toplumsal cinsiyet) ve bu konulara seçtiği yaklaşım (sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki rolü) itibariyle, Sabancı Üniversitesi’nin, özellikle SU Gender’ın Türkiye’de akademik araştırmaların toplumsal yaygın etkilerinin geliştirilmesi anlamında gösterdiği çabanın etkilerini ve görünürlüğünü de artıracak.”  

İşletme Okulları Uluslararası Kadın Akademisyenler Ağı Konferansı Sabancı Üniversitesi Araştırmacılarının Katılımıyla Düzenlenecek

İşletme Okulları Uluslararası Kadın Akademisyenler Ağı Konferansı Sabancı Üniversitesi Araştırmacılarının Katılımıyla Düzenlenecek

Oslo Üniversitesi’ne bağlı Themis’in Kızları: İşletme Okulları Uluslararası Kadın Akademisyenler Ağı (Daughters of Themis: International Network of Female Business Scholars), 15 ve 16 Ekim 2020 tarihinde gerçekleştireceği konferans ve üye toplantısında Sabancı Üniversitesi Araştırmacılarını da ağırlayacak.

Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşmesi planlanan konferans pandemi nedeniyle on-line olarak ve katılıma açık olarak gerçekleşecek.

15 Ekim’de “Çalkantılı  Zamanlarda İş Dünyasına Yönelik Düzenlemeler: Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Kalıpların Dışında Düşünmek” başlığıyla düzenlenecek konferansa; araştırmacılar,  politika yapıcılar, öğrenciler ve konuyla ilgili katılımcılar katılacak.  Konferansta ekonomik, sosyal ve politik nedenlerden kaynaklanan çalkantılar ortamında iş hayatına yönelik düzenlemelerin ne anlama geldiği ve önümüzdeki dönemde sürdürülebilir bir gelecek için hangi adımların atılabileceği ele alınacak. Konferansın açılış oturumu Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat moderatörlüğünde gerçekleştirilecek.

16 Ekim’de gerçekleşecek Themis’in Kızları Ağ Toplantısı 2020’de ise ağın yeni üyeleri ile mevcut üyeler arasında bilgi paylaşım ortamı yaratılacak. Toplantıda işletme okullarında görev yapan akademisyenler bir araya gelerek akademik deneyimlerini paylaşacaklar. Toplantının açılışını SU Gender Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nden Ayşe Gül Altınay, “Kurumsal Değişim İçin Birlikte Yaratma ve Dayanışma: Horizon 2020 GEARING-Roles Projesi ve Sabancı Üniversitesi’nde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareket Planı” başlıklı konuşmasıyla yapacak.

Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat konferansın organizasyon komitesinde yer alıyor.

İstanbul Politikalar Merkezi’nden “Salgın ve Toplum” Özel Yayını

İstanbul Politikalar Merkezi’nden “Salgın ve Toplum” Özel Yayını

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi bir özel yayın ile devam ediyor.

7 Ekim Çarşamba saat 14.00'te İKV, İPM ve TEPAV işbirliği ile yapılacak, "AB Liderler Zirvesi ve Türkiye" başlıklı özel yayının katılımcıları Nilgün Arısan, Senem Aydın-Düzgit, Atila Eralp, Fuat Keyman ve Çiğdem Nas’tan oluşuyor. 

Salgın ve Toplum dizisinin özel yayını webinarına bekliyoruz. 

7 Ekim Çarşamba 14:00 

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor. 

Kayıt için: https://event.webinarjam.com/register/112/9vprka2p 

Başak Uygun'dan "Engineering Organ Substitutes for Transplantation" semineri

Başak Uygun'dan "Engineering Organ Substitutes for Transplantation" semineri

Sabancı Üniversitesi Distinguished Research Fellow Profesör Mehmet Toner tarafından organize edilen Mühendisliğin Biyolojide ve Tıpta Uygulamaları” konulu seminer serisi, 7 Ekim 2020 Çarşamba günü Başak Uygun'un "Engineering Organ Substitutes for Transplantation" başlıklı semineri ile başlıyor.  

Mühendisliğin Biyolojide ve Tıpta Uygulamaları” seminer serisi 2020-2021 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir: 

7 Ekim 2020 – BAŞAK UYGUN – Engineering Organ Substitutes for Transplantation

21 Ekim 2020 – JOHN BISCHOF – Nanowarming for Regenerative Medicine

4 Kasım 2020 – GUILLERMO AGUILAR – From Laser Dermatology to the Development of a Transparent Cranial Implant

18 Kasım 2020 – EBRU ORAL – Engineering Joint Implants for in vivo Longevity and Antibacterial Treatment

2 Aralık 2020 – MEHMET TONER – “EXTREME MICROFLUIDICS” Label-Free Sorting of Extremely Rare Circulating Tumor Cells and Clusters

16 Aralık 2020 – DANIEL IRIMIA – Chain Reactions in Immunology

 

Seminerler herkesin katılımına açıktır.  Kayıt yaptırmak için lütfen tıklayınız.

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Nur Mustafaoğlu

Nano Open Seminer Serisi'nin yeni konuğu Nur Mustafaoğlu

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi 7 Ekim 2020 Çarşamba günü Harvard Üniversitesi’nden Dr. Nur Mustafaoğlu’nun  “Bioengineering: Diagnostic, Therapeutic, and Transport Applications” konulu semineri ile devam ediyor.  

*Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.  

Yayın linki kayıt yaptıranlara etkinlik öncesinde iletilecektir.
Kayıt için lütfen tıklayınız.

Abone ol